Okuma tembelliğini atmak için okunabilecek akıcı ve merak uyandıran bir kitap olsa da beklentimi o kadar karşılamadı. Bunda Jack London'ın ölümünden sonra tamamlanarak yayımlandığını bilmemin etkisi var mı bilemesem de taslak olduğu çok belli bir kitaptı. Okurken Jack London yaşasaydı baskıya hazır haliyle aradaki fark nasıl olurdu diye düşünmeden edemedim. Politik eleştiri ve felsefi roman olduğu kadar gerilim romanı olarak lanse edilmesinin de hata olduğunu düşünüyorum, çünkü gerilim sayılan sahnelerin çoğu üstünkörü geçilen daha çok tartışmalara ağırlık verilerek yazarın etik hakkında yaşadığı karmaşık duyguları okuyucuya aktarmayı önde tutan bir romandı. Konu çok ilgi çekici, bu yüzden bazı düşüncelerin tekrara düştüğü ve okuyucuya "artık saçmalamaya başladı" dedirttiği bir roman okumaktansa cidden beyin yaktıran ve olayların gidişatının şaşırttığı bir roman okumayı tercih ederdim ama yine de iyi ki okudum dediğim kitaplar arasında yer aldı, bazı fikrimin olduğunu/daha önce kafa yorduğumu fark etmediğim konularda da aslında savunabileceğim tuttuğum bir taraf olduğunu fark ettirdi.
Not: kafamda sürekli Türk dizisine uyarlansa nasıl olur diye senaryo akışını hayal ederek okudum, bence fena fikir değil. Tam bir Türk dramı ve o karakterlerdeki deliliğe kayan gurur yatıyor kitabın içinde
