Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.13
The Horse and His Boy Yorumları ve İncelemeleri
The Horse and His Boy yorumları ve incelemelerini, The Horse and His Boy kitabı hakkındaki okur görüşlerini , The Horse and His Boy puanlarını 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Serinin 3. Kitabı
Öncelikle kitabın arkasını yazarak inceleme yaptığını düşünenlerden değilim. Kitabın konusuna kitabın sayfasından da ulaşabiliyorsunuz. Ben bu kitabı tavsiye eder miyim, sevdim mi gibi konulara değineceğim.
Öncellikler kitaptaki çizimlerin kalitesi çok iyiydi. Okurken insanı devam etmeye teşvik ediyor. 2. kitaptaki karakterleri gördüğüme ve yeni karakterlerin geldiğine de sevindim. Kitaba ayrı bir hava katmıştı.
Bu kitap diğer kitaplara göre biraz elimde süründü. Bazen olaylar arası geçişi takip edemedim ve kopukluk olduğunu düşündüm. Yine de konuyu anlamama çok da engel olmadı.
İlk iki kitabı 11+ olarak görsem de bu 3. kitap bazı savaş sahneleri ve seçilen kültürden dolayı 16+ diyebilirim. Çünkü savaş ve kan ayrıca birkaç yerde kadının hor görülmesi o yaştaki çocuklar için iyi olmayabilir.
Sonuç olarak fantastik sevenlere bu kitabı okumayı tavsiye ederim. Benim gibi 23 yaşında olup çocuksu kitaplar okumayı da seviyorsanız okuyabilirsiniz. Ama artık benden geçti derseniz umarım erken bir yaşta okumuşsunuzdur.
Kitapla kalın <3
Konu olarak ilgi çekici olsa da üçüncü kitapta tanıdık karakterler yoktu. Daha doğrusu sonlara doğru ortaya çıktılar. İlk bir kaç bölüm yabancı geldi o yüzden. İşler kızıştıkça çıkmaza girdikçe daha ilgi çekici ilerlemeye başladı. Kitabın sonunda hepsi tanıdığım, arkadaş olduğum karakterler oldu. Dördüncü kitap ve diğer kitaplarda daha ne olabilir ki diye düşünüyorum ve merakla diğer kitaba geçiyorum.
Konusuna gelirsek, iki konuşan at ve iki çocuğun Narnia'ya ulaşma macerasına yakından tanık olduk. Aslan'ın çokça Tanrı olarak geçmesi, yaratıcı ve her şeyi bilen bir karakter olarak tanıtılması eleştiri olarak düşünülebilir.
Narnia Günlükleri serisinin üçüncü ve en güzel romanlarından biri. Shaste adında bir çocuk başka bir adama satılacağını anladığında bulduğu bir at ile kaçmaya başlar. At bir Narnia atıdır ve konuşabilmektedir. Bu arada Aravis adında bir kız ile tanışır. O da evlenmemek için kaçmıştır ve beraber Narnia ülkesine kaçmaya çalışırlar. Bu arada Rabadesh adında bir prens, Narnia kraliçesi Susan onunla evlenmek istemediği için Narnia ve komşu ülkesine saldıracaktır. Bunu öğrenen Shaste ve Aravis yola çıkıp kral Luna'yı uyarmak isterler. Aslan'ın da çok yardımlarını görürler. Shaste aslında kral Luna'nın oğlu Cor'dur ve macera içerisinde tanıştığı Corin'in ikiz kardeşidir. Acaba bu tehlikeyi atlatabilecekler midir? Soluksuz okunan bir roman.
Hikayemiz Narnia'nın komşusu olan Calormen'de geçmektedir. Calormen'de hayvanların konuşmaz ve özgür değillerdir. Shasta köle olarak çalışmamak için evden kaçma planları yapar. Bu sırada Tarkan'ın atı olan Bree Shasta'a yardım edebileceğini belirtir ve birlikte kaçmaya başlarlar. Yolda onunla aynı sebepten kaçmakta olan Aravis ve atı Hwin ile karşılaşırlar. Beraber Calormen topraklarından kaçmaya çalışırken kendilerini Narnia düzenlenecek bir saldırının ortasında bulurlar ve macera başlar. Narnia'da ise Peter, Susan, Edmond ve Lucy'in yönetiminde devam etmektedirler. Kitapta çok yer verilmese de büyümüş hallerinin biraz okuyabiliyoruz.
C.S. Lewis Calormen halkının özelliklerini Arap Kültüründen direkt almış. Arap Kültürü son dönemlerde pek yabancı olmadığımız bir durum halini aldığı için okurken pek hayal gücümü kullanmama gerek kalmadı. Calormen halkının Narnia topraklarına özendiği, ne kadar komşuluk ilişkileri iyi de gözükse Calormen'liler Narnia'ı ele geçirmek için durmadan planlar yapıyorlar. Bu durum C.S. Lewis'in zamanın olaylarından etkilendiği için yansıttığını düşünüyorum.
Bana göre Narnia Günlükleri serisinde okuduğum en akıcı kitap buydu. Okurken de sanki kitaplardan giderek daha çok keyif aldığımı hissediyordum. Bu kitapta ana karakterlerimizden bağımsız olarak, belli sebepler dolayısıyla iki çocuğun konuşan atlar ile Narnia'ya kaçmaya çalışmaları ile denk düşmesi ile başlıyor. Tabi Aslan varken bu denk düşme bir tesadüf değil. Daha sonra bu çocukların yolda başlarına gelen olaylar ile başka tür olaylar gelişiyor. Bu olaylar sırasında şahit oldukları Narnia ve Archenland ülkeleri için tehlike oluşturan haberlere tanık oluyorlar ve çocuklardan biri olan Shasta sayesinde ülkelerin kaderi dönüyor. Narnia'ya doğru özgürlük kaçısında olan çocukların hikayesi bitiyor ancak Narnia'nın hikayesi bitmez.
Binbir Gece Masalları'ndan fırlamış gibi... Şunu baştan söylemeliyim ki, ilk iki kitaptan daha çok sevdim. Bu kitapta; Narnia'ya gitmek üzere evden kaçan iki at ve iki çocuk, bazı tesadüflerin de yardımıyla bir ülkenin kaderini değiştiriyor. Aksiyonu, sebep-sonuç ilişkisi ve merak unsuru tam tadında. Çocukken okumadığıma pişman oldum gerçekten. Sırada Prens Caspian var, yazarın önerdiği sıralamayla okumaya devam. Tavsiyemdir. =)