"Zamanın birinde adamın biri rüyasında şeytanı görür. Bakar ki şeytan dedikleri öyle tarif edildiği gibi değil, servi boylu, gayet sevimli etrafına ışıklar saçıyor, ay gibi yüzü var.
Hayret etmiş yanına yaklaşmış: "Ey şeytan sen ne kadar güzelmişsin. Biz seni böyle tahmin etmiyorduk. Bu kadar güzel halinize, yaptığınız kötülükler, çirkinlikler yakışıyor mu?" demiş.
Şeytan başlamış ağlamaya sızlanmaya: "Ey insanoğlu benim hakkımda söylenenlerin hepsi yanlış. Beni kötülüklerin başı diye size söylerler ama öyle değil. Babanız ve annenizin cennetten kovulmasına sebep olduğum için hep kötü bilindim. Beni çirkin bir melek olarak tanıtıp intikam alıyorlar. Ama şimdi senin de gördüğün gibi bir melek olarak çok güzelim. Bir zamanlar bütün kötülüklerin ipi benim elimdeydi. Kötülükleri ben yaptım. Şimdi ipler insanoğlunun elinde, onlar dilediği gibi kötülükleri yapıyor, sonra benim üzerime atıp kurtulmaya çalışıyorlar" demiş.
Zaman öyle bir değişti ki, kul namaz kılar, anında Allah'tan rüşvet ister, oruç tutar rüşvet ister, iyilik yapar rüşvet ister, rıza isteyen pek azdır. Allah bizi rızasını isteyenlerden eyleye!
Halbuki Cenab-ı Hakk haşa bizim ibadetimize, hayrımıza İhtiyacı yoktur. Kulun yaptığı ibadetler yine kendisi içindir. Fakat kul bunu tersine anlar. Sanır ki, kıldığı namaz, tuttuğu oruç ile Allah'a yardım ettiğini sanır ve ücretini, karşılığı n hemen ister.
Kitabı kesinlikle önermiyorum.
Yazarın KÂFİ isimli kitabı bu kitaptan sonrasını anlatıyor denebilir. Kitapta Yunus Emre Hazretlerinin hayatı anlatılmış, daha doğrusu anlatıldığı iddia edilerek Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat itikadı dışı söylemlerde bulunulmuş. Maalesef benzer durum yazarın diğer kitabı KÂFİ ’de de mevcuttur.
1) Bayanın elini tutmayı, nikah düşen bir bayanla bir erkeğin tek başına kalmasını normal bir şey gibi anlatılmış (sf 128-129)
2) Sf 182’de “Yolumuzu merak eden Canlar! Bu yol; Resulullah (S.A.V) Muhammed Mustafa’nın yoludur. Hz. Ali Murtaza (R.A.)’nın kalbidir. Hz. Ebubekir Sıddık’ın sadakati…” Burada Hz. Ömer (R.A.) ve Hz. Osman (R.A.)’dan hiç bahsedilmemiş. Hz. Ebubekir (R.A.) ile Efendimiz ve Hz. Ali (R.A.)’yi ayırdığı görülmektedir. Ayrıca Sf 30’da “Muaviye’nin askerlerine katılmaya giderken” Hz. Muaviye (r.a) ile ilgili herhangi bir saygı ibaresi yok.
Burada yazara şunu sormak isterim: Niçin kendi düşüncelerinizi Yunus Emre Hazretleri gibi bir mübarek üzerinden vermeye çalışıyorsunuz. Yunus Emre Hazretlerinin dilinden doğru olmayan hayatını nasıl anlatabiliyorsunuz?
Zaman öyle bir değişti ki, kul namaz kılar, anında Allah'tan rüşvet ister, oruç tutar rüşvet ister, iyilik yapar rüşvet ister, rıza isteyen pek azdır. Allah bizi rızasını isteyenlerden eyleye!
Bu dünya, vakti gelince zindan olur kullara.. Kul odur ki, sabır ile vara mevlâ'ya.. Sabır baldırgan zehir gibi acıdır, lâkin sonu sonsuz huzura ulaşır.
Yaratan mevlâ, kulunu o kadar seviyor ki, her yeri rahmetiyle kuşatmış. Kapısını çalan kimseyi boş çevirmiyor, yüz kere tövbekâr olsa ve tövbesini bozsa yüz birinciyi kabul buyuran bir şefkat merhamete sahip.
Söz dediğin halat gibidir Zühre Hatun, onu sıkı tutmazsan gevşer, olmayacak iş oluverir. Düşersin,sözünün içinde tedbir ve tevekkül yok ama 'düşmeyesin' sözünde iyi niyet, tedbir ve tevekkül var! dedi.