Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Türk Dili Tarihi

Ahmet Caferoğlu

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Uygurlarda fikir hayatı da yüksek bir seviyeye ulaştırılmıştı. Çin kaynaklarına bakılacak olunursa, Uygur hükümdarlarının saraylarında yerli ve yabancı tarihçiler, şairler, âlimler, sanatkârlar, musikişinaslar sempatik bir himayeye mazhar olmuşlardır. Mürebbilerin şehzadelere ve yüksek tabaka çocuklarına ders verdiklerini, şiir inşad edecek kadar kudret sahibi olduklarını, kütüphanelere rastlandığını Uyguristan'da seyahat etmiş Çin gezginlerinden öğrenmekteyiz. Hatta elimize geçen bir Uygur el yazısı, bir Uygur şehzadesinin fevkalade güzel "kobuz" çalıp şarkı söylediğini nakletmektedir. Böylece Turfan vahasında geniş bir yayılım sahası bulunduğundan şüphe etmediğimiz musiki zevki, Uygur Türklerinde, şimdiye kadar pek az araştırılan manzum bir edebiyat nevinin de doğmasında amil [etken] olmuştur. Seyahate çıktıklarında musiki aletlerini de beraberlerinde taşıyacak kadar musikiye düşkün oluşları bunun başlıca delilidir.
Türkçe
Türk sarfının zenginliği ve derinliği üzerinde hassasiyetle duran Max Müller olmuştur. Bu bilgine göre Türk sarfı şekilce hayret verici bir güzelliğe maliktir. Bilhassa fiil, isim vesaire gibi dil unsurları değişmelerindeki uyarlık ve düzenlik, nihayet bütün Türk dili teşkilatında ve bünyesinde beliren açıklık ve sadelik, insan zihninin, ruhunun dil yapısında ne kadar yükseğe çıkabileceğini göstermektedir.
Sayfa 53 - AlfaKitabı okuyor
Reklam
Ortaçağda İslam medeniyetinin çevresine giren Türklerin askeri zaferleri İslam âlemi için büyük bir övünme vesilesi teşkil eylemiştir. Nitekim Kaşgarlı Mahmud, Divan'ında büyük bir iftiharla, "Türk" adının Tanrı tarafından verildiğini ve bir hadise istinaden, güya Tanrı'nın "Benim bir ordum vardır, ona Türk adını verdim, onları Doğuya yerleştirdim. Bir ulusa kızarsam, Türkleri o ulusun üzerine musallat ederim" demiş olduğunu naklettikten sonra, kendisi de: "İşte bu, Türkler için bütün insanlara karşı bir üstünlüktür. Çünkü Tanrı onlara ad vermeyi kendi üzerine almıştır, onları yeryüzünün en yüksek yerinde, havası en temiz ülkelerinde yerleştirmiş ve onlara kendi ordum demiştir" diyerek, Türklüğe karşı hissettiği hayranlığı gizlememiştir.
Divanü Lugati't-Türk, 1, 294; Besim Atalay tercümesi, s. 351.Kitabı okudu
Bulgar dil anıtlarının Romanya toponimisinde [yer isimlerinde] yerleştiği ileri sürülmektedir. Bulgarlar, Peçenekler ve Macarlar tarafından hangi adların verildiğiyse şimdilik kesin olarak bilinmemektedir. Fakat "Jula," "gyula," "giula" toponimleri [yer isimleri] tamamıyla Bulgarlara aittir.
Sayfa 141 - G. Moravcsik, Byzantino turcica, II, Die Sprachreste der Türkvölker in den byzantischen Quellen, Budapeşte 1943 s. 296-298; A. Decei, Toponymie türque de la Roumanie, Louvain 1951 (Toponomastik Kongresi Raporları), s. 367Kitabı okudu
kutadgu bilig
Boguzka bulun bolma boguzı ulug Boguzka bulun bolsa bolmaz yulug (Boğazına düşkün olan kişi, (sakın) boğazına esir olma Boğazına esir olacak olursan bir daha kurtulamazsın
Sayfa 389Kitabı okudu
kutadgu bilig
Közün körmese arzu kolmaz köngül Közüng körse könglüng kolur ay ogul (Göz görmedikçe gönül arzulanmaz Ey oğul! Gözün görmeli ki arzulayasın)
Reklam
Hanlar devrinde (MO 206-MS 221) Çin'in Hun Türklerine karşı olan durumu o kadar zorlaşmıştı ki, bu devirde her bir Çin hükümdarının anayasası, ne pahasına olursa olsun kuzey komşularıyla iyi münasebetler kurmak olmuştur.
Sayfa 114Kitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.