Salman Rüştü'den sonra Hint edebiyatında yeni keşfettiğim bir cevher Arundhati Roy... İngiliz sömürgesinden etkilenerek değişime ve dönüşüme uğramış Hintli bir ailenin, sömürge sona erse de globalleşmenin de etkileriyle yaşadığı arada kalmışlığı, toplumsal iki yüzlülüğü etkileyici ve tanıdık bir hikayeyle dile getiriyor. Kültür çatışması, Kast sistemi, aristokrasi, emperyalizm, toplumsal cinsiyet rolleri, siyasi geçmiş, dinler karmaşı gibi birçok alt metne sahip kitap tek yumurta ikizi iki kardeşin hikayesini ve bu jenerasyonun da gerisinde tarihte ailenin yaşadıkları üzerinden Hindistan'ın da tarihine bir fener tutuyor. Rüştü'nün de romanlarında sıklıkla kullandığı gibi, Roy da bir ailenin geriye dönük üç kuşağının yaşadıklarını zaman kesitleri olarak ele alıyor. Şimdiki zamandan bazen geriye, bazense ileriye doğru atlamalarla iyi bir kurgu yakalıyor. Kültürel olarak bizim kültürümüze de benzer tepkileri barındıran Hint toplumu "batılılaşma" ve etnik kimliğine sahip çıkmak arasında gidip gelirken arada telef olan hayatlara tanıklık ediyoruz.
Romantik betimlemeleri ve nokta atışı durum tespitleriyle sık sık durup kendi hayatınızdan özdeşimler yapacağınız bu kitabı okumanızı tavsiye ederim.
OB.