Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

16. Yüzyılda Almanların Türklerden Korunmak İçin Yazdığı Dualar

Tanrım Bizi Türklerden Koru

Leyla Coşan

Tanrım Bizi Türklerden Koru Gönderileri

Tanrım Bizi Türklerden Koru kitaplarını, Tanrım Bizi Türklerden Koru sözleri ve alıntılarını, Tanrım Bizi Türklerden Koru yazarlarını, Tanrım Bizi Türklerden Koru yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Almanya’nın birçok şehrinde çocuklara hitaben Türk duaları yazılır ve öğretilirdi. Korkunun çocuklara kadar indirgenmesi ve onların bu sorunlara dahil edilmesi, dönemi tanımlanabilmesi ve anlaşılabilmesi açısından son derece önemlidir.
Sayfa 128Kitabı okudu
Luther çocukların Türklere karşı ettiği duaların siperlerden, tüfeklerden ve tüm hükümdarlardan daha etkin olacağına inanmaktadır”.
Sayfa 128Kitabı okudu
Reklam
Papa V. Pius kutsal Meryem’in müdahalesi sayesinde elde edildiğine inandığı İnebahtı Deniz Savaşından dolayı 7 Ekim’i, anma günü olarak ilan etmektedir. Türk tehdidi, tıpkı veba gibi, kader olarak algılanmaz, tam aksine insanların kendi hatalarından dolayı Tanrı tarafından verilen bir ceza gibi düşünülür.
Sayfa 119Kitabı okudu
türk çanları.
Türklerin tehdidine karşı çalınan çanlar Almanlar tarafından “Türk çanları” olarak adlandırılmıştır. “Türk çanları” ilk kez Papa III. Calixt (1378-1458)tarafından 29 Haziran 1456 yılında Mora’nın Türklerin eline geçmesi ve Avusturya’nın Türkler tarafından tehdit edilmesini hatırlamak amacıyla çalınır. Bunun için Papa tüm kiliselerde öğle saatlerinde bir veya birkaç kez çanların Türklere karşı çalınmasını talep eder. Bazı yörelerde bu uygulama daha önce başlatılmıştır. Örneğin 1399 yılında Wolfram von Prag adlı başpiskopos Türklerin Hristiyanları yenmesi ve bunun anımsanması dolayısıyla her Cuma günü saat 09:00’da (Hz. İsa’nın ölüm saatinde) çanların çalınmasını ve insanların bütün işlerini bir kenara bırakarak dua etmelerini emreder. Hem Protestan hem de Katolik kilisesi, düzenli olarak çalınan çanlar ve beraberinde edilen dualar sayesinde herkesin, her gün, bu tehdidi hatırlamasını sağlamaktaydılar. “Türk çanları” uzun dönemler boyunca insanların belleklerinde yer eder ve çanların çalınması Türk tehdidi ile ilişkilendirilir.
Sayfa 100Kitabı okudu
osmanlının avrupadaki fetihlerinin almanya düşünce hayatına yansıması.
15. ve 16. yüzyılda Papalık büyük ölçüde dünyevi ve uhrevi bir güç olmaktan çıkar. İstanbul’un fethi ve sonrasında Türkler tarafından elde edilen zaferler Alman toplumunun Papalığa olan inancını sarsar. Toplanan vergilere rağmen, Türklere karşı ciddi girişimlerin olmaması ve vergilerin buna karşın arttırılması, Alman toplumunda Papa’nın insanları sömürdüğü ve aldattığı düşüncesinin yayılmasına neden olur. Bu koşullar altında dinî düzen toplum tarafından sorgulanmaya başlanır ve özellikle teologların reformasyon talepleri artar.
Erasmus’un Türk konusunu işleyen yazılarını Luther’in yazılarından ayıran en belirgin özellik, Erasmus’un daha barışçıl bir tarzı tercih etmesidir. Türklere karşı savaşmak yerine öncelikle Hristiyanlığın kendi bünyesindeki eksikliklerini telafi etme isteği duymalıdır, düşüncesini savunur. Erasmus’a göre savaşmamayı gerektiren diğer unsur ise “Müslüman olan Türklerin Musa’yı ve İsa’yı peygamber olarak kabul etmelerinden dolayı ‘yarı Hristiyan’ sayılmalarıdır.
Reklam
Luther’e göre Türklerin dışında tek bir deccal vardır, o da Papa’dır.
osmanlı ordusunun orta avrupada sürekli ilerlemesini gören
Luther’e göre mahşer gününün gelmesine çok az bir zaman kalmıştır: “1600 yılında Türk gelecek ve bütün Almanya’yı harap edecektir”
martin lutherin 1522 yılındaki yazısından.
Türk ne gibi bir kötülük yapıyor ki? Ülkeyi ele geçirip geçiçi bir süre yönetiyor. Aynı şeyi Papa’dan dolayı da çekmek zorundayız. Üstelik Papa ruhumuza ve bedenimize eziyet ediyor, Türk ise bunu yapmıyor. Üstelik Türkler kimseyi din değiştirmeye zorlamıyor... Her iki durumda Papa (Türklerden) daha fenadır, dünyevi değerleri çaldığı gibi ruhları da öldürmektedir, öyle ki Papa hükümdarlığında ruh ve bedene muamele, "Türklere oranla on kez daha kötüdür".
Papa deccalın ruhu ise, Türk onun bedeni, yani etidir. Beden ve ruh nasıl birbirinden ayrılmayan bir bütünü oluşturuyorsa, Luther’e göre gerçek inancın, yani Protestanlığın, en tehlikeli düşmanları da, birbirlerine bu kadar yakındırlar. Papa ve Türkler sadece, deccalın tecellisi, diğer bir ifadeyle ortaya çıkış biçimi değildir, aynı zamanda onun özünü teşkil etmektedirler. Türkler kılıçlarıyla Hristiyanlığa karşı savaşırken, Papa dinsel silahları, yani yanlış öğretileri kullanmaktadır. Biri bedenleri, diğeri ruhları öldürerek, istemeden ve farkına varmadan birbirleriyle iş birliği yapmaktadırlar.
164 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.