Eskiler, âlemde "rûh-ı nebatî, rûh-ı hayvanî, rûh-ı insanî ve rûh-ı melekî" olmak üzere dört çeşit ruh bulunduğunu, nebâtî ruhun su ile, hayvanî ruhun yemekle, insanî ruhun da aşk ile teskin ve tatmin olduğuna inanırlardı.
Sayfa 50 - Türk Diyanet Vakfı YayınlarıKitabı okudu
"Saçma ey göz eşkten gönlümdeki odlara su
Kim bu denlü dutuşan odlara kılmaz çare su"
*Ey göz!Gönlümdeki ateşlere göz yaşımdan su saçma ki bu kadar çok tutuşan ateşlere su fayda etmez.
Ârızın yâdıyla nem-nâk olsa müjgânum n’ola
Zâyi’ olmaz gül temennâsıyla virmek hâra su
“(Senin) yanağının anılması (sebebi)yle kirpiklerim ıslansa ne olur (=buna şaşılır mı)? (Zira) gül elde etmek dileği ile dikene verilen su boşa gitmez.”
(...)
Saçma ey göz eşkten gönlümdeki odlare su
Kim bu denli dutuşan odlare kılmaz çare su
(Ey göz, gözyaşından gönlümdeki ateşlere su saçma
Çünkü aşk ateşiyle bu denli tutuşan ateşe su çare olmaz)
Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su
Kim bu denlü dutuşan odlara kılmaz çare su
Ey göz! Gönlümdeki ateşlere gözyaşımdan su saçma ki, bu kadar çok tutuşan ateşlere su fayda etmez.
Gam güni itme dil-i bimardan tigın diriğ
Haydur virmek karanu gicede bimara su
(Gamlı günümde hasta gönlümden kılıç gibi keskin bakışını esirgeme; zira karanlık gecede hastaya su vermek hayırlı bir iştir.)
Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su
Kim bu denli dutuşan odlara kılmaz çare su.
(Ey göz! Gönlümdeki ateşlere su saçma. Çünkü bu kadar tutuşan ateşe su çare olmaz.)
Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem
Yâ muhît olmış gözümden günbed-i devvâra su
(Şu dönen gök kubbenin rengi su rengi midir;
Yoksa gözümden akan sular, göz yaşları mı şu dönen gök kubbeyi kaplamıştır, bilemem bilemiyorum.)