Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tevhid ve Değişim

Celaleddin Vatandaş

En Beğenilen Tevhid ve Değişim Sözleri ve Alıntıları

En Beğenilen Tevhid ve Değişim sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Tevhid ve Değişim kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Ey Adem oğlu! Allah'ın gazabına (düçar olmak pahasına) herhangi bir kimseyi tasdik etmeyin. Allah'ın lütfundan dolayı başkasına şükretmeyin." Hasan el Basri Rh
"Kabe'nin Rabb'ine andolsun ki İslam'ın değirmeni ters dönmeye başlamıştır. Bakınız, bundan sonra ne gibi bozukluklar meydana gelecek görünüz." Hz. Osman
Reklam
"Ey Muhammed Ümmeti! Rabb'ınızdan size inzal edilen bu kitaba ittiba ediniz ve bunsuz birtakım evliyaya ittiba etmeyiniz. Yani gerek ins ve gerek cinden herhangi bir dostun, bir zâhirin, bir veliyyu'l emr'in bizzat kendilerine tabi olmayınız. Onlara uyup uymamak için evvel emirde Rabb'ınızdan indirilmiş olan bu kitaba ittiba-i miyar ittihaz edininiz. Kitaba mugayir(aykırı) olan, Rabb'ınızın emr'ü nehyine muhalif bulunan hususatta gizli, aşikâr kimseye uymayın, izinden gitmeyin" Muhammed Hamdi Yazır (Hak Dini, 3/2122)
İnsan hükmeden değil, hükme boyun eğen
Ayetlerle, insanın hükmeden değil, Allah'ın hükümlerinin uygulayıcısı olduğu (olması gerektiği) ortaya konmaktadır.
Sayfa 27 - Pınar Yayınevi
Bir gün kıskanç fakihler inkâr ve inatları sebebiyle Mevlâna'dan "Şarap helal mıdır veya haram mı?" diye sordular. Onların maksadı Şemseddin'in (Şems-i Tebrizinin C.V'nin notu) şerefine dokunmaktı. Mevlâna kinaye yolu ile "İçse ne çıkar, çünkü bir tulum şarabı denize dökseler, deniz değişmez ve denizi bulandırmaz. Bu denizin suyu ile abdest almak ve onu içmek caizdir. Fakat küçücük bir havuzu, şüphesiz bir damla şarap pisletir. Böylece tuzlu denize düşen her şey tuz hükmüne girer.Açık cevap şudur ki, eğer Mevlâna Şemseddin şarap içiyorsa, her şey ona mübah olur. Çünkü o deniz gibidir. Eğer bunu senin gibi bir kahpenin kardeşi yaparsa, ona arpa ekmeği bile haramdır." buyurdu."(Eflakî 2/94)
Allah'ın razı olduğu tek din olan İslâm, bireysel ve toplumsal bütün alanları kapsayan bir hukuk sistemidir.Bu hukukun kaynağı ise sadece Allah'dır. Allah'ın hukuku (hükmü) dışındaki ise Allah'tan olmadığı için meşru değildir. Dolayısıyla o meşru olmayan hukukları uygulayan yöneticiler de meşru değildir. Diğer bir ifadeyle "Din ve şeriat koymak, çıkışı ve uygulanışı ile nehiyde bulunmak ulûhiyyetin sıfatlarından"olup bu sıfat ise sadece Allah'a ait olduğu için (Lâ ilâhe illallah) sadece Allah'ın sosyal, siyasî, ekenomik vs. sistemi meşru, onun dışındakiler ise zulmün tezahürleri olan cahiliye sistemleridir. Bütün cahili sistemler ise yok olmaya mahkûmdur.
Reklam
Okumak gerek...
Resûlullah (sav)'in ihtar ve hatırlatmalarını en değerli söz bilirler. Bununla ilgili olarak bir sahabi anlatıyor, "Kader konusunda çekişirken Resûlullah yanımıza çıkageldi. Yanaklarında nar taneleri yerleştirilmişcesine öfkeden yüzü kızardı ve şöyle buyurdu; "Bununla mı emrolundunuz? Yoksa bununla mı size gönderildim? Sizden öncekiler bu meseleyi çekiştirdikleri için helak oldular."45 Artık böylesi bir ihtardan sonra sahabilerin kendilerini gerçekten ilgilendiren konuların dışına çıkmalarını beklemek mümkün olur mu? Elbetteki hayır. Çünkü anlamsız, yararsız işlerden kaçınmak, sadece bildirilen hakikatlerle yetinmek, onların en önemli özelliğidir. Zira Resûlullah (sav) kendilerine şunları söylemiştir; "Ben sizi bıraktığım müddetçe siz de beni bırakın. Çünkü sizden önceki- ler peygamberlerine çok soru sormak ve ihtilafa düşmek sebebiyle helak oldular. Size emrettiğim şeylerden takatınız yettiği kadarını yapın ve size yasakladıklarımdan kaçının."
"Aman yarabbi! İnsanlara ne oluyor da Kur'ân âyetlerinden, vahiyden yüz çevirip, Kur'ân'ın bilgi hazinelerinden ilim almaktan vazgeçiyorlar? Basiretlerini aydınlatmayı, canlandırmayı niçin terkediyorlar? Fikirce, bir kısım görüşlerden çıkarılan sözlerle (düşüncelerle) yetiniyorlar; bu görüşlerden dolayı aralarındaki bağları koparıyorlar, birbirlerini aldatmak için yaldızlı fikirler atıyorlar. Böylece de Kur'ân'dan uzak kalıyorlar." İbn Kayyım el-Cevziyye(Rh)
"Dış dünyada Allah'ın varlığını kabul edişimiz yeterli değildir. Acaba bizim evrenimizde de Allah var mı? Tekrar kendimize soralim; hangi evrende yaşıyoruz? Allah'ın bizi görmekte olduğu ve Allah'ın görkemli ve eşsiz huzurunu algıladığımız bir evrende mi? Yoksa sadece bilimsel ve felsefi açıdan Tanrı'nın varlığını kabul edip de bu kabulden hiç mi hiç etkilenmediğimiz bir evrende mi? Böyle ise, Tanrı'nın hayatımızda bir etkisi ve görevi bulunmadığı kanaa- tinde isek, yaşayışımız bunu gösteriyor ise, nasıl olur da "Tevhidi" dünya görüşüne sahip olduğumuzu söyleyebiliriz?" Abdülkerim sürûş
"Kabul etmek, inanmak Allah'ın razı olduğu, indirdiği ve mutlak hakikate sahip tek din olan İslam'ın sadece bir bölümünü teşkil eder...Bütün bu esasların gelip dayandığı nokta ise; kabul etmenin, inanmanın yeterli olmayıp, onu yaşamanın da gerekli olduğu esasıdır...Allah'tan başkasının hükmüne boyun eğmemek, Allah'ın hakimiyetini dünyada tesis etmeye çalışmak ise Tevhidin yaşantıya aktarılış biçimidir."
215 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.