Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Toplumda Kitle Hareketleri ve Gerçek İnanç Adamı

Eric Hoffer

Toplumda Kitle Hareketleri ve Gerçek İnanç Adamı Sözleri ve Alıntıları

Toplumda Kitle Hareketleri ve Gerçek İnanç Adamı sözleri ve alıntılarını, Toplumda Kitle Hareketleri ve Gerçek İnanç Adamı kitap alıntılarını, Toplumda Kitle Hareketleri ve Gerçek İnanç Adamı en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
cüretkar birkaç yorumda bulunacağım bittikten sonra
Bir insan kendisine bir mevkî sağlayacak kabiliyete sahip olmadığı takdirde hürriyet onun için sıkıcı bir yüktür. Kabiliyetsiz olan bir kimse için seçme hürriyetinin faydası ne olabilir? Bir kitle hareketine, şahsî sorumluluğumuzdan kaçmak için katılırız, veya ateşli bir genç Nazi'nin dediği gibi: «hür olmaktan kurtulmak için»? katılırız.
Sayfa 35 - bozak matbaa
Etrafındaki şeyler göz boyamadır, gerçek hayat ölünce başlar!!!
Bir kitle hareketi, şimdiki zamanı sadece kötülümekle kalmaz fakat ayrıca onu kasten kötüleştirir. Asık suratlı, haşin, dik ve duygusuz bir şahsiyet modası yaratmaya çalışır. Zevkin ve konforun aleyhinde konuşur ve insafsız ve toleranssız hayatı över. Basit eğlenceye adî, hatta kötü gözle bakar ve şahsî mut­luluk elde etmek için yapılan gayretlerin ahlâksızlık olduğunu ileri sürer. Bir kimsenin kendini eğlendirmesi, düşmanla (yani «şimdiki zamanla») işbirliği yapması demektir. Çoğu kitle hareket­lerince, dünya nimetlerinden yüz çevirilmesi için yapılan propagandanın başlıca amacı, şimdiki zamanın değerini düşür­mektir. Zevk alma aleyhinde açılan bu kampanya, sanki ahtapot gibi «şimdi»ye yapışmış olan kolları yapıştıkları yerden sökmek için yapılan gayrettir.
Reklam
Vatanseverlik, adî kimselerin son sığınağıdır şeklindeki küçültücü şakanın daha az küçültücü diğer bir anlamı da vardır. Dinî ve devrimci heyecanda oduğu gibi aşırı vatanseverlik de, suçluluk duygusundan kaçmak isteyenlere bir sığmak vazifesi görür. Tuhaftır ki, gerek haksızlık yapan gerekse haksızlığa uğrayan, gerek günah işleyen gerekse üzerinde günah işlenilen, bir kitle hareketine katılmakla kendini lekeli hayatından kurtul­muş gibi hisseder. Gerek pişmanlığın gerekse belâya uğramışlık duygusunun, insanları aynı yöne ittiği görülmektedir.
Mevcut davranışları hemâhenk ve seferber hale getirerek bir kitle hareketinin kollektif iç güdüsü durumuna sokmak ancak sarsılmaz iradeli, cesur ve uzak görüşlü bir liderin işidir. Bu lider, hayal kırıklığına uğramış kişilerin kalplerindeki kırgınlığı dile getirir ve onun haklılığını savunur. Geçici olan «şimdi»nin gerektirdiği fedakârlıkları haklı göstermek için son derece parlak bir istikbalin hayalini alevlendirir. Küçüklük ve manâsız bir dav­ranış olan ferdiyetçilikten kurtulma duygusunu, yani, birlikte hareket etme heyecanını yaratır.
Bir kitle hareketinin en kuvvetli çekiciliği fertlerde ümit yaratmasıdır. Bu çekicilik, özellikle, ilerleme fikri ile dolu olan bir toplumda daha etkendir. İlerleme fikrine sahip kimseler için yarına ait bir ümit beslenemediği takdirde hayal kırıklığının etkisi daha şiddetlidir. Hitler devrinden önceki Almanya için Hermann Rauschning diyor ki, «Harbi kaybettikten sonra karşılaştığımız en büyük dertlerden biri kişilerin herşeyin sonuna gelindiği inancı olmuştur.» Modern bir toplumda insanlar ancak ardı arkası kesilmez telâşlı bir hayatın meydana getirdiği şaşkınlık içinde yaşadıkları müddetçe ümitsiz yaşamaya tahammül ede­bilirler. İşsizliğin meydana getirdiği karamsarlık yalnız yoksulluk korkusundan değil fakat hayallerde geleceğe ait boşluktan da ileri gelmektedir. İşsiz kalan kişilerin, kendilerine maddî yardım yapandan çok kendilerine ümit aşılayanları takip edecekleri daha kuvvetli bir ihtimaldir.
Hayal kırıklığına uğramış kimselerin başlıca sıkıntıları, kusurlu ve yetersiz benlikleri bulunduğuna inanmış olmalarıdır; ve başlıca istekleri, istenmiyen benliklerinden sıyrılarak yeni bir hayata başlamaktır. Bu isteklerini, ya yeni bir kimlik elde etmekle ya da şahsî özelliklerini kamufle etmekle gerçekleştirmeye çalışırlar.
Reklam
Bir dinin yüce bir noktaya yönelmiş olması, kuvvetli bir suçluluk duygusu meydana getirir. İman ikrarının yüceliği ile hayatın kusurluluğu arasında kaçınılmaz bir tezat vardır. Tahmin edileceği gibi, suçluluk hissi nefreti geliştirir. Böylece, îman ne kadar yüce olursa, onun beslediği nefret de o kadar şiddetli olur.
İnsanda, kendini aşağı görme duygusu, «tasavvur edile­bilecek en haksız ve en câniyane hırsları yaratır çünkü o kendini kabahatli bulan ve kusurlu olduğuna kendini ikna eden gerçeğe karşı öldürücü bir nefret duyar.»
Sayfa 83 - bozak matbaa
Kitle hareketleri bir tanrı'ya inanmaksızm doğabilir ve genişleyebilir fakat ortada nefretleri üzerine çekecek bir düşman olmaksızın asla genişleyemezler.
Sayfa 80 - bozak matbaa
Fanatik kişi için!!!
Bir şeye kendini ihtirasla adamadan yaşamak onun için sürünmek ve terkediimek demektir. O, bir amaca bütün kalbiyle sarılmanın vereceği büyük teminatın özlemi içindedir. Önemli olan amacın niteliği değil fakat nefsini topyekun adamak ve bir teşkilâta iştirak etmektir.
Reklam
Muhafazakârların, liberallerin, şüphecilerin, radikallerin ve reaksiyonerlerin, şimdiki, gelecek ve geçmiş zamana karşı davranışlarının mukayesesi ilgi çekicidir. Muhafazakâr, «şimdi»nin daha iyi duruma getirilebilece­ğine inanmaz ve geleceğe, şimdiki görüşüne göre şekil vermeye çalışır. Onun geçmiş ile ilgisi şimdiyi emniyete almak içindir. Şüpheci de muhafazakâra çok benzer. Şüpheciye göre şimdiki zaman, olmuş ve olacak şeylerin toplamıdır. Liberallere göre şimdiki zaman, geçmişin meşru çocuğudur ve daha iyi bir geleceğe doğru devamlı olarak büyümekte ve gelişmektedir; öyle ki, onlarca şimdiki zamanı sakatlamak geleceği sakatlamak demektir. Buna göre, her üçü de şimdiki zamanı desteklemektedir, ve tahmin edileceği gibi, nefsinden fedakârlık fikrini benimse­mekte arzulu değildirler. Bunların nefsinden fedakârlığa karşı tutumlarını en iyi ifade eden şüphecidir: «...çünkü, yaşayan köpek ölmüş aslandan daha iyidir. Yaşayanlar öleceğini bilir fakat ölüler hiç bir şey bilmez.... ve ölülerin bu gökyüzünün altında yapılan hiç bir şeyden artık alacak hisseleri yoktur.»
Bir kitle hareketinin öncülüğünü kelâm erbabı, gerçek­ leştirilmesini müfritler, ve toparlanmasını da aksiyon adamları yaparlar. Bu rollerin birbirinin ardından gelen başka başka kimseler tarafından oynanması genellikle bir kitle hareketinin dayanık­lılığı için faydalıdır, ve belki de gerekli bir ön şarttır. Aynı şahıs veya şahıslar (veya aynı tip şahıs) bir kitle hareketini başından itibaren olgunluk devresine kadar yönetirse, o kitle hareketi başarısızlık felâketi ile sonuçlanabilir.
Bir şahsı nefsinden fedakârlık yolunda geliştirmek için, ferdî kimliğinden ve şahsına özel başkalıklarından ayırmak gerekir. Doğum ve ölüm arasına sıkışmış bir fert olarak bir Hüseyin, bir Edvart, bir Ali, bir Rişar olmaktan vazgeçirilmelidir. Bunu sağlamak için uygulanacak en etkili yol, ferdin kollektif bir topluluğa tam bir şekilde uydurulmasıdır. Tam bir şekilde uydurulmuş (assimile edilmiş) olan fert, kendini ve başkalarını birer şahıs olarak görmez. Kendisine kim olduğu sorulduğunda onun otomatikman vereceği cevap kendinin bir Müslüman, bir Alman, bir Rus, bir Japon ,bir Hıristiyan, bir ailenin veya kabilenin üyesi olduğudur. Bağlı olduğu kollektif topluluktan ayrı bir amacı, değeri ve kaderi yoktur onun, ve bu topluluk yaşadığı müddetçe onun için gerçek bir ölüm yoktur.
Körü körüne inanç diye bildiğimiz şey, pek çok sayıda inançsızlıklar ile ayakta tutulur. Brezilyada yaşayan müfrit Japonlar, Japonyanın yenildiğini kabul etmemekte senelerce direnmişlerdir.Müfrit Komünist Rusya aleyhindeki herhangi bir havadise veya delile inanmamakta ısrar eder, ve Sovyet topraklarındaki zalimane sefaleti kendi gözleriyle görse dahi yine de gözleri açılmaz.
Kendi şahsî tecrübe ve müşahadelerinden neticler çıkarmakta hür olan bir kimse genellikle şehitlik mertebesine ulaşma fikrini sempatik bulmaz. Çünkü, ölümü göze almak, akıllıca bir hareket değildir ve derin bir inceleme sonunda varılacak bir sonuç olmasına imkân yoktur. Bütün aktif kitle hareketleri bu sebeple, taraftarları ile dünya gerçekleri arasına gerçekleri örten bir perde koymaya uğraşırlar. Bunu, mutlak ve son gerçeğin kendi doktrinleri içinde bulunduğunu ve bunun dışında başka bir gerçek ve kesinlik bulunmadığını telkin etmek suretiyle yaparlar.
125 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.