Türk Musikisi Nazariyatı Tarihi

Doç. Dr. Mehmet Tıraşcı

Sayfa Sayısına Göre Türk Musikisi Nazariyatı Tarihi Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre Türk Musikisi Nazariyatı Tarihi sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Türk Musikisi Nazariyatı Tarihi kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Nazariyata dair önemli terim ve tabirler
Ahlat-1 Erbaa:Kökeni Hipokrat'a (ö. M.Ö. 370) dayanan, balgam, Sevdâ, Safrâ ve kan olmak üzere vücuttaki dört sıvıdan hareketle geliştirilen tıbbî bir düşüncedir. Eski dönemde, vücut- taki dengeyi oluşturan bu dört sivida bir bozukluğun meydana gelmesiyle hastalıkların ortaya çıktığı düşünülürdü. Felsefesinde Ethos Doktrininizleri de görülen bu anlayıştan hareketle, müsiki nazariyatında bazı dönemlerde bilhassa makamlar bu dört sıvıya göre tasnif edilmiştir.
Bam: Farsçada sabahın nuru manasına gelir. Kindi, risâlelerinde bu teli "en kalın ve en üstte olan" diye ifade eder. Ayrıca Kindî bu telin, birbirine eşit dört kat bağırsaktan meydana geldiğini ve siyah renkli olduğunu belirtir
Reklam
Tanini aralığında aynı tel 32 cm mesafeden kesiliyor. Dolayı- sıyla 36 / 32 = 9/8 oranı ortaya çıkıyor. Bu mesafe, bir tam ses aralığına karşılık gelmektedir.
Göktürklerin resmi çalgısı, Orhun Yazıtlarında "köbürge" olarak ifade edilen davuldur. (Sanal, Mehter Mûsikisi, 1964, s. 1) Daha önce Hunlarda yer alan bayrak ve davulun yanına boru gibi üflemeli bir çalgının eklenmesi (Gazimihal, Türk Askeri Muzikaları Tarihi, 1955, s. 2) ile ezgi, ritmin önüne geçmiş bulunuyordu. Böylece modal mûsikînin ilk aşaması olan altı ve yedi perdeli musiki sistemi ortaya çıktı. Göktürklerde, kaganların meclislerinde mûsikî icra edilir, bu icrayı da yine tuğ takımla yapardı. Fakat Uçan'a göre burada másiki icra eden kişilerin bunu meslek haline getirmesi ve iktidarın mûsikîsinin daha sanatlı olmasına gayret etmesi neticesinde sanat ve halk mûsikîsi arasındaki i ayrımın da temelleri atılmış oldu. Artık Türk mûsikîsi büyüsel (dini) anlamından sıyrılıp, tat alma, hoşlanma ve estetik gibi algılara hitap etti.(Uçan,2000,s.27-28)
Bilinen en eski Türk nota sistemi Uygurlara aittir. Her bir sese Uygur alfabesinden olduğu tahmin edilen bir simge verilmiştir. Ayrıca İran Sasanileri'nin kullanmış olduğu nota sisteminide kullandıkları düşünülmektedir. Uygurların resmî çalgıları "kövrük" denen altınlı davul ve altınlı boruydu. Bunlara eklenen altın başlı bayraklar (sancak- lar) kağanlık simgesiydi. Devletin resmi ve askerî musikisi ön- ceki dönemler gibi tuğ takımı tarafından icra ediliyordu. (Uçan, 2000, s. 30)
4. Uygurlar Dönemi (744-840)
Uygurlar Doğu Türkistan bölgesinde bilimden sanata, eği. timden hukuk ve ticaret ilişkilerine varıncaya kadar birçok alan- da Türk tarihinde önemli gelişmeler kaydetmiştir. Bu dönemde farklı meslek gruplarına yönelik birçok eğitim kurumu kurulmuş ve burada musiki eğitimi verilmiştir. Başka ülkelere göre oldukça ileri seviyede olan bu okullara, diğer ülkelerden de insanlar gelerek másiki eğitimi almıştır. (Vural, 2011, s. 189-190) Çoğunlukla yerleşik hayata geçmeleri ve önceki Türk top- lumlarından kalan mirasın da etkisiyle, birçok alanda olduğu gibi mûsikîde de önemli gelişmeler yaşanmıştır. Uygurlar başlarda pentatonik diziyi, ilerleyen zamanlardayedi perdeli diyatonik diziyi ve daha sonra da on iki perdeli kromatik diziyi kullanmaya başlamışlardır. Besteleme tekniğinin kullanıldığı bu dönemde on iki makam da önem kazanmaya başladı. (Uçan, 2000, s. 30-31)
Reklam
31 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.