Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Seçme Denemeler

Türkçe Bilenin İşi Rast Gider

Cemal Süreya

En Yeni Türkçe Bilenin İşi Rast Gider Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Türkçe Bilenin İşi Rast Gider sözleri ve alıntılarını, en yeni Türkçe Bilenin İşi Rast Gider kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Türk­çeden bir kıl ko­par; için­de gü­neş­ler, dün­ya­lar, ır­mak­lar var­dır. Ama Türk­çeden ko­pa­ra­cak­sın.”
Reklam
Ülkemizde sanatçının yazgısı gerçekten ilginç. Yaşadığı sürece ilgilenilmiyor, ölür ölmez göklere çıkarılıyor. Ama kısa bir süre içindir bu, sanki bir törenin gerekleri yerine getiriliyordur, ölümü izleyen birkaç gün, bilemediniz birkaç hafta sonra her şey eski durumunu, ilk durumunu alıyor.
Puşkin’in bir sözü vardır; sanatçıların ancak öldükten sonra değerlendirildiklerini, bir bakıma bağışlandıklarını anlatmak isterken şöyle der: “Yalnız ölüleri sevmeyi biliyorlar.” Özellikle bizim toplumumuzda böyle bu.
Atasözü dedim, burda hemen bir İran atasözünü anımsayabiliriz: “Türkçe bilenin işi rast gider". Türkçe böylesine büyük bir dil.
“Şiir çevirmek, bir piyangodur” diyor. Ona göre şiir çevirmeninin yaptığı iş de şiir yazmaktan başka bir şey değildir; bu yüzden, bu işi hep şairlerin yapması gerekir.
Reklam
Her şey gibi şiir de eskir. Has şiir, eskiyince bir şeyler yitirir elbet; buna karşılık kazandığı bir şeyler de vardır. Daha çok kendisi olur. Sarsılmazlık, öykünülmezlik kazanır. Değerine bir antik değer katsayısı da eklenir.
Bence şiir, konuşma dilinden çok uzaklaşmamalıdır. Konuşma dilinin çevresinde dönmeli, alacağı şeyleri ordan almalıdır. Dikkat edersek görürüz ki, özleşmede de, dilimize girmiş sözcükler beliriyor zaten. Yani yazı dilinde kalanlar değil de; daha çok kullanılanlar, daha esnek olanlar, çağrışım değeri taşıyanlar. Elbet, bir şiirde yeni sözcük de yeni bir parıltı sağlayabilir. Ama o sözcüğün çağrışım değerinin kullanılarak ortaya çıkması gerek. Yazıda da bu böyle. Demek ki, Türkçenin özleşmesinde bir tutunma olmuş ki, şairlerimiz sözcükleri konuşma dilinden alır gibi, ya da konuşma dilinden alarak şiirlerine koymaktadırlar.
Şiirde dil, hem araçtır, hem de ortamdır. Şiirin, bir yerde, gövdesi gibidir. Kuşun kanatlarıyla uçması gibidir. Bir motor gibi değildir. Bunun için, şiirde dilin ayrı bir işlevi ortaya çıkıyor. Şiir dilin kendisi oluyor bir yerde. Dilde çıkan bir yangın oluyor sözgelimi. Bir zekâ yangını, bir duyarlık yangını gibi.
Reklam
Şiirin birimi sözcüklerdir. Şair sözcüklere dayanarak yazar. Sözcük nedir? Sözcük aynı zamanda duygudur, düşüncedir, hayatın bütünüdür.
Puşkin, “Yalnız ölüleri sevmeyi biliyorlar” demiş ya, Türk edebiyatı için deseydi bu sözünü biraz değiştirirdi: “Yalnız ölüleri ve öldükleri gün seviyorlar.”
Bizim hukukumuza göre basılmış olup da süreli yayınlar dışında kalan bütün metinleri kitap saymak gerekir. Kitapla broşür (risale), kitapla tarife, kitapla prospektüs arasında bir ayrım ölçüsü yok. Bu konuda Türkiye‘deki durum Hindistan’dakini akla getiriyor. Hindistan’da dört sayfalık bir metin bile kitaptır. Oysa çeşitli ülkeler kitap için bir alt sınır saptamışlardır. Genellikle sayfa sayısı, kimi zamanda bir en az fiyat düzeyi sınır olarak alınıyor. Kanada’da, Norveç’te ve Finlandiya’da 49 sayfayı geçen ve “süreli” olmayan her yayın kitap olarak kabul edilmektedir. Danimarka’da 60, Macaristan’da 64, Belçika’da 40, Çekoslovakya’da 32 sayfa ölçüsü vardır. İngiltere’de ise fiyat esası geçerlidir; bu ülkede bedeli en az 6 peni olan her yayın kitap işlemi görmektedir.
Bugün şiir çağdaş şairlerde yeni alanlar, yeni açılar yaratırten belirli bir yönde gelişiyor: Başkaldırma yönünde… Günümüz insanının, uygarlığın bugünkü sıkışık biçimlerinde, çıkmaz sokaklarında, labirentlerinde ilerlerken gösterdiği davranışlara uygun düşüyor bu. Bu biçimler, bu sokaklar, bu labirentler uygarlığın kendisiyse, şiir barbarlığın ta kendisi oluyor. Onun için ahlakı kovuyor. Şiir bütün çağlarda onun için var.
877 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.