Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

En Eski Tarihte Akıl Sözleri ve Alıntıları

En Eski Tarihte Akıl sözleri ve alıntılarını, en eski Tarihte Akıl kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Pragmatik tarih yazarının en kötü yanı, kişileri güden nedenleri, hiçbir kavrama dayanmaksızın tikel eğilim ve tutkularla açıklayan, olgunun kendisindeki güdücü etkinliği görmeyen küçük ruhbilimsel kafa yapısıdır. Pragmatik tarih yazarlarının kompilation yoluyla anlatıp duran ahlakçısı, zaman zaman bu kısır anlatılardan vazgeçip yüksek hıristiyanca düşüncelerle, kendine gelir, olay ve kişilerin böğrüne ahlak hançerini dayar, öğüt, vaaza geçer vb.
Tarih felsefesi, tarihin düşünme tarafından ele alınmasından başka bir şey değildir; düşünmeyi burada asla bir yana atamayız. Çünkü insan düşünendir; hayvandan bu noktada ayrılır, insanca olan her şeyde, insanca olduğu ve hayvanca olmadığı sürece, düşünme vardır; böylece, tarihle her türlü uğraşmada düşünme vardır. Tarihte olduğu kadar insanla ilgili her şeyde de bu genel düşünme payının kabul edilmesi, düşünmeyi varolanla, verilenle bağımlı kılma ve onu bu temelden türetmek tutumumuz yüzünden bize yetersiz gözükebilir. Oysa, felsefede spekülasyonun, varolanı gözetmeksizin kendisinden meydana getirdiği birtakım sonuçlar yer alır. Spekülasyon bu sonuçlarla tarihe gider ve onu malzeme olarak ele alır, olduğu gibi bırakmaz, tam tersine sonuçlara göre düzenler, tarihi apriori olarak kurar.
Reklam
Tarih ele alınacaksa önce anlak açısından ele alınmalı, neden ve etkisi açıklanmalıdır. Bu yoldan dünya-tarihinde özsel- olanı, —özsel-olmayanı dışta bırakarak— ele almak istiyoruz. Anlak, önemliyi, kendisinde anlam taşıyanı vurgular. Tarihi-iş- leyişinde izlediği ereğe göre özsel-olanı olmayandan ayırde- der. Bu erekler çok çeşitli olabilirler. Bir erek ortaya kondu mu çok şey akla gelir; ana ve yan-erekler ortaya çıkar. Öyleyse biz tarihte verileni tinin erekleriyle karşılaştırdığımızda başka yönlerden ilginç olan herşeyi bir yana bırakacak ve öz- sel-olana eğileceğiz. Böylece us, şimdiye değin söylenenlerin düzeyini aşan bir içerikle karşılaşır: tini, gönül-varlığını özünde ilgilendiren, üzerine yazılanların okunması bile bizi ya yaslı ya hayran kılan ya da sevindiren erekler söz konusu olur.
Tanrı kendinde ve kendi için öncesiz-sonrasız varlıktır. Kendinde ve kendi için genel-olan şey ise duygunun değil, düşünmenin konusudur. Besbelli her türlü tinsellik, her türlü bilinç içeriği, düşünmenin ürünü ve konusu olan herşey, en başta da din ve tözsellik, duygu biçiminde de insanda olmalıdır ve ilkin duygu olarak oradadır. Ama duygu, insanın bu içeriği kendisinde bulduğu kaynak değildir, fakat bulma tarzıdır, en kötü formdur, hayvanlarla ortaklaşa sahip olduğu bir form. Tözsel olan şey, duygu formunda ortaya çıkmalıdır, ama onun daha yüksek, daha vakarlı biçimi de vardır. Ahlak- sal-olan, yani doğru-olan, tinsel içerik, öyle gerekiyor diye duygu derecesine indirilir, genellikle orada tutulmak istenirse, o zaman temelde bu içeriğe hayvanın formu veriliyor demektir, ama böyle birşeye hayvanın yeteneği yoktur.
Devletin en baştaki belirlenimi yönetenlerle yönetilenlerin ayrımıdır. Anayasaların da genel olarak monarşiye, aristokrasiye ve demokrasiye göre sınıflandırılması yerindedir. Ancak bu arada şuna dikkat edilmelidir: ilkin, monarşi, despotizm ve asıl anlamında monarşi olarak ikiye ayrılmalıdır. İkinci olarak kavrama dayalı bütün bölünmelerde vurgu ana-belirlenim üzerindedir, ama bu da bu ana-belirlenimin kendi biçim, tür ve cinslerinde somut bir içerik kazanacağı anlamına gelmez. Üçüncü olarak ve özellikle unutmamak gerekir ki, kavram bir sürü tikel kipi (Modifikation) yalnızca belirtilen genel devlet düzenlerinde değil, bu düzenlerin bir çoğunun karışımlarında da onaylamaktadır. Ancak bu karışımlar da bu düzenlerin birkaçını bir araya getirerek hiçbir tutulur yanı olmayan, tutarsız oluşumlara yol açmaktadır. Öyleyse ilk belirlenim yönetenlerle yönetilenlerin ayrımı oluyor, bu da düzenlenişteki anlam ve amaca göre anlaşılıyor. Bu nedenle tartışılması gereken konu. hangi anayasanın en iyi anayasa olduğu, yani devlet gücünün yani hangi düzenlenme, örgütleniş ve işleyişle devletin ereğine en güvenilir yoldan varacağıdır.
Kilise inşa etmek için erkekleri, incile uymak için kadınları, tanrının hikmeti ve ruhlarının iyiliği adına zavallı kafirlere incil almak için bebekleri, sattık. Köle tacirlerinin çanıyla kiliseninki ortaklaşa çalıyor ve kalpleri kırılan kölelerin acı feryatları dindar efendilerinin dinsel çığlıkları arasında boğuluyor. Dinin ve köle ticaretinin dirilişi el ele yürür.
Reklam
... bir halkın asıl, nesnel tarihi ilkin onun bir ta- rih bilimine (Historie) sahip olmasıyla da başlar. Sahip değilse, Hindistan'ın, içinde hâlâ tarihin ortaya çıkmadığı, boşuna tarihi gibi üçbuçuk bin yıldır hâlâ hiçbir kültür sürecinin gerçekleşemediği bir kültür karşısında kalırız.
Her bir dönem, her bir halk, öyle kendine özgü koşullar içindedir, öyle bireysel bir durum gösterir ki, ancak o durumun içinde o duruma göre karar verilmesi gerekir ve ancak böyle karar verilebilir (bu kararda haklı olmayı ancak yüce karakterler bilir.)
... ölümden yeni yaşamın meydana geldiğini söyleyen öteki bakış açısı yer alır hemen. Doğuluların düşüncesi budur, belki de en büyük düşünceleri, meta-fiziklerinin en yüksek noktası.
Gerçekten de insanın dini varsa bu hayvan olduğu için değil, düşünen varlık olduğu içindir. İnsanın düşünmesiyle hayvandan ayrıldığı herkesin bildiği bir doğru, yine de unutuluyor.
Reklam
Kültürümüz tüm olayları hemen kayda geçiriyor ve doğrudan onları bize tasarlatacak tutanaklara dönüştürüyor.
Sayfa 16 - Kabalcı Yayınevi
Felsefi düşünüş başlangıçta olağan dışı gelebilir; tasarımlarla düşünme kötü alışkanlığından ötürü rastlantısal bir şey bir esin sanılabilir. Düşüncenin tek doğru ve en yüksek olduğunu anlamayan kimse, felsefi düşünüşü asla yargılanamaz.
Dünyaya us gözüyle bakana dünyada us gözüyle bakar; bunlar karşılıklıdır.
Birisi duygularından ötürü dindar olduğunu, bir başkası da duygularında Tanrı’ya yer olmadığını söylerse, ikisi de haklıdır; bir kimse bu yoldan tanrısal içeriği -Tanrı’nın kendisini açmasını, insanların Tanrı’yla ilişkisini, Tanrı’nın insanlar için varlığını- salt duyguya indirgerse böylece bu içeriği öznellikle, keyfilikle, rastgelelikle sınırlamış olur. Gerçekten de böylece kendinden ve kendi için olan doğruluk baştan savuşmuş olur.
560 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.