Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tarihimizdeki Garip Olaylar

Sabri Kaliç

En Eski Tarihimizdeki Garip Olaylar Sözleri ve Alıntıları

En Eski Tarihimizdeki Garip Olaylar sözleri ve alıntılarını, en eski Tarihimizdeki Garip Olaylar kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
yaşa be halley
Fatih Sultan Mehmet tahta çıktığı zaman bir kuyrukluyıldız görülmüştü ve Papa o zaman yıldızı “Türk ve Müslüman dostu zındık yıldız” olarak aforoz etmişti. Sonradan, bu kuyrukluyıldızın Halley kuyrukluyıldızı olduğu öğrenildi. Balkan Harbi’nde (1912) Bulgarlar Çatalca’ya kadar ilerlerken Halley kuyrukluyıldızı yine görülmüştü. O zaman kilise adamları: “Türklerin uğur yıldızı göründü, Bulgarlar yine mağlup olacaklar!” demişti ve gerçekten de öyle oldu. Çatalca Muharebesi’ni kazandık, Balkanlı müttefikler arasına nifak girdi ve Edirne’yi Bulgarlar’dan geri aldık.
ey bizans kendi sonunu kendin hazırladın
Urban bu silahın zafer kazandıracağını biliyordu ve iyi bir silah tüccarı gibi bu fikri satmak için dolaşmaya başladı. Akla ilk gelen müşteri adayı tabii ki Konstantinopol’dü. II. Mehmet’in orduları Çanakkale Boğazı’nın doğu tarafında toplanıyordu ve Osmanlı Türkleri Bizans’a karşı kutsal bir savaş ilan etmişti. Urban’ın teklifini ilk
Reklam
HAZIRA DAĞ DAYANMAZ
15. yüzyılın namlı zenginlerinden Molla Rüstem Bursa’da ölürken on dört yaşındaki oğluna yüz yıl ömür biçmiş ve her gününe yüz florin (Floransa altını) hesap ederek 3.600.000 florin gibi muazzam bir miras bırakmıştı. Bu mirasyedi çocuk babasından sonra ancak yedi yıl yaşadı ve bütün paralarını yedi. Yalın ayak, perişan bir kebapçı çırağı oldu. Sefalet içinde, bir hamam külhanında öldü. Bu parayı nasıl harcadığına bir örnek: Bir gün 100 florine bir tazı satın alır. Bir bağda bir tavşan olduğunu haber verirler, haberciye 100 florin verir, tavşanı ininden çıkaran adama da 100 florin verir, fakat tazı tavşanı tutamaz, Molla Rüstem’in oğlu da tazıyı bir kılıçta ikiye bölermiş.
ANAN NE GİYİNSİN SÜLEYMAN?
Yavuz Sultan Selim devlet harcamalarında olduğu gibi kişisel harcamalarında da sadeliği ön planda tutardı. Lüks ve israfa kaçan süslü elbiseleri giymeyi sevmezdi. Süslü elbiselerin kadınlara yakıştığını düşünür ve erkeklerin böyle giyinmelerini de doğru bulmazdı. Günün birinde oğlu Şehzade Süleyman pek süslü ve parlak elbiseler giyinmiş ve pahalı mücevherleri takınmış olduğu halde huzuruna çıktı. Oğlunun bu süslü giyimini gören padişah, şöyle dedi: “Sen böyle giyinirsen anan ne giyinsin Süleyman? Anana takacak ziynet bırakmamışsın.”
helal olsun ne diyelim
Osmanlı padişahları arasında en çok çocuğu olan padişah III. Murat’tır. Kız ve erkek çocuklarının sayısını tarihçiler 100 – 130 arasında verirler.
seni yalaka seniiii
PARGALI’NIN ÇOCUKLARININ SÜNNET DÜĞÜNÜ Kanuni şehzadelerini muhteşem bir törenle sünnet ettirir. Kısa bir süre sonra da veziri Makbul İbrahim Paşa’nın (Pargalı İbrahim) oğlu sünnet olur. Törene Kanuni de davetlidir. Bir ara Kanuni, vezirine der ki: “Söyle bakalım İbrahim Paşa, senin tören mi daha muhteşem, benimki mi?” Kanuni övgü beklerken gelen yanıt şaşırtıcıdır: “Elbette benimki sultanım.” Kanuni şaşırır, nedenini sorunca vezir: “Sizin düğününüzün başmisafiri fakir bendenizdi, benim oğlanın düğününün başmisafiri ise cihan padişahı Kanuni Sultan Süleyman’dı” der…
Reklam
bu kadar dikbaşlılık kelle aldırır aslında ama neyse
BİZ SENİ UYANIK BİLİYORDUK! Kanuni devri Osmanlı döneminin en kıymetli zamanıdır. Hem maddi, hem de manevi anlamda Osmanlı Devleti doruk noktasındaydı. Böyle huzur dolu bir ortamda, bir gün kadının biri Kanuni’ye müracaat ederek evinin soyulduğunu belirtmiş ve hırsızın yakalanmasını istemişti. Padişah: “Bre kadın, bu nasıl uyku ki evin soyuluyor da hiç haberin olmuyor?”deyince, kadın sakin ve rahat bir şekilde: “Biz seni uyanık biliyorduk Sultanım, onun için bu kadar derin uyuduk” der. Yanındakiler Sultan’ın bu yanıt karşısında küplere bineceğini düşünse de, Kanuni bir anlık sessizlikten sonra, “Haklısın kadın” der ve kadının zararını kendi cebinden öder.
Osmanlı Türklerinin maymunları donanmada görevlendirdikleri, bu hayvanları gemilerin serenlerine çıkartmak suretiyle gözcülük yaptırdıkları eskiden beri bilinmektedir. Akdeniz’i Türk gölü haline getiren Osmanlılar, özellikle II. Bayezit’ten sonra gemicilik sanatıyla, deniz seferlerinin incelikleriyle daha fazla meşgul oldular. Bu arada, uzağı
LANETLİ 65. ORTA Padişah Genç Osman’ı öldürenler, yeniçeri ocağının 65. ortasından idiler. İhtilâlden sonra bu orta (tabur) kaldırılmış olup, her ulufe dağıtımında sıra bu ortaya gelince, adı üç defa okunur, hiç ses verilmez ve üçüncü okunuşta yeniçeri başçavuşu: “Yoktur… ” diye seslenir, bunun üzerine ikinci avluyu doldurmuş olan yeniçeriler, hep bir ağızdan: “Yok olsun…” diye karşılık verirlerdi.
EN HAYIRLI AÇIK ARTTIRMA
Sultan IV. Murat kızı Kaya Esmehan Sultan’ı Melek Ahmet Paşa’yla evlendirir. Hanım Sultan ve eşi Melek Ahmet Paşa Boğaziçi’nde, Kuzguncuk’ta otururlar. Her yıl tekrarladıkları bir âdetleri vardır. Konaktaki fazla eşyayı her Ramazan kendi kapı halkına haraç-mezat satmak! Bu garip mezada katılanlar pek sevinirlerdi. Aldıkları eşyaya karşı vereceklerini seve seve edaya çalışırlardı. Belli günde mezatçı bağırır: “Bir altın sahan! Haydi bir kapaklı, altın sahan. Yok mu talibi?” - Kaça? Kaça? - Bir yetim okutmaya. Hadi bir yetim okutmak isteyen yok mu? İki yetim... Üç yetim... Arttırma başlar. En fazla ödeyen talibine “altın sahan” verilirdi. Mezatçı pek süslü, mücevherli bir kılıç gösterir, gözler kamaşır, böyle böyle yetimler okutulur, dullar korunur, garipler gözetilirdi…
463 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.