Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tante Lisbeth

Honore de Balzac

Sayfa Sayısına Göre Tante Lisbeth Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre Tante Lisbeth sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Tante Lisbeth kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Fakat cevap verin bana: o kadar mı itici geliyorum size? Tekrar ediyorum: inanın bana, benim sizin üzerinizde belgeli hakkım var. Size ilan-ı aşk yapmak üzere devredilemez bir hak, hatta bundan da öte, çoktan ödenmiş bir mala sahip olma hakkı gibi, çünkü... ama hayır, afedersiniz, ben sizi bu haklar olmadan da seviyorum... Sizi o kadar ateşli ve içten seviyorum ki, bu çirkin şeylerden söz etmeye gerek yok." "Hayasız ruhunuzu son parçasına kadar ortaya dökebilirsiniz. Bugünlerde 48 yaşına gireceğim, bu yaşlarda insan korkak ve çekingen olmuyor. Herşeyi dinleyebilecek kadar güçlüyüm.
Hofmannsthal'in dediği gibi...
"Kocama bu sonuna kadar kullandığı özgürlükleri verdiysem, böyle yapmak için makul gerekçelerim vardır, bay Crevel!" "Ne demezsiniz! Biliyor musunuz, kolaylıkla söylediğiniz bu yalan, bugüne kadar işlediğiniz tüm günahlarınızı silmeye yeter; Cennetin gizli kapıları bile açıktır size artık" dedi utanmaz bir gülümse ile ki, düşesin beynine kan sıçradı. "Bunu başkalarına yutturun ama bana değil, kocanızla sabahlara kadar az içmedik ki, bu yalanınızı yakalayamaz olayım. Bay baron iyice keyfe geldi mi, bu keyfiten sonra bazen öyle bir ağlamaklı hale bürünüyordu ki, kalbini bana açıyor ve sizin mükemmel beden ve ruhunuzu anatomik şehvetle parçalara ayırıyordu... Ah, sizi öyle iyi tanıyorum ki, sanki uzun zamandır birlikteyiz. Siz kar paklığında bir ermiş siniz. Ve sanırım, kulağı kesip bir zampara siz ve ondört yaşındaki bir kız arasında tereddüte kalırdı... Ama ben... taptığım ermiş kadın... ben tereddüte kalmıyorum...!
Reklam
Anlıyor musunuz, benim gibi kısıt kafalı birisi, eski bir tuhafiyeci, sadece bir düşünceyle meşgul olur. Ama buna karşın o bir şeyi başarma azmim, kafasında aynı anda yüz fikir olan bir düşünce adamından fazladır.
Ama artık sakin olun lütfen ... İnsan hakikatleri kaldırabilmeli!
Ben Tanrıya ruhumu bir tane bile siyah lekesi olmadan iade edeceğim. Hayatımın içeriği bundan (bu düşünceye göre yaşamaktan) ibaret!
Bir gün gelecek, o gün baronun yüzüne karşı güleceğim ve diyeceğim ki: Görüyor musun dostum! Sen benim (metresim) Josepha'mı elimden aldın, bense şimdi senin karına sahibim. Ödeştik.
Reklam
Bir kadının kocasına olan derin bağlılığı, onu sarmalayan saygısı, tüm aile için bir ölçüttür.
Bize çirkin demişler... (=
Adeline hakikaten en mükemmel ve en gözebatan güzellerden birisiydi. Onlar (mükemmel güzellikte olan insanlar) insanlık bahçesinde pek sık ekilmemişlerdir.
Hah, zihnimdeki tarif de geldi. Büyüksün Balzac...
Onunla karşılaşan tüm erkekler, ilk anda nefes almayı unutuyorlar, dünyadışı bir varlıkmış gibi bakıyorlar ve sanatseverlerin bir Raffael resmi karşısındaki gibi büyük bir hayranlığa düşüyorlardı.
... eve geldiğinde annesine hayretle soruyordu; "Seninle birlikte dışarı çıktığımızda insanların 'Nasıl da güzel bir kız' demelerini anlamıyorum. Sen benden çok, çok daha güzel değil misin?" Gerçektende kırkyedi yaşına rağmen annesi, gün batımını güneşin doğuşuna tercih eden erkekler tarafından kendisine öncelenebiliyordu.
Reklam
Ama (içindeki) kıskançlık, hala kanında bulunuyordu ve bir veba mikrobu kadar tehlikeliydi, bir kez koruyucu kapdulünden çıkmaya dursun, tüm bir şehri kasıp kavurabilirdi.
Hepimiz insanlarla olan toplumsal hayatımızda benliğimizin bir varyasyonunu sergileriz, ama asla varlığımızın gerçek doğasını değil.
Paris'in devasa trafiğinde, caddelerde, kamusal bahçelerde hiçbir insan dönüp de bakmıyordu Lisbeth teyzeye. En azından modaya göre giyinmiş (çünkü bu puta tapmadan hiçbir kadının Paris'te bir ağırlığı olamaz), ya da yüzünü belirli sanatlarla bir özelliğe büründürmüş olsaydı, irtibatta olup görüştüğü insanların halkası kolaylıkla genişlemiş olurdu. Not Parantezdeki izahat Balzac'a ait
Ruhen sevmek, hatta evli olmak. Başka bir boyutta...
Bu (isteğiniz) sanki açlıkla susuzluğun birbiriyle evlenmeleri zorunluymuş gibi (birşey). O da işçi, ben de işçiyim; çocuklarımız olsa, onlar da işçi olacak... Hayır, biz birbirimizi daha güzel bir şekilde seviyoruz, birbirimizi ruhen seviyoruz: bu insanı o kadar çok bağlamaz ve masraf da çıkarmaz.
"Çok yorgunsun, değil mi?“ diye sordu ve bir meyve daha uzattı adama. " Yorgunum aslında... ama işten dolayı değil... hayat çok daha ağırlık yapıyor üzerimde! "
Sayfa 110Kitabı okudu
239 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.