Tarikat-ı Muhammediye
İmam BirgiviTarikat-ı Muhammediye Gönderileri
Tarikat-ı Muhammediye kitaplarını, Tarikat-ı Muhammediye sözleri ve alıntılarını, Tarikat-ı Muhammediye yazarlarını, Tarikat-ı Muhammediye yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.SubhanAllah!
Bu afetlerden biri de, namaz kılmayan bir kadını beslemektir. Hulâsa adlı kitabta kişinin namaz kılmayan karısını boşayabileceği geçmektedir.
İmam Ebû Hafs Kebir [rahimehullâh] şöyle demiştir. "Bir adamın, karısının mehri boynunda olduğu halde Allah'ın huzuruna çıkması, benim yanımda namaz kılmayan bir kadınla Allah'ın huzuruna çıkmasından daha sevimlidir."
Sayfa 476
Haccı terk:
Bu afetlerden biri de, farz olan haccı terk etmektir. Hz. Ali'den [radıyallâhu 'anh] merfu olarak rivayet edilen bir hadisi şerifte şöyle buyrulmuştur:
مَنْ مَلَكَ زَادًا وَرَاحِلَةً يُبَلِّغُهُ إِلَى بَيْتِ اللهِ الْحَرَامِ فَلَمْ يَحُجَّ فَلَا عَلَيْهِ أَنْ يَمُوتَ يَهُودِياً أَوْ نَصْرَانِياً
"Kendisini beytullah'a ulaştıracak kadar azık ve bineğe sahip olan kimse haccetmemişse, onun Yahudi veya Hıristiyan olarak ölmesi arasında fark yoktur.”1
1- Tirmizî, Hac, 3.
Sayfa 473
Cemaati terk:
Bu afetlerden biri de, cemaatle namazı terk etmektir. Çünkü cemaat Hanefi mezhebinde en kuvvetli olan görüşe göre vaciptir. İmam Münzirî demiştir ki: Sahabeden İbn Mesud ve Ebû Musa el-Eş'arî (radıyallahu 'anhuma) cemaatin farz olduğunu söylemişlerdir. Sahabenin dışında ise, Ahmed b. Hanbel, Atâ ve Ebû Sevr de bu görüştedir.
Sayfa 473
Namazı bilerek terk:
Bu afetlerden biri de, bilerek namazı terk etmektir. Bu, en büyük günahlardan biridir. İmam Münzirî [radıyallahu 'anh] demiştir ki: Aralarında Ömer b. Hattab, İbn Mesud, İbn Abbas, Muaz b. Cebel, Câbir b. Abdullah ve Ebu'd-Derda'nın [radıyallahu 'anhum] bulunduğu sahabe topluluğu, bilerek namazı terk etmenin küfür olduğunu belirtmişlerdir.
Sahabenin dışında Ahmed b. Hanbel, İshak, Ebu Davud, Abdullah b. Mübarek, Nehaî, Hakem b. Uyeyne, Eyyüb es-Sahtiyânî [rahmetullahi aleyhim] ve diğer kimseler de bu görüştedir.
Sayfa 472
Ebû Said el-Hudrîden [radıyallâhu 'anh] merfu olarak rivayet edilen bir hadisi şerifte şöyle buyrulmuştur:
لا يَحِلُّ امْرَأَةٍ تُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ أَنْ تُسَافِرَ ثَلَاثَةَ أَيَّامٍ فَصَاعِدًا إِلَّا وَمَعَهَا لا يَحِلُّ امْرَأَةٍ تُؤْمِنُ أَبُوهَا أَوْ زَوْجُهَا أَوْ ابْنُهَا أَوْ أَخُوهَا أَوْ ذُو رَحِمٍ مَحْرَمٍ مِنْهَا
"Allah'a ve ahiret gününe inanan bir kadının yanında babası, kocası, oğlu, kardeşi veya kendisine mahrem olan biri olmadan üç gün veya daha fazla mesafede olan bir yere sefere çıkması helal olmaz.” 1
Başka bir rivayet ise şöyledir: "Kadın, mahremi veya kocası yanında olmadan iki günlük yola çıkamaz.”2
Ebû Hureyre'den [radıyallahu 'anh] rivayet edilen diğer bir rivayette ise şöyle geçmektedir: "Allah'a ve ahiret gününe inanan bir kadına, yanında bir mahremi olmaksızın bir gün ve bir gece mesafedeki yolculuğa çıkması helal olmaz. "3
Bir rivayette, "bir günlük mesafe", diğer bir rivayette ise "bir gecelik mesafe", buyrulmuştur.
Kadının sefer müddeti olan bir yere, mahremi olmadan gitmesinin haram olduğunda ittifak vardır. Sefer müddetinden daha az mesafede ise ihtilaf vardır
1- Müslim, Hac, 74; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 4/54.
2- Müslim, Hac, 74.
3- Buhârî, Taksîrü's-Salât, 4; Müslim, Hac, 74.
Sayfa 470
Bu afetlerden biri de, kadının özürsüz olarak eyere oturmasıdır.
Abdullah b. Amr'dan [radıyallâhu 'anhumâ] merfu olarak rivayet edilen hadisi şerifte şöyle buyrulmuştur:
"Ümmetimin sonunda (ahir zamanda) bir takım kadınlar zuhur eder ki, erkekler gibi eğerlere binerler. Yine öyle erkekler olur ki, mescidin kapısında inerler. Onların kadınları giyinik çıplaklardır. Başlarını da zayıf devenin hörgücü gibi yaptırırlar. Bunları lanetleyin! Zira onlar melundurlar.”1
Âlimler demişlerdir ki, bu hüküm zinetlerini göstermek veya eğlenmek için bunu yapan kadınlar içindir. Fakat kadın yaşlı olur veya genç olup da cihat gibi bir özürle kocasıyla beraber binmişse yahut hac ve umre için binmişse ve örtülü ise bir sakınca yoktur. Tatarhâniyye adlı eserde de böyle geçmiştir.
1- Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2/223.
Sayfa 468