Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Bir Mazlum Padişah

Sultan Abdülaziz

Kadir Mısıroğlu

Sultan Abdülaziz Gönderileri

Sultan Abdülaziz kitaplarını, Sultan Abdülaziz sözleri ve alıntılarını, Sultan Abdülaziz yazarlarını, Sultan Abdülaziz yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kafkas Kahramanı ve Sultan Abdülaziz
Kahramanlığın hayranı olan ve zamanın en sayılı pehlivanlarıyla boy ölçüşecek kadar şiddetli bir beden kuvvetine mâlik bulunan Sultan Abdülaziz, bütün teşrîfât kaidelerini ve saray an'anelerini çiğneyerek Şâmil'i Dolma Bahçe Sarayı'nın kapısında karşıladıktan sonra: "- Babam Sultan Mahmud mezarından çıkabilse idi, ancak bu kadar sevinç ve heyecan duyabilirim!..." diye Kafkasya'nın Kahramanı Müdâfiine karşı ruhundan taşan hududsuz muhabbet ve hayranlığını igâde edebilmek için en coşkun kelimelerin delâletine müracaat etmişti.
Hz. Ömer ve İran
Mâlum olduğu üzere Hazret-i Ömer zamanında İran'ın Fethiye islâmî sâfiyet bozulmuş ve o büyük insan, bu durumdan dert yanarak: "- Ne olaydı, ne olaydı; İran'a aramızda ateşten dağlar bulunaydı da, oraya gitmeseydik!.." demek mecburiyetinde kalmıştır.
Reklam
Bunca delile rağmen Sultan Abdülaziz merhûmu “müntehir”, eroinman Midhad Paşa’yı “şehid” hem de “şehid-i hürriyet” ilân etmekten utanmayan palavracılara ne demeli?!
Sayfa 440Kitabı okudu
Bıktık artık bu yalanlardan!... Bıktık, inkılapçılık zihniyetiyle milli tarihimizin süsü olan büyük ve mübârek şahsiyetlere çamur atılmasından!.. Yeter artık... Yeterl.. "Hakikât, toprağa gömülmez!" derler... Bugüne kadar zorla gömülmüsse de, artık bundan sonra kulaklarımızı dolduran yalanlardan kurtulalım!..
Sayfa 440Kitabı okudu
Sultan Abdülaziz merhuma karşı girişilen ihtilal ve bunun neticesinde caniyane bir sürette katledilişi geniş halk kitleleri nezdinde bu ihtilalci kadroya karşı bir iğbirar ve nefret husule getirmişti. Bunu düzeltmek için Sultan Abdülaziz'in bıraktığı Dünya'da sayılı kara ordusuna ve donanmaya güvenerek bir dış gaile çıkarmak ve bununla itibarlarını tamir etmek çârelerini aradılar. Milli tarihimizde «93 Harbi» denilen 1877-78 Türk-Rus Muharebesi bu hâin kadronun böyle bir maksadla zorla çıkarmış bulundukları ve devletin -âdetâ- omurgasını kıran bir felaket olmuştur.
Sayfa 426Kitabı okudu
Reklam
Filhakika sâdık-ı devlet imiş Çerkes Hasan Ol vakit ki,şimdi fiilini herkes görür hasen Bunda zî-medhal olan kalsın mı, ya sağ u esen Var mıdır dünyada hiç mikraz ile kolun kesen
Sayfa 420Kitabı okudu
Dîn u devlet hâini birkaç melâin u yezid Eylemişler Hazret-i Abdülaziz Han’ı şehid
Sayfa 411Kitabı okudu
Hami Danişmend: "Yaralı kuşlar için bile hastaneler kurmuş bulunan eski Türk hassasiyet ve şefkatiyle Hüseyin Avni ve arkadaşlarının adam öldürmekten bin beter olan bu hareketlerini karşılaştırınca, bütün vuzûhuyla göze çarpan manevi ve ruhî tereddi (soysuzlaşma) karşısında ürpermemek kabil midir!.. O gün Fer'iyye karakolundaki vükela (bakanlar), ulema (alimler) ve etibbâ (doktorlar) mahşeri içinde bu hale isyan edebilecek kadar cesaret gösterebilen tek bir kişi bile çıkmamış olması yüz kızartıcı bir vaziyettir.” demektedir. Biz de bu acı sözlere şunu ilâve edelim: Türk tarihi baştan başa ve cihan tarihiyle mukâyeseli bir sûrette tetkik edildiğinde görülmektedir ki, yükselmekte de rekor bizdedir, heyhât ki, alçalmada da!..
Sayfa 391Kitabı okudu
Camları kırıp saçlarını başlarını yolan câriyelerin feryâd u fîgâni, Hüseyin Avni Paşa’nın karşı sahildeki yalısından -her nasılsa- duyulmuş, o hain de beş çiftesine atlayarak beş-on dakika içerisinde orada hazır bulunup, doktor muâyenesi yapılmadıkça yerinden kaldırılmaması hukûki bir esas kâide oldugu hâlde, cesed, O'nun emriyle karakola getirilip bir hasırın üzerine atılmıştır. Birisi de karakolun perdelerinden birini koparıp cesedin üzerini örtmüştür.
Sayfa 373Kitabı okudu
Reklam
Sultanı hal’ eden bu heyet, Sultan Abdülaziz merhumun böylece nâmüsâid şartlar altında bulundurmakla iktifâ etmeyip Dolmabahçe Sarayı’nda, O'ndan arta kalan mal, mülk ve hatta câriyeleri bile yağmalayıp talan etmekten geri kalmamışlardır. O güne kadar Osmanlı tarihinde görülmemiş bir hadise olarak, bir padişah değişikliğini vesile ittihaz edilerek sarayın bu suretle yağmalanması, hal' heyetinin denâetlerinin bir zirvesini teşkil etmiştir. Gerçekten harem-i hümâyun târumar edilmiş, oradan çıkarılan câriyeler, kapanın elinde kalmıştır. En mahrem, şahsî sandıklar açılarak saray mensuplarına aid kıymetli ziynet eşyası çalınmıştır.
Sayfa 367Kitabı okudu
Bundan sonra Cebrâil(a.s.) gelse, devleti kabul etmem!.. Artık makbûlüm değildir… El Hükmü lillâh… Cenab-ı Hakk’ın takdiri böyle imiş!..
Sayfa 357Kitabı okudu
Sultan Abdülaziz merhum, Batılılar’a güvenmediğinden aşçılarını, hatta içecek suyuna ilaveten abdest alacak suyunu dahî beraberinde götürmüştü.
Sayfa 283Kitabı okudu
Bulgarlar, Tûrânî bir kavimdirler. Karadeniz’in kuzey sahilleri yoluyla Batı’ya göç edip bugünkü vatanlarının olduğu bölgeye gelip yerleşmişler be bura 681 yılında devlet olabilmişlerdir. Etraf Slâvlarla doluydu. 865 yılında Hristiyanlığı kanul etmeleriyle kısa zamanda Slâvlaşmışlardır.
Sayfa 274Kitabı okudu
Lozan'da ülkemizde yaşayan gayr-i müslimler için, sırf onların dinlerine ve örflerine uygun bir medeni kanun vücüda getirileceği taahhüd edilmişken (Bkz: Lozan Muâhedenâmesi, Madde 42), daha sonra Müslüman ahâliye bayrağı haç olan bir milletin kanununu tatbik etmekteki garabeti okuyucularımızın takdirlerine bırakıyoruz. Bu demekti ki, bir topluluğun tâbî olacağı kanunların, o topluluğun din ve örfüne mutabakatı bir insanlık hakkı olarak gayr-i müslimler için kabul olunmuşken, bilâhare müslümanlar hakkında aynı insaf ve mantıkla düşünmekten uzaklaşılmıştır.
Sayfa 237Kitabı okudu
87 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.