Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tarih Felsefesi - 1 Gönderileri

Tarih Felsefesi - 1 kitaplarını, Tarih Felsefesi - 1 sözleri ve alıntılarını, Tarih Felsefesi - 1 yazarlarını, Tarih Felsefesi - 1 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
25- Gayeler, ilkeler vesairenin, bizim düşüncelerimizde , bizim yalnızca subjektif tasarımlarımızda yeri vardır; ama henüz gerçeklik alanında bir yeri yoktur. Sadece kendisi için varolan birşey, bir mümkündür, bir kuvve'dir / potansiyelliktir; ama henüz varoluş alanına çıkmamıştır. (..) Onları harekete geçiren ve onları kararlı birvaroluş veren itici güç insanın ihtiyaçları, saikleri, yönelimleri ve tutkularıdır.
Akıl'ın zorunlu kaderi
Akıl'ın zorunlu kaderine dair araştırma -Dünya'ya atıf yapılarak yapıldığı sürece- ''Dünya'nın nihai tasarımı nedir?'' sorusuyla özdeş bir araştırmadır. Ve bu ifadenin bizahiti kendisi, bu tasarımın/planın mutlaka gerçekleştirilmeye mahkum olduğunu ima eder. İki mülahaza burada her şeyi kendiliğinden açıklamaya kafidir: Bu tasarımın veya planın önemi; soyut tanımı. İkincisi de, onun tahakkuku.
Reklam
Homeros’un krallara söven Thersites’i tüm zamanlar için kalıcı bir kişiliktir. Hiç kuşkusuz her çağda Homeros’un zamanında olduğu gibi vuruşlar almaz, sağlam bir değnekle dayak yemez; ama hasedi, dikkafalılığı etinde taşıması gereken dikendir ve onu kemiren ölümsüz kurt eşsiz amaçlarının ve sövgülerinin dünyayada her şeye karşın bütünüyle sonuçsuz kalmalarından duyduğu acıdır. Ama Thersitesciliğin yazgısından duyduğumuz sevincin zararlı bir yanı da vardır.
Efsaneler, halk şarkıları, gelenekler böyle kökensel tarihten dışlanmalıdır, çünkü bunlar tarihsel olarak henüz puslu öğelerdir ve bu nedenle bilinçleri puslu halkların tasarımlarına aittir. Burada ne olduklarını ve ne istediklerini bilen halklar ile ilgilenmeliyiz. Görülen ya da görülebilir edimselliğin toprağı bundan böyle daha sağlam bireyselliğe gelişmiş halklarda tarihsel öğeyi oluşturmayan o efsanelerin ve şiirlerin büyüme zemini olan geçicilikten daha sağlam bir zemin sağlar.
Tarihin kavramı onun Dünya-Tininin alanı olması, İstencin kendini tüm içeriği ile edimselleştirmesidir: Özgürlük ancak Özgürlük yoluyla, ancak öz-belirlenim yoluyla gerçekleşir. Usun Duyunç olarak itki, tutku, hırs vb. üzerinde güç ve böylece özgürlük olduğunu anlatan ereksel nedensellik kavramı insanı salt bir uzantı olarak gören materyalistik nedensellikten bütünüyle başka bir kavramdır. İstenç kendini belirlemiyor ama başka birşey tarafından, altyapı vb. tarafından belirleniyorsa, İstenç değildir, çünkü özgür değildir.”
Sayfa 122Kitabı okudu
Dünya Tarihi dizginsiz doğal istencin evrensele ve öznel özgürlüğe doğru disiplinidir.”
Sayfa 114Kitabı okudu
Reklam
Kendi İçinde Ölenler
“Bir ulus şiddete dayalı ölümle ancak kendi içinde doğal olarak ölmüşse ölebilir, örneğin Alman İmparatorluk Kentleri, Alman İmparatorluk Anayasası gibi.”
“Tin özsel olarak eylemdir, kendini kendinde ne ise o yapar — kendi edimi, kendi yapıtı. Böylece kendine nesne olur, bir belirli-Varlık olarak kendini önüne alır. Bir ulusun Tini için de bu böyledir: O belirli bir Tindir, kendine varolan bir dünya kurar ki, onun dininde, Kültünde, göreneklerinde, anayasasında ve politik yasalarında, düzenlemelerinin bütün bir alanı içinde, olaylarında ve eylemlerinde varolur ve sürer. Bu onun yapıtıdır — bu tikel Ulus odur.
“Düşüncenin kendisi üzerine ve onun bir gereçten yaltılmış biçimler üzerine böyle bir bilinç felsefedir ki, hiç kuşkusuz varoluşunun koşulunu kültürde taşır; ama bu koşul varolan içeriğe aynı zamanda evrensellik biçimini giydirmek ve böylece bu ikisini ayrılamaz bir yolda iyiliğinde tutmaktır; bunlar öylesine sıkı sıkıya bağlı tutulurlar ki, bir tasarımın bir tasarımlar çokluğuna çözümlenmesi yoluyla ölçülemez bir varsıllığa genişletilen böyle bir içerik hiçbir düşünce öğesi kapsamayan salt görgül içerik olarak alınır.”
Kural dışı Kuralı Doğrular
“Evrenselliği içinde alınan bir belirliliğe yönelik karşıçıkışların ve çürütmelerin bir bölümü genellikle İdeaları kavramadaki ve anlamadaki eksikliğe bağlıdır. Eğer Doğa Tarihinde kendini belirgin olarak ortaya koyan bir cinsin ya da sınıfın karşısına bir ucube ya da bir melez onu çürüten örnek olarak çıkarılacak olursa, sık sık belirsizlik içinde söylenen şeye haklı olarak başvurulabilir: 'Kuraldışı kuralı doğrular,' eş deyişle, altında yer aldığı koşulların ya da normalden sapmalarda yatan eksikliği ya da melezliği göstermek onun özünde yatar.”
Reklam
Tinin Özgürlük Bilincinin Gelişimi
Dünya Tarihi, daha önce belirlendiği gibi, Tinin Özgürlük bilincinin gelişimini ve bu bilinç tarafindan ortaya koyulan Edimselleşmeyi sergiler. Bu gelişme aşamalı bir doğa gösterir, Özgürlüğün daha öte belirlenimlerinin bir dizisidir ki, olgunun Kavramı yoluyla ortaya çıkar.
Felsefi irdelemeye uygun ve yaraşır biricik yol Tarihi Ussallığın dünyasal varoluşa çıkmaya başladığı yerde ele almaktır, ilkin o Ussallığın salt kendinde bir olanak olduğu yerde değil, ama onun Bilince, İstence ve Eyleme çıkma durumunun bulunduğu yerde. Tinin,Özgürlüğün örgensel-olmayan varoluşu, İyinin ve Kötünün ve böylelikle Yasaların bilinçsiz bir kütlükleri — ya da eğer dilersek, böyle bir 'eşsizlik' durumu — hiçbir biçimde Tarihin nesnesi değildir.
“Doğadaki değişimler, ne denli sonsuz bir çokluk içinde olsalar da, yalnızca her zaman kendini yineleyen bir döngü gösterirler; Doğada güneşin altında yeni hiçbirşey olmaz, ve bu düzeye dek şekillenmelerinin çokbiçimli oyunu kendisi ile birlikte bir bıkkınlık getirir. Yalnızca tinsel alanda yer alan değişimlerde yeni bir şey ortaya çıkar. Tinseldeki bu görüngü insanda bütününde salt doğal şeylerde olduğundan daha başka bir belirlenimi göz önüne sermiştir ki, bunda her zaman tüm değişimin ona geri döndüğü bir ve aynı sağlam karekter, yani edimsel bir değişim yeteneği -ve hiç kuşkusuz daha iyiye doğru- , bir eksiksizleşebilirlik itkisi kendini gösterir.”
Ussal İstenç
“Yalnızca ussal istenç bu kendini kendi içinde belirleyen ve geliştiren ve kıpılarını örgensel üyeler olarak açındıran evrenseldir.”
Özgürlüğün Kısıtlanışı
“Özgürlük üzerine sonu gelmez yanlış anlama onu yalnızca biçimsel, öznel anlamda görmek, onun özsel nesnelerini ve ereklerini soyutlamaktır; böylece yalnızca herhangi bir tikel bireye ait olan itki, istek ve tutkunun, özenç ve başına buyrukluğun kısıtlanışı Özgürlüğün kısıtlanışı olarak alınır. Tersine, böyle bir kısıtlama saltık olarak kurtuluşun ondan doğduğu koşuldur, ve Toplum ve Devlet dahaçok Özgürlüğün onlarda edimselleştiği durumlardır.”
153 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.