Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tevrat ve İncil'in Eleştirisi

İlhan Arsel

Tevrat ve İncil'in Eleştirisi Sözleri ve Alıntıları

Tevrat ve İncil'in Eleştirisi sözleri ve alıntılarını, Tevrat ve İncil'in Eleştirisi kitap alıntılarını, Tevrat ve İncil'in Eleştirisi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Akılcı eğilimlerin sonucu olan 1789 Fransız İhtilali ile birliktedir ki, insan hakları dönemi başlamış, insan şahsiyetinin haysiyeti fikri oluşmuş ve böylece kölelik kuruluşu yok olma yolunu tutmuştur.
Sayfa 246Kitabı okudu
Yahudilerin Tanrı'sı, yalan ve dolanla iş gören, dürüstlük nedir bilmeyen Yakub gibi bir kimseyi, İsrailoğullarının atası ve önderi yapmayı uygun bulmuştur.
Reklam
Musa'nın yaptığı gibi, Yeşu'nun da başlıca amacı, İsrailoğullarını koyu ırkçı ruhla ve yabancı düşmanlığı duygularıyla yoğurmaktı.
Sayfa 104Kitabı okudu
İsrailoğulları, Tanrı'nın söylemesine göre, aslında "ensesi sert, isyankar, Tanrı emirlerini dinlemeyen, çoğu kez Tanrıyı hiçe sayan" bir millettir (Tesniye, Bap 9: 6).
Din adamı sorgulamayı engellemek için var
Sorular sormaya kalkışmanız doğru değildir, çünkü kalkıştığınız takdirde halk yığınlarını kandırmak için uydurulmuş hikayelerin temeline dinamit yerleştirmiş ve din adamını ekmeğinden etmiş olursunuz.
Sayfa 109 - Bu sadece tevrat için geçerli değil.Kitabı okudu
Şunu bilmeniz gerekir ki, "kutsal" sayılan kitaplarda yazılanlara karşı soru sormak, yine bu kitapların bildirmesine göre, büyük suçtur.
Sayfa 64 - Yasakçı zihniyetKitabı okudu
Reklam
Din, Tüm Kurumlara Zehir Gibi Yayılmış
"Kutsal" diye kabul edilen kitaplarda anlatılan olaylar ve hikayeler, genellikle uydurma ya da geçmiş dönemlerin ve milletlerin efsanelerinden alınma şeyler olup, bunun böyle olduğu, bilimsel araştırmalarla ortaya vurulmuştur.
Yalan Sanatı
Gerçek olan bir şey daha vardır ki, o da yalanların en kurnaz ve en kötü sonuç yaratan nitelikte olanlarının, ''kutsal'' diye bilinen kitaplarda yer almış olmasıdır. Şu bakımdan ki, kendilerini ''peygamber'' diye tanıtan ve ''Tanrı bana şunları söyledi, şu emirleri verdi, bu emirlere uymazsanız sapıklardan olursunuz, cehennemi boylarsınız vs ...'' şeklinde konuşan kişiler, bu konuştuklarını insanlara kabul ettirdikleri an, yalan sanatı, en etkili şekliyle yerleşmiştir.
Sayfa 18 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Musa'nın Tanrı'sı öyle bir Tanrı'dır ki, "sert enseli" ve "isyankar ruhlu" diye tanımladığı İsrailoğullarını, sııf kendisine boyun eğdirtebilmek için, başka milletleri yok etmeyi, onların varlıklarını ve kadınlarını İsrailoğulları arasında paylaştırmayı ahlakiliğe aykırı bulmamaktadır!
Yalanlara "Kutsallık" vererek tartışmanın önünü kapatmak
Aydınlanma devrimini yaratan Batılı düşünürlere göre gerçek olan bir şey daha vardır ki, o da yalanların en kurnaz ve en kötü sonuç yaratan nitelikte olanlarının, "kutsal" diye bilinen kitaplarda yer almış olmasıdır. Şu bakımdan ki, kendilerini "peygamber" diye tanıtan ve "Tanrı bana şunları söyledi, şu emirleri verdi, bu emirlere uymazsanız sapıklardan olursunuz, cehennemi boylarsınız vs... " şeklinde konuşan kişiler, bu konuştuklarını insanlara kabul ettirdikleri an, yalan sanatı, en etkili şekliyle yerleşmiştir.
Reklam
Yaratılma diye bir şey yok bunu bilerek okuyalım
Neden Tanrı kadını, tıpkı Adem gibi topraktan yaratmamıştır da Adem'in kaburga kemiğinden yaratmıştır? Bunun yanıtı şu: istemiştir ki, kadın erkeğe boyun eğsin ve erkek kadının efendisi olsun.
Yılana, cezasının bu olduğunu bildirdikten sonra Tanrı, kadına döner ve şöyle der: “Zahmetini ve gebeliğini ziyadesiyle çoğaltacağım; ağrı ile çocuk doğuracaksın; ve arzun kocana olacak ve o da sana hâkim olacak” (Tekvin, Bap 3: 16) Görülüyor ki Tanrı, Tevrat’ın anlatmasına göre, bütün bu yukardaki olayları düzenlemekle, asıl maksadının kadına eziyet vermek ve onu erkeğin boyunduruğu altına sokmak olduğunu ortaya vurmuş olur. Bu maksadını biraz daha açığa vurmak için Adem’e, karı sözü dinlemenin kötü ve cezalandırılmayı gerektiren bir şey olduğunu söyler. Bunu yaparken, aynı zamanda güya adil davranıyor ve yasak meyveden yedi diye erkeği de cezalandırıyormuş gibi bir hava yaratmış olur. Adem’e şöyle der: “Karının sözünü dinlediğin ve: -’Ondan yemeyeceksin’- diye sana emrettiğim ağaçtan yediğin için, toprak senin yüzünden lanetli oldu; ömrünün bütün günlerinde zahmetle ondan yiyeceksin... toprağa dönünceye kadar, alnının teriyle ekmek yiyeceksin...” (Tekvin, Bap 3: 17-19). Yani Tanrı, adilane davranıyormuş gibi görünürken aslında kadını erkeğe oranla çok daha ağır, çok daha meşakkatli cezalara çarptırmış olmaktadır: hem de erkeğin suçluluk payı kadına oranla çok daha yüksek olduğu halde.
Akılcı “düşün” insanlarının (özellikle 17. ve 18. yüzyıldan bu yana) söylediklerine göre “insan” denen yaratık, konuşmaya ve derdini anlatmaya başladığı andan bu yana her türlü olumsuzluk yalanlarla başlamıştır. Buna inananlar, Napolyon’un: “Tarih yalanlar serisinden ibarettir” şeklindeki sözlerinde büyük bir gerçek yattığını kabul ederler. Fakat yine bu düşünürlere göre gerçek olan bir şey daha vardır ki, o da yalanların en kurnaz, ve en kötü sonuç yaratan nitelikte olanlarının “Kutsal” diye bilinen kitaplarda yer almış olmasıdır. Şu bakımdan ki kendilerini “peygamber” diye tanıtan ve “Tanrı bana şunları söyledi, şu emirleri verdi, bu emirlere uymazsanız sapıklardan olursunuz, cehennemi boylarsınız, vs...” şeklinde konuşan kişiler, bu konuştuklarını insanlara kabul ettirdikleri an yalan sanatı yerleşmiştir.
Bir Tanrı ki, bütün yarattığı insanlar içerisinden sadece bir grubu (örneğin İsrail oğullarını) seçip kendisine “kavm” edinsin ve sonra bu kavmi başka milletlere karşı savaşa ve “çapula” kışkırtıp ele geçirilen esirlerin kellelerini kılıçla doğratsın, kadınları ve çocukları ve malları çapul ettirsin ve sonra bu vahşeti devam ettirmek için: “Bu milletlerin şehirlerinden olmayıp senden çok uzakta bulunan bütün şehirlere böyle yapacaksın” (Tevrat, Tesniye, Bap 20: 15) diye emir versin! Hayır, “İnanan dindarlara” göre olmaz böyle bir şey.
35 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.