“…can sıkıntısı terk etmiyordu beni; kimi zaman çok ince ve gizli, kimi zaman da çok mide bulandırıcıydı bu sıkıntı ve ben, ona artık tahammül edemeyerek en ölümcül iğvalara kapılıyordum.”
Çocuk yoksa bir köpek alın.
...
Köpekler sevmeyi bilir, insanlardan daha sevecen ve bağlıdırlar. Davranış inceliğine sahiptirler.
İyilik'i tanımalarına, iyilerle kötüleri birbirinden ayırmaya yarayan şaşmaz bir içgüdüleri vardır.
"Polonius" diyordu acılı bir hanım "sen benden daha iyisin; sen olsan benden sonra yaşayamazdın, bense senden sonra yaşıyorum."
...
Haklıydı: çocuklarla köpekleri çok fazla sevdiniz mi, insanların zararına severdiniz onları.
"(Büyükbabam) bir akşam, benimle erkek erkeğe konuşmak istediğini bildirdi, beni dizlerine oturtup ciddi ciddi konuştu. Yazacaktım, bu konuda sorun yoktu; isteklerime karşı durmayacağını bilecek kadar tanıyor olmalıydım onu. Ama her şeye cepheden, açık görüşlülükle bakmak gerekirdi: edebiyat insanı beslemiyordu. Ünlü yazarların açlıktan öldüklerini bilmiyor muydum acaba? Biliyor muydum ki, daha başka yazarlar da, ekmek için kendilerini satmışlardı? Eğer bağımsız kalmak istiyorsam, ikinci bir meslek seçmeliydim."