Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Cihan Hakanı ve Yenileşme Padişahı

Sultan 2. Mahmud

Yılmaz Öztuna

Sultan 2. Mahmud Gönderileri

Sultan 2. Mahmud kitaplarını, Sultan 2. Mahmud sözleri ve alıntılarını, Sultan 2. Mahmud yazarlarını, Sultan 2. Mahmud yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“IV. Mustafa, Alemdar’ın ümidini kırmak için, III. Selim’in cesedini avluya naklettirdi. İlerliyen Paşa, cenâzeyi görünce: “Vay Efendim, seni iclâs içün bunca yerden geleyim de şu kör olası gözlerim seni bu hâlde görsün; hemân “Enderûn Halkı” denen hâinleri katl-i â’m edip intikaamın alayım!” diyerek III. Selim’in üzerine kapanıp ağlamaya başladı.”
“Abdülhamîd 64 yaşında, 15 yıllık bir saltanattan sonra ölmüştü (Şehzâde Mahmud doğduğu zaman babası Birinci Abdülhamîd 60 yaşını 4 ay geçiyordu). Ölüm şekli patetik’tir: Ukrayna’da Özü kalesinin Ruslar’ın eline düştüğünü, kaledeki bütün Türkler’in kadın, erkek, çocuk kılıçtan geçirildiğini anlatan Sadrâzam arîza’sını (raporunu) okurken beyin kanaması geçirir ve ölür. Tebeasını koruyamamış olmanın utancıyle ar damarı çatlamıştır. İşte Sultan Mahmud böyle bir karakter yapısındaki babadan doğdu.”
Reklam
II. Mahmud, Nizip bozgununu öğrenmeden, 1839 yılı Temmuz'unun ilk gününün ilk saatlerinde öldü. Bir iki gün önce haberi İstanbul'a gelen bozgun, ölüm döşeğinde bulunan hükümdardan saklanmıştı. 53 yaşını 11 ay ve 12 gün geçe ölen II. Mahmud, bir müddetten beri veremden muzdaripti. Devamlı iç ve dış gaile ve felaketler içinde geçen hayatı boyunca, bir an bile ümitsizliğe kapılmamış ve enerjik tutumunu kaybetmemiş, karar ve hüküm kabiliyetini yitirmemişti. Böyle bir hayat sonunda verem olduğu söylenmektedir.
Çok çalışkan ve enerjik olan Sultan Mahmud, az uyumaktadır. Meşakkat ve mahrumiyete ne dereceye kadar katlanabileceğini iki kışı Râmi Kışlası'nın taş odasında yatarak ve gündüzleri sıradan albay gibi çamurlar içinde yeni ordunun alaylarını talime çıkarak göstermiştir. " Ya Devlet başa, ya kuzgun leşe!" "Denize düşen yılana sarılır!" gibi sonradan atasözü haline gelen sözler, onundur. İlkini 1808'de üstadı ve baba bildiği Üçüncü Selim'in şehid edildiği gün, ikincisini can düşmanı Rusya ile Hünkar İskelesi ittifakını imzaladığı gün söylemiştir.
Akşama doğru artık yeryüzünde Yeniçeri Ocağı diye bir şey kalmamıştı. 6.000 Yeniçeri öldürülmüştü. Ertesi günden itibaren de, şuraya, buraya sinen 20.000'den fazla Yeniçeri veya o iddada bulunan kabadayı tevkif edilerek, uzak yerlere sürgüne gönderildi. Ocağın ilga edildiği, Yeniçeri bulunan bütün şehir ve kalelere bildirildi. Bütün Yeniçerilik alâmetleri, ve bu arada maalesef muhteşem Mehter-hâne-i Hâkaani ile Yeniçeri Ocağı arşivi ortadan kaldırıldı. Yeniçeriler'in mensub oldukları Bektâşi dergâhları kapatıldı. Mukavemet edenler tamamen yok edildi.
II. Mahmud devrinde imparatorluk Cezâyir'i, Besarabya, Bucak ve Tuna deltasını, Mora, Attika, Ağrıboz ve Kiklad adalarını, Anapa ile Poti arasındaki büyük Doğu Karadeniz kıyılarını, Kuzey Kafkasya ve Gürcistan'daki son arazilerini kaybetmiştir. Bazı eyaletler iç bağımsızlık elde etmiş veya eskiden beri sahip bulundukları muhtariyetlerini artırmışlarsa da, birçok Anadolu, Rumeli ve Arabistan eyaleti, hatta, Libya, sıkı bağlarla merkeze bağlanmıştır. Tanzimat'ın daha iyi sağladığı merkeziyetçi sistemi, II. Mahmud kurmuştur. III. Selim zamanında ve kendi saltanatının ilk yıllarında türeyen ve büyük nüfus kazanan âyanların çoğu ortadan kaldırılmıştır.
Reklam
Babası I. Abdülhamid’in meziyetlerinden mahrûm olan İV. Mustafa, Osmanoğulları’nın karanlık şahsiyetlerinden biridir. Bir dereceye kadar olayların ve tesadüfün kendisini mürtecilerle işbirliği yapmaya sevketmiş olduğu düşünülebilirse de, III. Selim’e ve Nizâm-ı Cedîd’e cephe almış olması afvedilemez
Sayfa 25 - ötüken
Kendisine “ gâvur padişah” diyen mutaassıp Türkler de, şahsiyetini ölesiye kıskanan Çar Birinci Nikolay da, takdirkârları derecesinde, dehâsını tasdik etmişlerdir.
Sayfa 16 - ötüken
Batı Musikisi’ni Devlet’in çatısı altında resmen Türkiye’ye sokan, Muzıkay-ı Hümâyûn’u Avrupa ve Türk musikileri bölümleri hâlinde kuran, 1826’da Asâkiri Mansûre-i Muhammediyye için bir Marş besteliyen, Sultan Mahmud’dur.
Sayfa 16 - ötüken
Vehhâbîler’in Mekke’den çıkarılması üzerine (23.1.1813), Şeyhülislâm Dürrî-zâde Abdullah Efendi’nin 28.5.1813 hutbesi ile Sultan Mahmud’a "Gazi” unvanı verilmiştir.
Sayfa 10 - ötüken
189 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.