Türk İnkılap Tarihi ve Atatürk İlkeleri Gönderileri
Türk İnkılap Tarihi ve Atatürk İlkeleri kitaplarını, Türk İnkılap Tarihi ve Atatürk İlkeleri sözleri ve alıntılarını, Türk İnkılap Tarihi ve Atatürk İlkeleri yazarlarını, Türk İnkılap Tarihi ve Atatürk İlkeleri yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Arapların, çok ayrıcalıklı bir konuma sahip olmalarına rağmen Osmanlı Devleti'ne karşı ayaklanması uzun süre, Türklerle Araplar arasındaki ilişkilerde bir gölge olarak varlığını sürdürmüştür.
Akdeniz'deki iki Alman savaş gemisi İngiltere donanmasından kaçarak Osmanlı Devleti'ne sığınmıştır. Yavuz ve Midilli adları verilen ve devlet tarafından satın alındığı açıklanan bu gemiler Karadeniz'e gönderilerek geçici bir çözüm bulunmuştur. Bu gemilerin, güçlü İngiliz gemilerinin önünden kaçarak Osmanlı Devleti'ne sığınmasının İngilizlerin taktiği olduğu yönünde yorumlar yapılmıştır. Bu yoruma göre; İngilizler, Rusya ile müttefik olsalar da, Boğazları ve İstanbul'u ele geçirmesine sıcak bakmamışlardır. Güçlü iki Alman gemisinin Osmanlı Devleti'ne kazandırılmasıyla, Osmanlı donanması, Rusya'ya karşı güç kazanmış olacaktı.
Sömürgecilik yarışında da bir hayli yol alan Avrupa ülkeleri yeni koloniler oluşturarak buradan getirdikleri malları sanayide kullanmaya başladılar, işlediler ve tekrar sömürgelere sattılar. Bu süreç de, orta sınıfın zenginleşmesine ve buna paralel olarak kapital birikime yol açtı.
“Dünyanın bize hürmet göstermesini istiyorsak, evvela bizim kendi benliğimize ve milletimize bu hürmeti hissen, fikren, fiilen, bütün davranış ve hareketlerimizle gösterelim. Bilelim ki, milli benliğini bulmayan milletler, başka milletlerin avıdır.”
Millet; aynı değerlere inanan insan topluluğudur. Diğer bir ifadeyle, geçmişten getirdiği maddi ve manevi değerleri geleceğe de taşıma arzusu taşıyan insan topluluğuna millet denir.
Mustafa Kemal Paşa şunları söylemiştir:
“Vatandaşlar, yeni Türk harflerini çabuk öğreniniz. Bütün millete, köylüye, çobana, hamala, sandalcıya öğretiniz. Bunu vatanperverlik ve milliyetperverlik vazifesi biliniz.”
Bir konuşmasında, “Cumhurbaşkanı olmasa, milli eğitim bakanı olmayı tercih edeceğini” söyleyen Atatürk, eğitimin yaygınlaşması için yapılan girişimlerde de yer almıştır.
Dikkat edilirse, Millî Mücadele döneminde kazanılan her siyasi ve diplomatik başarı, askeri bir başarıdan sonra gelmiştir. Bir anlamda Kemalistler kendilerini, karşılarındakilere önce cephede kanıtladılar, sonra da masada kabul ettirdiler.