Üçleme olarak planlanmış Sus Barbatus'un ikinci kitabı da büyük bir hazla kendini okutturdu. Birinci kitaptaki o kar, kış, kıyamet gitmiş yerini bol bol yağan yağmurlara bırakmıştır. Ama öyle böyle bir yağmur değildir yağan. Yazarın deyimiyle beyaz yerini maviye bırakmış eser boyunca yağmurun ve bu yağmurun getirdiği zorlukları okuruz. Tabii bu zorluklar kahramanlar için sadece doğa olmayacaktır. Birinci cildi okuduysanız devrimci gençler askerle ve Kadir Ağa'yla mücadele içindeydi. Bu mücadele bu ciltte de devam ediyor.
.
Birinci cildin ana kahramanları Zeynep ve Kenan bu ciltte yerini Civan Yusuf ve Elif'e bırakmıştır. Tabii onları hep destekleyen, Civan Yusuf'un babası Aşık Kerem'i de unutmamak lazım. Bir yandan bu gençlerin köydeki şeyhle mücadelesi, bir yanda devrimci gençlerin adalet arayışı, bir yandan eserin her yerine sirayet etmiş doğa, bir yanda hayvanlardan CENNET, GÖKYÜZÜ, GÜMÜŞ, DİLBER, KARAGÖZ...
.
Kitabın içinde yer alan başta Mauppasant'ın Horla'sı olmak üzere adı zikredilen başka eserler; kitabın içinde geçen türküler; kitabın geçtiği Kars, Ardahan Çıldır Gölü civarının yöresel yemeklerinin ve bitki adlarının esere ayrı bir zenginlik kattığını da söyleyeyim.
.
Dün söyleşide son sahnesini öğrendiğim ve "sarı" rengin baskın olacağı üçüncü cildi merakla beklemekteyim.
