Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Tarihte Tanrı Fikrinin Doğuşu

Jean Bottéro

Tarihte Tanrı Fikrinin Doğuşu Gönderileri

Tarihte Tanrı Fikrinin Doğuşu kitaplarını, Tarihte Tanrı Fikrinin Doğuşu sözleri ve alıntılarını, Tarihte Tanrı Fikrinin Doğuşu yazarlarını, Tarihte Tanrı Fikrinin Doğuşu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Dünyanın çeşitli bölgelerinde neredeyse hayvansı, gezgin ya da mağaralarda geçen beş yüz bin yıla, hatta daha fazlasına yayılan bir yaşam Sokrates, Platon ve Aristoteles'in yaşadığı yüzyılla ve dünyanın çok küçük bir bölgesiyle karşılaştırılabilir mi?
Ölen sadece geçmiş değil ne yazık ki…
Oysa geçmiş ölmüştür. Her perdesi her gün inen ve ne tekrarı ne geri dönüşü olan, sonu gelmeyen dram.
Sayfa 28 - KırmızıKitabı okudu
Reklam
eğer taraf tutmuyor ve kendimizi iki ayaklı bilgisayar yerine koymuyorsak, hiç kuşkusuz bizi doğal yokuşumuzda en fazla zorlayan, bizi en fazla aşan, bizi kendimizin üstüne çıkaran ve bu nedenle (..) bizi en çok şaşkın ve hayran bırakan, en çok alkışladığımız zihnimiz ve kavrayışımızdır.”
Dev Mezopotamya ölçeğinde mikroskopik kalan İsrail, siyaset sahnesinde asla gerçek anlamda boy gösteremeyen, büyük savaşlardan asla galip çıkmayan, kültür alanında bütünüyle seleflerine ve komşularına (özellikle Babil'e) borçlu olan, hiçbir zaman kesinlikle bir şey icat etmeyen, teknik ya da bilim alanında dünyaya hiçbir şey bırakmayan -bin yıla kalmadan dinsel düşüncenin belli belirsiz kestirilebilen ve sonuçta güçlü ve ölümsüz Babilliler tarafından ihmal edilen en önemli sorularından birini bütün boyutlarıyla sormakla kalmayan aynı zamanda da çözmeyi başaran küçücük bir halk!
Sayfa 151 - Kırmızı YayınlarıKitabı okudu
Eyüb'ün yazarı, Platon' dan bir yüzyıl önce ve bütünüyle dinsel sezgi aracılığıyla gerçekten kutsal ve insani olandan bütünüyle ayrı bir düzen kurmayı başarmış ve bütün metafiziğin ve ilahiyatın son sözünü söylemiştir: "Anladığım bir Tanrı'ya hiçbir biçimde ihtiyacım yoktur!"
Sayfa 149 - Kırmızı YayınlarıKitabı okudu
İnsan için bir ebedi yaşam mümkünse eğer, bu dünyada kalan hesaplar her zaman daha sonra görülebilir ve bir mümin ölümünden önce görmese de gerçek ödülün sonradan kesinlikle geleceğinden emin olacaktır. Dünya yaşamında ilahi Adaletin ertelemeleriyle gelen problemin çözülmesidir bu. Özellikle Hıristiyanlıkta bu ölümsüzlük öğretisinin çok önemli geleceğine ve oynadığı çok önemli role rağmen böyle bir çözüm biraz basitleştirici ve naif görünebilir. Ödül utancının arkasında gerçekten daha da kötüsü vardır: Kötülük. Ödül işlevi ilahi Adaletin bir özelliğinden başka bir şey değildir. Gerçekten de Tanrı ölümlerinden sonra bu dünyada zor bir yaşam sürenleri ödüllendiriyorsa llahi adalet kurtulur. Ama onlara niçin önce haksız acılar çektirilmiştir? Her şeye kadir olan Tanrı bu mutlu son' dan önce niçin böylesi zor ve dolambaçlı yollara gerek görmüştür? Onun mutlak Adaleti hak edilmemiş bir Mutsuzlukla nasıl bağdaşıyor? Ve sonunda bir Mutlulukla silinip gidecekse gereksiz· değil midir bu? "Metafizik" ve özel ve özgür bir tanrısallık getiren her dinin temel problemi değil midir bu?
Sayfa 147 - Kırmızı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bir yandan iç yaşam ve dindarlık, öte yandan dürüstlük ve bilgelik Yahudiler için bir anlamda Ahit' in gerekliliklerinin getirdiği yaşam biçimidir.
Sayfa 143 - Kırmızı YayınlarıKitabı okudu
Hezekiel misyonuyla dikkat çekmiştir: Din adamıydı ve Kudüs Mabedi din adamları arasındaydı. Bu niteliğiyle ve kendisini eski Peygamberlere ve ilk ardıllarından olduğu (vahiy yazarları) başkalarına bağlayan özelliklere -özellikle birçok "kehaneti" nin edebi yapısı ve "gerçeküstü" diyebileceğimiz kuruluşu- rağmen: İkinci İşaya'nın özgünlüğünden, yüce gönüllülüğünden, evrenselciliğinden ve deyim yerindeyse metafiziğinden çok uzaktır. Tesniyecilere çok daha yakındır, milliyetçi ve ahlakçıdır.
Sayfa 124 - Kırmızı YayınlarıKitabı okudu
721 'den sonra bir yüzyıl boyunca Yahuda' nın siyasal tarihi bütünüyle çok güçlü Asur'a bağımlı küçük ve önemsiz bir halkın tarihidir.
Sayfa 94 - Kırmızı YayınlarıKitabı okudu
Mümbit Hilal'in bütün kuzey ve doğu bölgesinin fethine girişmiş ilk Asur hükümdarlarından II. Asumasirpal (883-859) yıllıklarından alınmış bir parça ... savaş usulleri ve kendilerine direnenlere nasıl muamele ettikleri konusunda bir örnek: "Hullaya kalesine ulaştığımda bütün askerlerimle saldırdım ve amansız bir mücadeleden sonra kaleyi teslim aldım. llk saldırıda kaledeki altı yüz asker öldü. Esir aldığım üç bin kişiyi yaktım, tek bir esiri sağ bırakmadım ama canlı yakaladığım Hullaya'yı öldürmedim. Cesetleri bir tepeye yığdım ve genç erkekleri ve kızları da orada yaktım. Hullaya' nın diri diri derisini yüzdüm ve derisini parçaladım, yakıp yıktığım Damdammusa kenti siperlerinde bir yere astım . .. "
Sayfa 80 - Kırmızı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Peygamberliğin sosyal olgusu İsrail'e özgü değildir. Gene Yakındoğu' da, gene Sami kültürleri ve özellikle Mezopotamya bu "kahinler"i tanımıştır; tanıttıkları bir Tanrı aracılığıyla inanılıyordu onlara ya da bu tanrılarla kişisel olarak iletişim kurduklarını söylüyorlardı; tutkulu, ateşli ve otoriter bir dille, çoğu zaman az ya da çok ateşli gösterilerle bu tanrıların emirlerini ya da bildirilerini aktarıyorlardı.
Sayfa 73 - Kırmızı YayınlarıKitabı okudu
Tanrı'larına ve O'nun iradesine bağlı olan bu insanların özellikleri her zaman inanç olmuştur, yani herkesin gördüklerinin ötesindekileri güçlerin doğaüstü ilişkileri arasında görebilme yeteneği. Onlara göre Fetih ve Fetih'ten sağlanan yararlarla birlikte kötülük girmişti İsrail halkının içine ... hem toplumsal yaşamları hem de Yehova'ya sadakat bağlamında: Ahlaksal kötülük, sefahat, yeminlerin ve eski ve kutsal yaşam kurallarının unutulması.
Sayfa 31 - Kırmızı YayınlarıKitabı okudu
İnsan, akıl ve mantıktan uzaklaşmadan, Kutsal Kitap'ın aslında otantik bir tarihin unsurlarını içerdiğini düşünebilir.
Sayfa 31 - Kırmızı YayınlarıKitabı okudu
Yunanlıların bilimi bin yıllık bir gelişmenin, mücadelenin, entelektüel düşünce düzleminde aydınlatmaların ve keşiflerin meyvesidir. Yahudilerin bilgeliği bin yıllık bir gelişmenin, mücadelenin, dinsel duygu düzleminde aydınlatmanın ve keşiflerin meyvesidir.
Sayfa 27 - Kırmızı YayınlarıKitabı okudu
Hıtıstiyanlık Yunanlıların bilimiyle Yahudilerin bilgeliğinin kavuştuğu yerdedir. Yunanlıların bilimi bir yerleştirme etkinliğidir ve ilk sırada evrenin içindeki ve önündeki insan bulunur. Tanıyabileceği ve tanımak zorunda olduğu, egemen olabileceği ve egemenlik altına almak zorunda olduğu insan ... zihnimizin ve bilgimizin açık seçik ve kesin biçimde yaptığı düzenleme, varlığımızın ve yaşamımızın mükemmel dengesinin arayışı.
Sayfa 27 - Kırmızı YayınlarıKitabı okudu
25 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.