"Dinle! Bir masal anlatacağım sana.Kulaklarını aç, yum gözlerini, "dedi yaşlı kadın.Söz arıyormuş gibi sol eline baktı dalgın dalgın.İki yüzük vardı parmağında biri ip, biri altın.
Yumdum gözlerimi.Uykuyu bekler gibi.
"Bir varmış..."diye başladı söze.Yutkundu.
"Hâlâ varmış, hep varmış, " dedi.Umudun diliydi bu, içinde 'yok' yoktu. syf 15
Attilâ Şenkon, Telef'te artık yakınlarının yaşamasından umudunu kesmiş, ölüsüne razı Cumartesi Anneleri'nin nezdinde tüm kayıp yakınlarının sesi olmuş.Öylesine iç kanatıcı ki Telef...Roman demek çok zor doğru tanım ağıt olmalı.Tüm fazlalıklardan arınmış, şiire yakın, kendi içinde ritmi olan bir anlatı çıkmış ortaya.
Bize bir sürpriz de hazırlamış Şenkon...Araştırmacı okuyucu için.️Masalların anlatıcılarına verilen isimler, anlatılan masallarla ilintiliymiş.
Retime; Bir şeyi hatırlayabilmek için parmağa bağlanan iplikmiş.
Nullipar;Hiç doğurmamış manasında kullanılmaktaymış.
Fersude;Hatalı basıldığı için piyasaya sürülmeyen gazeteymiş.
Herfene;Ortaklaşa getirilen malzeme ile yapılan yemek ve eğlenceymiş
Çirok ise masal, hikâye anlamındaymış.
Retime'nin, Sağkız'ın, Nulipar, Fersude'nin Herfene'nin Çirok'un masalları içinizi ne denli yaksa da okuyun derim.Cumartesi anneleri bu ülkenin gerçeği...
Sağkız'ın anlamını bulamadım bu arada!️