Türk Saplantısı Gönderileri
Türk Saplantısı kitaplarını, Türk Saplantısı sözleri ve alıntılarını, Türk Saplantısı yazarlarını, Türk Saplantısı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Burada yüreği ısıtan bir şeyler de bulacağız: sevgi ve merhamet eylemleri, her zaman mutsuz sonla bitmeyen, romanlara özgü yaşamlar.”
“Her şeyin yazgısıdır bu: Hiçbir güç sonsuza dek sürüp gitmez. Evrenin efendileri daha önce İtalyanlardı, şimdi Türklerin egemenliği başlıyor.
—ENEA SILVIO PICCOLOMINI, 25 Eylül 1453
Kız Türk usülü giyindiği için şoka girip , ölen anne
Tabarka'nın Tunus'un eline geçişi hakkındaki anlatıda, aydınlatıcı bir sahne vardır. Şehir halkı esir düşürüldüğünde, bir gün bir anne, kızı Sinforosa'yı "Türk usulü giyinmiş" görür. Bunun üzerine bağırır: "Ah, kızım Türk olmuşsun!" Daha sonra "kendinden geçer" ve dördüncü gün "ölüme boyun eğmek zorunda kalır."
O dönemde, insanların iz bırakmadan ortadan yok olmaları kolaydı.
Hem Hıristiyanlar, hem Türkler korkmakta haklıydılar ve iki taraf da, korktuğu için, korkutucuydu.
Bu düzenleme bir ideolojiyi açığa vurmaktadır: Tarih, denizden gelip (Yunanlılar, sonra öteki Batılılar) saldıran halk ve toprağı savunan "Anadolu" soyuyla (Troyalılar, sonra Türkler) tekerrür ediyor. Troya döneminde böyleydi ve sonu kötü bitti, Birinci Dünya Savaşı'nda böyleydi ve sonu iyi bitti; kim bilir bir daha bir başkası bunu denemeye kalkar mı...
Çanakkale müzesinde Truva ve Gelibolu savaşlarının bir yerde olmasıyla ilgili düzenlemeden bahsediliyorKitabı okudu
Çok İlginç
Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, Fransa'da Fatih Sultan Mehmed'e atfedilen bir mektup dolaşmaya başladı; bu mektupta sultan İtalyanların Türklere yönelik düşmanlığına hayret ediyordu. Yoksa İtalyanlar, tıpkı Türkler gibi, Troya soyundan gelmiyorlar mıydı?
FSM'nin Truva'yı sahiplenmesi
Mehmed, Troyalı kahramanları övüyor ve Troya'nın yıkımından ötürü Yunanlıları, Selaniklileri, Makedonları ve Moralıları, bütün Yunanistan halkını suçluyordu; ama şimdi, diye belirtiyordu, Yunanlılar onun eliyle "Asya halkları"na yapılan zulümlerin cezasını çekiyorlardı, Kısacası, İstanbul dramı, Troya dramının intikamını alıyor ve Asya Yunanistan'a (henüz Avrupa'ya değil) isyan ediyordu.
"Dev" sözcüğü Avrupalının Türklere o ana kadarki bakışını özetliyor.
Bir talihsizlik sonucu keşfedileceği üzere, asıl adı Francesco Guicciardo'ydu ve Guicciardino lakabıyla biliniyordu; 1584'te Ariano'da doğmuş ve Tunus'ta Karadenizli Ali Reis adını almıştı. Demek ki, bir reis, bir gemi kaptanıydı ve Sinoplu bir Türk olduğunu söylemesine rağmen, Berberi akınlarını yönetenlerin birçoğu gibi dönek bir Hıristiyandı.
İtalyanın taşrasından Tunusa geçip kendini Sinoplu bir Türk olarak tanıtıp öz ülkesine yağma yapmakKitabı okudu
Avrupa'daki görüşe göre, gözlerini kan bürümüş doymak bilmezler olan Türkler, bir yandan çokeşli ve zina düşkünü olmayı sürdürüp, bir yandan da efemine olabiliyorlardı.
Bu Türkler, güzel çehreli insanlar, açık bir tenleri var, ama çok alçaklar, çünkü tamamen eşcinseller ve bir Hıristiyanın yaptığı şeylerin tam tersini yapıyorlar": Bunlar, 1598'de Cezayir'i ziyaret eden İngiliz cerrah William Davies'in sözleri.
Modern zamanlara kadar batı katı homofobik , islam dünyası ise homofriendly'diKitabı okudu