Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sosyoloji Gönderileri

Sosyoloji kitaplarını, Sosyoloji sözleri ve alıntılarını, Sosyoloji yazarlarını, Sosyoloji yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Anthony Giddens/ Güven
Hızlı bir dönüşüm dünyasında geleneksel güven biçimleri çözülmeye meyleder. Başka insanlara güven eskiden yerel topluluğa dayanmaktaydı. Ancak, daha küreselleşmiş bir toplum içinde yaşayan bireyler olarak yaşamlarımız hiç görmediğimiz ve belki dünyanın ta öbür ucunda yaşayan insanlardan etkilenmektedir. Güven, 'soyut sistemlere' itimat taşımak demektir. Örneğin, gıda tüzüklerini yapan ve uygulayan kuruluşlara, suyun arıtılmasına ya da bankacılık sisteminin etkinliğine güven duymak zorundayız.
Modern dünyanın biçimlenmesi
Baudrillard, medya egemenliğindeki bir çağda anlamın, TV programlarında olduğu gibi, imajların akışıyla yaratıldığını söyler. Bizim dünyamızın çoğu bir tür yap-inan evreni haline gelmiştir; bu evren içinde bizler gerçek kişilere ve yerlere değil, medya imajlarına tepki vermekteyiz.
Reklam
Değerlendirme
Durkheim'ın 'toplumsal olgu' dediği şeyler yaptığımız şeyleri belki kısıtlarsa da belirlemez. İnsani varlıklar olarak bizler tercih yapmaktayız ve etrafımızdaki olaylara sadece edilgen bir şekilde tepki vermiyoruz. 'Yapı' ile 'eylem' yaklaşımları arasındaki boşluğu gidermenin yolu günlük faaliyetlerimiz esnasında toplumsal yapıyı yaptığımızı ve tekrar yaptığımızı kabul ve teslim etmektir.
Yapı ve eylem
Durkheim, toplumun birey olarak kişinin üzerinde önceliğe sahip olduğunu öne sürdü. Toplum, bireysel eylemlerin toplamının çok daha ötesinde bir şeydir; toplum, maddi dünyadaki yapılarla karşılaştırılabilir bir 'peklik' ya da 'katılığa' sahiptir. Birçok kapısı olan bir oda içindeki bir kişiyi düşünün. Odanın yapısı kişinin yapabileceği olası faaliyetleri kısıtlar. Örneğin, duvarların ve kapıların yerleştirilme biçimi giriş ve çıkış yollarını belirler. Durkheim'a göre, toplumsal yapı da birey olarak yapabileceklerimize sınırlar koyarak bizim faaliyetlerimizi benzer bir şekilde kısıtlar. Odanın duvarları nasıl bizim dışımızda ise, toplumsal yapı da bizim dışımızda bir şeydir.
Biz yaratıcı insan aktörler kendi hayatımızın şartlarını ne oranda etkin bir biçimde denetliyoruz? Ya da yaptıklarımızın çoğu denetimimiz dışındaki genel toplumsal güçlerin bir sonucu mu?
Sosyoloji sadece açık olanın yeniden ifade edilmesi mi?
Sosyoloji, sadece bizim zaten bildiğimiz şeylerin soyut bir meslek dili kullanılarak yeniden ifade edilmesi mi ? O, basitçe, bizim zaten aşina olduğumuz toplumsal olguların can sıkıcı bir tanımı mı? Kötü bir sosyoloji bu şeylerin hepsi olabilir. Fakat herhangi bir disiplin hakkında onun kötü uygulayıcılarının ne yaptığına bakarak yargıda bulunmak uygun olmaz. Aslında, iyi sosyoloji ya bizim için açık olan hakkındaki anlayışımızı keskinleştirir ya da bizim sağduyu yoluyla sahip olduğumuz anlayışı bütünüyle dönüştürür. ( Berger 1963)
Reklam
Toplumsal hayatı bilimsel olarak inceleyebilir miyiz ?
Bilim, sistematik görgü inceleme yöntemleri kullanmak, veri çözümlemesi yapmak, kuramsal düşünmek ve savları mantıksal olarak değerlendirmek suretiyle belli bir konu hakkında bir bilgi bünyesi geliştirmektir. Bu tanıma göre sosyoloji bilimsel bir çabadır çünkü o sistematik görgül inceleme yöntemlerini, veri analizini ve kanıtlar ve mantıksal tartışma ışığında kuramların değerlendirilmesini içerir.
Sosyolojik sorular
Olağan hayatın yüzeysel olarak anlaşılmasının ötesine gitmek genelde sosyolojik araştırmanın işidir. İyi araştırma kendi toplumsal hayatımızı yeni bir bakışla anlamaya yardımcı olmalıdır. Sorduğu sorularla ve ortaya koyduğu bulgularla bizi şaşırtmalıdır. Hem kuramsallaştırmada hem de araştırmada sosyologları ilgilendiren konular çoğu halde başkaları hakkında kaygı çekenleri ilgilendiren konulara benzer. Fakat böyle araştırmaların sonuçları sık sık bizim sağduyu yoluyla sahip olduğumuz inanış ve kanaatlerimize karşı bir gidişat gösterir.
Küreselleşmeye katkıda bulunan etkenler
Artan küreselleşmeye birkaç etken katkıda bulunmuştur. İlkin, Soğuk Savaşın bitişi, Sovyet-tipi komünizmin çöküşü ve uluslararası bölgesel yönetim biçimlerinin gelişmesi dünyadaki ülkeleri birbirine yakınlaştırmıştır. İkincisi, bilgi teknolojisindeki yayılma, dünya çapında bilgi akışını kolaylaştırmış ve insanları daha küresel bir bakış açısı benimsemeye yöneltmiştir. Üçüncüsü, dünyayı saran ve ekonomik piyasaları birbirine bağlayan üretim ve tüketim ağları oluşturan ulusaşırı şirketlerin büyüklükleri ve etkileri artmıştır.
Küreselleşme ve toplumsal değişim
Küreselleşme insanları, daha açık, daha kendine dönük bir biçimde yaşamaya zorluyor. Bunun anlamı bizim sürekli olarak, etrafımızdaki değişen ortamlara yanıt veriyor ve kendimizi uyarılıyor olduğumuzdur. Bireyler olarak, içinde yaşadığımız geniş bağlamla birlikte evrimleşiyoruz. Gündelik yaşamlarımızda yaptığımız küçük seçimler bile - ne giydiğimiz, boş zamanımızı nasıl geçirdiğimiz, sağlığımızı nasıl koruduğumuz ve bedenimize nasıl baktığımız - sürekli olarak kendi öz kimliğimizi yaratma ve yeniden yaratma süreçleridir.
Reklam
Küreselleşmenin etkileri
Küreselleşme koşullarında, insanların kendi kimliklerini etken bir biçimde kendilerinin oluşturdukları yeni bir bireycilik yönünde bir hareketle karşı karşıyayız. Yerel topluluklar yeni bir küresel düzenle etkileşim içine girdikçe, gelenek ve yerleşik değerlerin ağırlığı azalmaktadır. Daha önceleri insanların seçimlerini ve etkinliklerini yöneten toplumsal kodlar, önemli ölçüde zayıfladılar. Örneğin bugün, bir terzinin en büyük oğlu, kendi geleceğini kurarken önündeki bir çok yoldan birini seçebilir; kadınlar artık ev içi alanla kısıtlanmış değiller; insanların yaşamlarını biçimlendiren öteki zorlamalar da ortadan kalktı.
Bireyciliğin Yükselişi
Şu anda, bireylerin kendi yaşamlarını biçimlendirmek için, bir zamanlar sahip olduklarından çok daha fazla fırsatları var. Geçmiş zamanlarda, bireylerin kişisel kimlikleri, bireylerin içinde doğdukları topluluk içinde biçimleniyordu. Bu toplulukta geçerli olan değerler, yaşam biçimleri ve etik, insanların yaşamlarını onlara göre yönlendireceği, görece sabit buyruklar sunmaktaydı.
Küreselleşme ve Değişen Dünya
Küreselleşme bizim gündelik deneyimlerimizin doğasını kökten bir biçimde değiştirmektedir. Yaşadığımız toplumlar ciddi dönüşümler geçirirken, bu toplumların altında yatan yerleşik kurumlar da konumlarını yitirmiştir. Bu bizi aile, toplumsal cinsiyet rolleri, cinsellik, kişisel kimlik, öteki insanlarla ve işimizle olan ilişkilerimiz gibi yaşamımızın kişisel ve mahrem yönlerini yeniden tanımlamaya zorlamaktadır. Kendi hakkımızdaki düşünce biçimimiz ve öteki insanlarla bağlantılarımız, küreselleşmenin yüzünden ciddi bir biçimde değişmektedir.
Küreselleşme ve gündelik yaşam: müzik
Farklı müzik tarzları, farklı toplumsal gruplardan çıkma eğilimi gösterir; tarzların nasıl birleştirildiği ve birbirine karıştığını incelemek, gruplar arasındaki temasları izlemenin iyi bir yoludur.
Küreselleşme tartışması
Küreselleşme sık sık ekonomik bir olgu gibi gösterilir, ne ki bu görüş fazlaca basitleştirilmiştir. Küreselleşme siyasal, ekonomik, kültürel ve sosyal etkenlerin bir araya gelmesiyle ortaya çıkmıştır. Küreselleşme her şeyden önce, dünya üzerindeki insanlar arasındaki etkileşimin hızını ve kapsamını artıran bilgi ve iletişim teknolojileri tarafından yönlendirilir.
210 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.