Öne Çıkan Talih Kuşu kitaplarını, öne çıkan Talih Kuşu sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Talih Kuşu yazarlarını, öne çıkan Talih Kuşu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Suyuan Woo ve Jing-mei 'June' Woo, An-mei Hsu ve Rose Hsu Jordan, Lindo Jong ve Waverly Jong, Ying-ying St.Clair ve Lena St.Clair...
Bunlar kim mi? Bunlar kitaba ismini veren Talih Kuşu Kulübü'nün üyeleri olan anneler ve kızları.
Suyuan Woo, henüz Çin'de Kweilin'de Japon işgalinin altında kurar ( Japonların kente girişini beklerken kurar) Talih
İşte yaralar böyle oluyor . Yara , bunca acıtıcı olan şeylerden korumak için kendi üzerine kapanmaya başlıyor. Bir kez kapanınca da , altında ne var , acıyı ne başlattı, göremiyorsun.
Kitap kulübüyle birlikte okuduğum ve onlardan önce bitirdiğim kitap. Gerçekten basit ama bir o kadarda hayatın içinden bir kitap. Hem annelerin hem kızların bakış açılarıyla anlatılıyor olaylar. Her iki tarafın görüşlerini ve herkesin kendine göre haklı nedenlerini okuyorsunuz.Tabi kitaptaki karakterlerin tartışmalarının temelinde kültürel farklılıklar da var ama. Anne-kızların arasında olan tipik tartışmalar. İki tarafında birbirini dinlememesi...Anlamak zaten mümkün olmuyor. Çünkü aynı hayatı yaşamadıkça karşındaki insanı anlayamıyorsun. Ama dinlemek önemli. Desteklemek önemli. Ama anne öyle olunca kız da böyle oluyor. Biri anlayış biri destek bekliyor. İletişim kurma yerine iletişimsizlik yaşanıyor. Sen Çin'de çok farklı şeyler yaşayıp Amerika'ya yerleşmişsin. Çocuğun başka bir kültürün içinde doğuyor ister istemez doğduğu yerin kültürüyle büyüyor." Ben küçükken uslu ve itaatkardım" kızım da böyle olsun şeklinde istiyorlar. O da mümkün değil. Zamanlar ve kültürler farklı. Tabi çocuğu uyarıp ona nasihat vermelisin. Çocuğunda seni dinlemeli. Sende onu. Sen öyle yetiştirilmişsin. Çocuğundan çok farklı şeyler bekliyorsun. Bilemiyorum ne olursa olsun ebeveynler bir yere kadar çocuklarının hayatlarını kontrol edebiliyor. Bir yerden sonra çocuğuna izin vermen, bırakman gerekiyor. Hayat birbirimize zorla bir şeyleri kabul ettirmeye çalışıyoruz. Birbirimizi zorluyoruz. Karmaşıklaştırıyoruz. Ne kadar garip?
Gözlerimi sildim ve aynaya baktım . Aynada gördüğüm şey şaşırttı beni. Güzel kırmızı bir elbise vardı üzerimde. Ama gördüğüm bundan da değerliydi. Güçlüydüm. Saftım .İçimde hiç kimsenin göremeyeceği, hiç kimsenin benden söküp alamayacağı gerçek düşünceler vardı.Rüzgâr gibiydim ben de.
Kitapta; ülkeler arası göçe bağlı kültürler arasındaki değişim sancılarını; ve kültür çatışmasını anne-kız ilişkisine dayalı olarak kadın ekseninde ele alındığını görüyoruz. Çin'den Amerika'ya göç eden ailelere mensup dört anne ve onların kızlarının anlatılarının sıralı olarak kurgulandığı bu eserinde Tan, mah-jong oyununun kurallarıyla anne kız ilişkileri arasında bağ kurmaya çalışmıştır. Ancak ‘anne’ karakteri etrafında bağlayıcı etken olarak kendini gösteren Çinli kimliği, kızlarda Amerikalı kimliğinin iyice baskınlaşmasından ötürü anne-kız arasında anlaşmazlıklara neden olur. Bu kadınlar, kızlarının istedikleri gibi yetişmediklerini anladıklarında hayal kırıklığına uğramışlardır.
Amy Tan’in, ‘annelik’ terimine, bu kültürel boşluğu doldurabilecek bir nitelik yüklediği görülür. Böylece ‘annelik’, karşımıza sadece soyun değil aynı zamanda kültürün de nesilden nesile aktarılmasını sağlayan taşıyıcı bir unsur olarak çıkmaktadır. Ancak kadınların bu yönde gösterdikleri çabalar çoğu zaman karşılıksız kalır. Kızlarının küçük yaşlardan itibaren yaşadıkları kültürel değişme, kendi özlerine olduğu kadar annelerinin onlara aktarmak istedikleri kültüre karşı da yabancılaşmasına neden olur.
"Şimdi başkalarındaki kötülüğü fark ediyorsam, ben de kötüleştiğim için değil mi bu? Birisinin meraklı bir burnu olduğunu görüyorsam, aynı kötü kokuyu ben de duymuş olmuyor muyum?"