Te'vilatül Kur'an Tercümesi - 7

Ebu Mansur El Matüridi

Öne Çıkan Te'vilatül Kur'an Tercümesi - 7 Gönderileri

Öne Çıkan Te'vilatül Kur'an Tercümesi - 7 kitaplarını, öne çıkan Te'vilatül Kur'an Tercümesi - 7 sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Te'vilatül Kur'an Tercümesi - 7 yazarlarını, öne çıkan Te'vilatül Kur'an Tercümesi - 7 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Musa dedi ki: Ey kavmim! Eğer Allah'a iman ettiyseniz, gerçekten O'na teslim olduysanız, artık yalnız O'na güvenip dayanın." (Yunus: 84) Bu ayet-i kerime iman ile İslamın hakikatte aynı şey olduğunu kanıtlamaktadır. Çünkü ayet-i kerime söze eğer "Allah'a iman ettiyseniz" diye imanla başlamış, sonra da "gerçekten O'na teslim olduysanız" diye İslam ile bitirmiş­tir. Bu, iman ile İslamın aynı şey olduğuna işaret etmektedir. İman, her hakkı kaybetmekten kaçınmak gerektiğine inanmaktır; İslam da her hakkı teslim etmeye ve onu kaybetmekten kaçınmak erektiğine inanmaktır. En doğrusunu Allah bilir. İslam, her şeyi Allah'a teslim etmektir. İman da, her şeyin Allah'ın Rab ve ilah olduğuna şahitlik ettiğini tasdik etmektir.
Sayfa 112Kitabı okudu
"Şayet yüz çevirirseniz, zaten benim sizden bir karşılık beklediğim yok; benim mükafatımı ancak Allah verir." (Yunus: 72) Bu ve benzeri ayetler, Kur'an ve ilim öğretmenin karşılığında ücret almamak gerektiğine işaret etmektedir. Çünkü buna karşılık olarak ücret almak caiz olsaydı, onların o ücreti vermemeleri ve dolayısıyla bir şey öğrenmemeleri konusunda mazur sayılırlardı. Ücret almakta Allah'ın hükümlerini geçersiz kıl­mak ve yürürlükten kaldırmak ihtimali vardır.
Sayfa 103Kitabı okudu
Reklam
"Firavun da, işi bilen bütün sihirbazları huzuruma getirin, diye emretti." (Yunus: 79) Firavunun bu sözü, onun tanrılık iddiasıyla çelişmektedir, çünkü başka­sına muhtaç olduğunu ifade etmektedir. Başkasına muhtaç olan birinin ilah olması mümkün değildir.
Sayfa 109Kitabı okudu
"Eğer insana tarafımızdan bir nimet tattırır da sonra ondan çekip alırsak tamamen ümitsizliğe düşer, nankörleşir." (Hud: 9) Bu meselenin aslı şudur: Onlar nimetlere sahip olduklarında bu nimetleri kendilerine vereni düşünmüyor, sadece ellerindeki malı ve nimeti düşünüyorlar. Bundan dolayı verilen nimetlerin onlardan alınması, kendilerini ümitsizliğe ve nankörlüğe sevketti.
Sayfa 152Kitabı okudu
"Elçiler İbrahim'e selam vermişlerdi. O da 'selam' dedi." (Hud: 69) Bu ayet, selamın dünya ve ahirette nebilerin, resullerin ve meleklerin sünneti olduğuna işaret eder. Selam sadece bu ümmete mahsus değildir, aksine geçmiş peygamberlerin ve ümmetlerin de sünnetidir. Aynı zamanda cennet ehlinin de selamlaşma şeklidir.
Sayfa 224Kitabı okudu
"Haydi hepiniz bana tuzak kurun, bana aman vermeyin!" (Hud: 55) Hud aleyhisselam diyor ki: Siz ve tanrılarınız hep birlikte yapacağınızı yapın, beni delirtecekleri ve aklımı alacakları iddianızı uygulayın! Bana aman vermeyin! Yani bana mühlet tanımayın! Bu, nübüvvetin en şiddetli ayetlerinden biridir. Çünkü Hud aleyhisselam onların içinde tek başına iken kendilerine bunları söylüyordu. Hud aleyhisselam bu sözleri Allah'ın kudretine güvenerek, O'na itimat ederek ve O'nun yardımını umarak söylüyordu, yoksa düşmanlarının arasında bulunan bir kimse böyle bir sözü söylemeye cüret edemezdi.
Sayfa 211Kitabı okudu
Reklam
20 öğeden 21 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.