Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Türk Dilinde Anlam Çözümlemeleri

Türkçenin Kalbine Doğru

Macit Şayin

Türkçenin Kalbine Doğru Gönderileri

Türkçenin Kalbine Doğru kitaplarını, Türkçenin Kalbine Doğru sözleri ve alıntılarını, Türkçenin Kalbine Doğru yazarlarını, Türkçenin Kalbine Doğru yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
·
Puan vermedi
Bir dilin kalbi nerededir? Tarihsel süreçte kayda geçirilmiş metinlerinde midir? O dili konuşanların dünyaya bakışlarında, evreni kavrayışlarında mıdır? Kitabın adı bağlamında kalbin, bir eğretileme olduğu söylenebilir. Macit Şayin, Türkçenin köküne doğru bir yolculuğa çıkmış. Söz konusu Türkçe olduğunda kökün, pek tabii kalp olduğu, yürek
Türkçenin Kalbine Doğru
Türkçenin Kalbine DoğruMacit Şayin · Post Yayınları · 20208 okunma
Son
Günümüzde hukuk anlayışı, sosyal adalet ve felsefe gibi başat alanlar yabancı dillerin etkisindedir. Öyle ki geldiğimiz noktada devraldığımız miras olmasa neredeyse dünya ölçeğinde bir Türk edebiyatından söz edemiyoruz. Aklımızın temayüz etmesi, dilimizin sırlarına odaklanarak mümkün olacaktır. Çoğu zaman kanıksadığımız ve eş anlamlı gibi görünen sözlerin alelade kullanımı, aslında düşüncede kısırlaştığımızın göstergesidir. "Sokak" dilindeki nitelik kaybı da akademideki yabancılaşmanın bir uzantısıdır. Çünkü bilimden, felsefeden, hukuk metinlerine; oradan ders kitaplarına kadar dil, akademi tarafından evrilmektedir. Hatta dini literatürdeki Arapça ve Farsça hâkimiyet de medresenin (akademinin) yüz yıllar boyunca Türkçenin önemini kavrayamamasının eseridir. Türk dili külliyatı, gerek bütünüyle gerekse en ince ayrıntısına kadar kendine has bir dünya görüşüne sahiptir. Bu nedenle özellikle düşünce ölçeğinde dilin içeriğine şifrelenmiş anlamları çözmeden yol alınamaz. Türkçenin incelikleri ortaya çıktıkça akademiden siyasete, bilimden sanata kadar bütün bir sahada kısa zamanda büyük mesafeler kat edilebilir. Bu gelişme, günlük konuşma dilinde de her geçen gün niteliğin artmasına yol açacaktır. Biligsiz karağu turur belgülüg yorı ay biligsiz bilig al ülüg²⁴⁰ (Bilgisiz insan, şüphesiz kördür; ey bilgisiz, yürü; bilgiden nasip al.) ²⁴⁰ KB. 179. b.
Sayfa 162 - Post Kitap, Divan Edebiyatı Vakfı Keyfiyet Mahfili Türkçe Araştırmaları: 1, 1. Baskı, İstanbul 2020, TÜRKÇENİN ÖLÇÜSÜ
Reklam
Sanal mülkiyet
Farabî'nin Medinet'ü-l Fazıla'da; "... Ulu Tanrı'nın hayatın kendisi olduğu hakkında" başlığında "...Bir şeyin hakikati kendine mahsus varlığıdır. Varlığın en mükemmeli ise haktan payını alan varlıktır. Hak aynı zamanda, aklın varlığa intibak etmek maksadıyla __rastladığı makule
Sayfa 161 - Post Kitap, Divan Edebiyatı Vakfı Keyfiyet Mahfili Türkçe Araştırmaları: 1, 1. Baskı, İstanbul 2020, TÜRKÇENİN ÖLÇÜSÜ
Bilindiği gibi bölücülük sözü böl- kökünden türetilmiştir. Bölücülük sözünü bulan akıl, sözlüklerin açıkladığı gibi eşanlamlı kelimeler olsa idi aynı şeyi üleşmek üzerinden de yapabilirdi. Oysa bölücülük anlamına gelecek şekilde üleşmekten, üleşçilik yaratılmamıştır. Kanımızca ülüg (kısmet, nasip) ve üleş sözünün "kut" yoluyla "Töre" değerlerine atıf yapan özgün yapısı, şuuraltı düzeyde bile olsa buna izin vermemektedir. Üleşmek ve ölçü kadim düşüncemiz vasıtasıyla gelişecek özgün toplumcu kuramların anahtar kavramlarından ikisi olarak öne çıkıyor. Ele aldığımız kavram, her şeyden önce üleşmenin adil paylaşım anlamına geldiğini gösteriyor. Tabii buradaki adalet anlayışı Türkçede yaşayan muvahhid görüşe bağlıdır. Bu bakımdan üleşme kavramı, kendi özgün kaynağından bir tavsiye mektubu niteliği taşır. Ayrıca Arapça infak kelimesinin Kur'an-ı Kerim'deki kastıyla da örtüşür. Üleşme kavramının dayandığı kök dikkate alındığında "kut" aracılığıyla Töre eksenine oturduğu görülür. Kadim anlayışımızda kutlu yaşam tarzı kanaat ve rıza ile taçlanmaktadır. Yani bireyin ülügüne (kısmetine) rıza göstermesi ve yetinebilmesi, temel bir ahlaki tutum olarak önerilir. Yetinme hassasiyeti aynı ahlaki eksenin önemli özelliklerinden diğergâmlık duygusunu somut bir alana taşır. Bu düşünce üleşme anlayışını toplumsal barışın hayati bir unsuru olarak öne çıkarır.
Sayfa 160 - Post Kitap, Divan Edebiyatı Vakfı Keyfiyet Mahfili Türkçe Araştırmaları: 1, 1. Baskı, İstanbul 2020, TÜRKÇENİN ÖLÇÜSÜ
Metinlere sadakatle güncelleme yapmamız gerekirse sınıfsız bir toplumun ürettiği ülüg, üleş, ölçü kavramları sosyal adaleti hedefleyen bir anlam örgüsüne sahiptir. Ayrıca -sız eki gelmeden, kendiliğinden bir olumsuzlama içermezler. Çünkü -sız olumsuzlama eki esiz "ne yazık ki", isiz "kötü, fena" sözlerine
Sayfa 159 - Post Kitap, Divan Edebiyatı Vakfı Keyfiyet Mahfili Türkçe Araştırmaları: 1, 1. Baskı, İstanbul 2020, TÜRKÇENİN ÖLÇÜSÜ
Osmanlı dönemi Türkçesinde felsefî bir kavram olarak geçen "adaleti tevziye" TDK sözlüğünde "üleştirimli tüze" tanımıyla karşılık bulmuş. Bu kavram esasen Aristoteles'e ait olup Fransızca "justice distributive"in Türkçe çevirisidir ve "kişisel değerlere göre gerçekleştirilen tüze (hukuk)" anlamına gelmektedir. Platon'da ve Aristoteles'te ana erdem sayılan tüzeyi Aristoteles ikiye ayırır: "Ödünlü tüze ile kişisel değerlere göre gerçekleştirilen tüzeyi dile getiren üleştirimli tüze. Örneğin bir insanı öldüren değerli kişiyle değersiz kişi aynı cezayı görür. Bir memuriyete ise değerli olan atanır. Bu işlemlerden birincisinde ödünlü, ikincisinde üleştirimli tüze uygulanır."²³² Tabii burada değerli kavramına Aristoteles'in yaşadığı Yunan sınıflı toplumsal yapısı içinden bakmak gerekir. Çünkü değerli kişi tanımlaması her ne kadar Aristoteles'in "etik değerleri" bakımından ele alınmış olsa da, bu "değerlerin" yaratıldığı dünya görüşü zemininde anlamlandırılabilecektir. Onun, içine doğduğu sınıflı yapıyı göz önüne aldığımızda, kastının üleştirimli değil bölüştürümlü olduğu akla daha uygundur. Burada Türk düşüncesi ile Yunan felsefesi arasında derin bir uçurum oluşmaktadır. ²³² Orhan Hançerlioğlu, Felsefe Ansiklopedisi, C. 7, Remzi Kitabevi 2012, s. 10.
Sayfa 158 - Post Kitap, Divan Edebiyatı Vakfı Keyfiyet Mahfili Türkçe Araştırmaları: 1, 1. Baskı, İstanbul 2020, TÜRKÇENİN ÖLÇÜSÜ
Reklam
Her şeyden önce, özgün kadim düşüncede elde edilen kazanç ülüg (kısmet) sözüyle tanımlanıyor. Ülüg sözü kut ekseninde değerlendirilip kavramsal bir yapıya bürünüyor. Orhun Yazıtlarında kısmetin kut'a bağlanmasıyla kısmetin cazibe merkezinin kut olduğu anlaşılmaktadır. Burada kut'un, özellikle hiçbir sınıfsal ayrıma bağlı olmayan, Tanrı ihsanı olduğunu göz önüne almak gerekir. Diğer yandan kısmetin ölçülü dağıtımı da kut kazanmak için çekim merkezi oluşturmaktadır. Kısmetine düşenle "kanaat edip rıza göstermek"²³¹ de kutun kemâle erdiğinin göstergesi sayılıyor. ²³¹ Sait Başer, a.g.e. İstanbul 2007, s. 86.
Sayfa 158 - Post Kitap, Divan Edebiyatı Vakfı Keyfiyet Mahfili Türkçe Araştırmaları: 1, 1. Baskı, İstanbul 2020, TÜRKÇENİN ÖLÇÜSÜ
Üleşmek ve ölçü kelimeleri, ülüg sözünden türetildiğine göre kavramların doğduğu kaynağın referansları üzerinden güncel bir değerlendirmeye tabi tutmamız, en akılcı yaklaşım olacaktır. Ülüg sözü Kutadgu Bilig'de kırk yerde, nasip, hisse, kısmet, ihsan, fayda, himmet, hak, değerli, arzulanan şey²²⁶ anlamlarında geçer.
Sayfa 156 - Post Kitap, Divan Edebiyatı Vakfı Keyfiyet Mahfili Türkçe Araştırmaları: 1, 1. Baskı, İstanbul 2020, TÜRKÇENİN ÖLÇÜSÜ
Kut: Omnipresence tezahürü
Orhun Yazıtları'nda geçen ülüg sözü kut kavramıyla ilişkili şekilde karşımıza çıkar: "kesre teŋgri yarlıkazu kut'um bar üçün ülügüm bar üçün ölteçi bodunug tirgürü igittim yalang bodunug tonlug kıltım çıgang bodunug bay kıldım az bodunug üküş kıltım ıgar elligde"²²² "Sonra, Tanrı bağışlasın, devletim
Sayfa 155 - Post Kitap, Divan Edebiyatı Vakfı Keyfiyet Mahfili Türkçe Araştırmaları: 1, 1. Baskı, İstanbul 2020, TÜRKÇENİN ÖLÇÜSÜ
Büllük değil
Ülüg (kısmet, nasip) Ülüg sözü Anadolu'da hala kullanılmaktadır. Üllüg çocuk oyunlarında sermaye anlamında söylenilen eneklik sözünü çağrıştırır. Fakat enek, sermaye manasında geçerken; üllüg sözü oyunda kendisine kısmet getirdiğine inanılan gözde elemana verilen addır. Çocuk, oyun esnasında enek dâhil olmak üzere bütün oyun araçlarını kaybedene kadar oynar, ta ki elinde bir tek üllüğü kalsın. Oynamak için gereken şeylerini kaybeden çocuk, üllüğünü kaybetmeyi göze alamaz ve oyundan çekilir. Ülüg sözünü yaklaşık bin iki yüz elli yol önceye tarihlenen Orhun Yazıtlarında da görürüz. Söz 1250 yıl ve binlerce kilometre uzaklıkta Anadolu'da bir çocuk oyununda yaşamaya devam eder. Hem de ses düzeni ve anlam içeriği neredeyse hiçbir değişime uğramadan. Bu bağlantıyı sonradan öğrenen bir çocuk için Bilge Kağan'la aynı dili konuşmanın yarattığı duyguyu tarif etmeye çalışmayacağım.
Sayfa 154 - Post Kitap, Divan Edebiyatı Vakfı Keyfiyet Mahfili Türkçe Araştırmaları: 1, 1. Baskı, İstanbul 2020, TÜRKÇENİN ÖLÇÜSÜ
Reklam
Ülgü(adl)-Könilik(adalet)
Kutadgu Bilig'de geçen ülgü sözü bugün kullandığımız ölçü kelimesinin kökenidir. ukuşluğ işi barça ülüglüg ol biligsiz işi barça telgülüg ol²²¹ (Akıllının işi hep ölçüye göre biçilir; bilgisizin işi ise hep gelişi güzel kesilir.) Günümüz Türkçesinde ölçü, ölçmek, ölçüm, ölçüt
Sayfa 153 - Post Kitap, Divan Edebiyatı Vakfı Keyfiyet Mahfili Türkçe Araştırmaları: 1, 1. Baskı, İstanbul 2020, TÜRKÇENİN ÖLÇÜSÜ
Ül- / Ülüg-Ülgü(Ölçü)-Üleş / Kısmet-Hisse-Pay
Ölçü Düşüncenin dil aracılığıyla tutarlı şekilde yürümesi de bir yöntemi gerekli kılar. Yöntem ise her hâlükârda bir ilkeler dizgesidir. Düşünce düzleminde her ilke bir ölçütler düzeneği üzerine oturur. Ölçütler, bütüne bağlı değerlerin somutlamış göstergeleridir. Bu göstergeleri bir yönüyle salt bilgi olarak değerlendirebilirz. Yani
Sayfa 151 - Post Kitap, Divan Edebiyatı Vakfı Keyfiyet Mahfili Türkçe Araştırmaları: 1, 1. Baskı, İstanbul 2020, TÜRKÇENİN ÖLÇÜSÜ
"Ütopya esareti"
Hakikatin zaman ve mekândan bağımsızlığı, öznel dikkatler için özgür düşüncenin kaynağıdır. Fakat hakiki okuma eylemi de olsa görecelikten kaynaklanabilecek kargaşa, bir anlama yöntemini zorunlu kılmaktadır. Üzerinde durduğumuz metni anlama yöntemi, salt anlama ve düşünme yöntemleriyle eşgüdümlü sayılabilir. Metin açısından yöntembilim diğer alanlardaki yöntemlerin açılış kapısı niteliğindedir. Özellikle metni anlama konusunu ele alıyor olmamıza rağmen sözden ve yazıdan bağımsız "Anlama yaratmadır" deyişi, metni anlama konusunda da aynen geçerlidir. Metinleri anlama konusunda gösterilen durağan tavır, düşüncenin karşısında ideolojik duvar örer. Öteden beri özellikle "kutsal" metinleri "açıklama" çabası bir yöntembilim yoksunluğu (anlama değil, özellikle açıklama diyoruz) nedeniyle malûldür. Hatta "kutsal açıklamalar" düşünce için bir yöntem geliştirmeyi neredeyse imkansız kılar, diyebiliriz. ... Zaten anlama ve anlamlandırma yerine târihi nicelik üzerinden "açıklama" uğraşına girmek, sanal bir "mevcut duruma" yataklık eder. Böylelikle düşüncenin durağanlaştığı alanların oluşmasına önayak olur. Metinler konusundaki ideolojik edilgen yaklaşım, muhatabı var sayılan ütopyanın easretine sokar. Sonunda ideolojiyle kutsanan alanlarda düşünmek ve anlamak, yerini ezberlere bırakır.
Sayfa 150 - Post Kitap, Divan Edebiyatı Vakfı Keyfiyet Mahfili Türkçe Araştırmaları: 1, 1. Baskı, İstanbul 2020, TÜRKÇENİN ÖLÇÜSÜ
"Metin edilgendir"
TDK, metodoloji kelimesini "yöntembilim" tanımıyla karşılar. Özellikle felsefe ve bilim alanında yöntem araştırmak ve yeni yöntemler yaratmak için ilkeler geliştiren bilim dalına, yöntembilim diyoruz. Fransızca methode kelimesi Eski Yunanca methodos "öteye giden yol" sözcüğünden alıntıdır. Yöntem kelimesi de yön- kökü itibarıyla konumuz bağlamında aynı anlama gelecektir. Metin okumaları açısından bakarsak yöntembilimi "anlama usulü" diye düşünebiliriz. Metnin zorunlu durağan yapısı, görünenin ötesine yönelmeyi gerekli kılmaktadır. Herhangi bir metinden etkin olması beklenemez çünkü metin, durgun fiziki yapısıyla edilgendir. Metnin etkin bir özne gibi ele alınması, düşünce hayatının yeterince üretken olamamasının başlıca nedenidir. Oysa bir metinde özne ancak sembol şeklinde bulunur. Asıl özne metne anlama etkinliğiyle yaklaşandır. Esasen metin tamamıyla sembolik bir kurgudur ve okunarak anlaşılmaya muhtaçtır. Burada Türkçe okumak sözünün kökündeki ok kelimesinin, çağrı ve doğru anlamına gelmesi dikkate şayandır. Buna göre Türkçe okuma sözünün kastını "doğru manayı çağırmak" olarak anlayabiliriz. Fakat aynı metni her okuyan kendi dikkatleri üzerinde çağrıda bulunacaktır. Dolayısıyla aynı metin de olsa her okuyan öznel anlamanın eşsizliğiyle anlayacaktır.
Sayfa 151 - Post Kitap, Divan Edebiyatı Vakfı Keyfiyet Mahfili Türkçe Araştırmaları: 1, 1. Baskı, İstanbul 2020, TÜRKÇENİN ÖLÇÜSÜ
Türkçenin Bütünlüğü - 4 (İki göz, bir görüyor.)
Türkçe bir sözü ve bir- kökünden türeyen sözcükler, ilk bakışta salt sayılsal verilerden hareket ediyormuş izlenimi verir. Oysa birlik, birleşik, birim, birikim, birleşim gibi sözcüklerin ele alınan yapının bütüncüllüğünü ifade ettiği anlaşılıyor. Hem anlayış hem de kavramsal açıdan birbiriyle iç içe değerlendirilen özgün kurgular, bir sözünün teklik anlayışına dayanır. Dolayısıyla bir sözcüğü, kök anlamı bakımından sayısal bir tanım olmanın ötesine geçer. Diğer yandan edebiyatımızda ontolojik anlayışımızın özeti olarak kullanılan "birlik ve bütünlük" tanımlamasında bir ve bütün kavramlarının peş peşe geçmesinin bir pekiştirme olduğu anlaşılmaktadır. Anlamın özüne odaklandığımızda Bayat ve Mengü Tanrı'yı görüyoruz. Türkçe verme sözünün bir anlam köküne, bitme kelimesinin bütün sözüyle özdeş köklere dayanması, Türkçe konuşların nasıl bir deryanın mâhîleri olduğunu kanıtlamaya yeter.
Sayfa 146 - Post Kitap, Divan Edebiyatı Vakfı Keyfiyet Mahfili Türkçe Araştırmaları: 1, 1. Baskı, İstanbul 2020, TÜRKÇENİN BÜTÜNLÜĞÜ
129 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.