Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Türkiye, Yahudiler ve Holokost

Corry Guttstadt

En Yeni Türkiye, Yahudiler ve Holokost Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Türkiye, Yahudiler ve Holokost sözleri ve alıntılarını, en yeni Türkiye, Yahudiler ve Holokost kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
1938 Kasım pogromu, (10) Almanya Yahudilerinin haklarının ellerinden alınmasından, şiddet uygulaması ve sistematik takibata geçişe işaret etmektedir. 7-13 Kasım 1938 günleri arasında yaklaşık 400 insan öldürüldü veya intihar etti. 1.400'den fazla sinagog, ibadethane ve Yahudi derneklerine ait diğer mekanlarla, binlerce dükkan, ev ve Yahudi mezarlığı tahrip edildi. Yaklaşık 30.000 Yahudi Dachau, Buchenwald ve Sachsenhausen toplama kamplarına götürüldü, yüzlercesi buralarda öldürüldü. Tutuklanan Yahudilerin büyük kısmı, aradan birkaç ay geçtikten sonra, Almanya'yı terk edeceklerini ve servetlerini devlete devredeceklerini yazılı olarak taahhüt etmek koşuluyla serbest bırakılmışlardı. Ayrıca pogrom esnasında oluşan zararın karşılanması için, alay edercesine Yahudilere 1 milyar Reichsmark tutarında "tazminat" ödettiler. (10) Bazı yayınlarda anlam ve ifadeyi yumuşatan bir şekilde "Kristal Gece" diye tanımlanır. Bu pogrom Nazi liderliği tarafından hazırlanmış ve planlanmıştı. Bahane olarak da Paris'te yaşayan Polonya Yahudisi Herschel Grynszpan'ın, aynı şehirde bulunan Alman diplomatı vom Rath'a düzenlediği suikast gösteriliyordu. Grynszpan'ın ebeveynleri, Almanya'dan sınır dışı edilen Polonya Yahudilerindendi.
1933 yazında 150'den fazla Türkiyeli üniversite hocası süresiz olarak işten çıkarıldı. Üstelik bu bilim insanlarının hepsi Kemalist tarihçilerin anlattığı gibi "iflah olmaz gericiler" de değildi. İşten çıkarılanların arasında 1933 yılına kadar Doğu Halklarının Eski Tarihi kürsüsü başkanlığı yapmış ve yeni üniversitede kendisine kadro verilmemiş Yahudi asıllı Avram Galante gibi Türkiye'nin çok tanınmış bir tarihçisi de bulunuyordu.(151) Türkiye'nin tanınmış hukukçularından ve Türkiye Yahudi cemaatinin sözcülerinden olan Mişon Ventura ise kısa bir süreliğine İstanbul Üniversitesi'ne kabul edildi, ama Ekim 1934'te vergi borcu olduğu bahanesiyle görev yaptığı Roma Hukuku kürsüsünden uzaklaştırıldı.(152) (151) Baltacıoglu 2007-b, s. 40; burada yeni üniversiteye kabul edilmeyen profesörlerin bir listesi vardır; Seufert de Mete Tunçay'ın ve Haldun Özen'in çalışmalarına dayanarak, işten uzaklaştırılan profesörlerin çoğunun Avrupa'da eğitim aldığını ve uluslararası tanınmışlığa sahip olduğunu aktarmaktadır (Seufert 2008, s. 170). (152) Ventura 1942 yılında boş yere bir kez daha iş başvurusunda bulunur. 1943'te Varlık Vergisi kapsamında zorunlu çalışmaya tabi tutulmak üzere Aşkale'ye gönderilir. Başka pek çok tanınmış Yahudi hukukçu gibi, 1924 yılında kabul edilen Avukatlık Kanunu nedeniyle, Ventura'nın da aynı yıldan itibaren avukatlık yapması yasaklanmıştı. Ventura'ya dair ayrıntılı bilgi için: Bali 2004-a, s. 187-220.
Reklam
Nazi yönetimi, 1 Nisan 1933'te esnaf ve serbest meslek sahiplerine yönelik antisemitist bir "boykot günü" örgütledi. Yahudi ve muhalif tüm entelektüeller faşist saldırıların merkezinde bulunuyorlardı. 10 Mayıs 1933'te üniversitelerin bulunduğu şehirlerde "Alman olmamakla" damgalanan yazarların
"Uzunca bir süredir sana yazamadım, çünkü bilhassa azınlıklar ve ailemiz için son derece ağır bir mesele olan varlik vergisi yüzünden aklim karmakarışıktı ve yazacak durumda değildim. (...) Bizden, yani Isaac Ergas şirketinden 450.000 lira varlık vergisi ödememizi istiyorlar. Oysa bizim sermayemiz sadece 200.000 lira. Hüsamettin Eren'e 15.000
Bir Türkiye Yahudisinin yurtdışındaki akrabasına Varlık Vergisiyle ilgili yazdığı mektupKitabı okudu
İstanbul için 349,5 milyon liralık bir vergi tespit edilmişti. Bu toplam meblağın yüzde 90'ı gayrimüslimlere tahakkuk ettirilecekti. Türkiye'nin toplam nüfusu içindeki oranları yüzde 2'yi bile bulmamasına rağmen, vergilendirilenlerin yüzde 87'sini gayrimüslimler oluşturuyordu. Serbest meslek sahiplerinin alt gelir grubunda yer alan meslek gruplarında yer alan (işportacılar, gündelik atölye işçileri, hizmet alanındaki işçiler gibi seyyar işlerde çalışanlar, ücretli büro çalışanları, hizmet sektörü çalışanları vb.) çalışanlardan sadece gayrimüslim olanlara Varlık Vergisi tahakkuk ettirildi. İstanbul'da vergi tahakkuk ettirilen insanların yüzde 43'ü bu gruba mensuptu. Her birinden istenen vergi ortalama 624 Lira'ydı ve bu bir öğretmenin veya küçük memurun yıllık kazancına tekabül ediyordu.
Ancak basında önceden başlatılmış olan kampanya, bu kanunun gerçekte kimlere uygulanacağını açıkça ortaya koyuyordu. Sabiha Sertel, Başbakan Saraçoğlu'nun Varlık Vergisi kanun tasarısı hakkında açıklamalar yapacağı basın toplantısına katılmak üzere Akşam gazetesinin yayın kurulu başkanı ve CHP milletvekili Necmeddin Sadak ve Vakit gazetesi sahibi ve yayın kurulu başkanı Hakkı Tarık Us'la birlikte Ankara'ya yaptığı seyahati anlatmaktadır. Tren yolculuğu esnasında Hakkı Tarık Us, gülümseyerek: "Bu vergi daha ziyade azınlık sermayedarlarını zayıflatacak. Benim sağlam kaynaklardan öğrendiğime göre, Türk sermayedarları korunacaktır" diyordu.(117) Us, bu söylediğinde haklı çıkacaktı. (117) Sertel 1987, s. 233.
Reklam
Olayları yaşamış olan çok sayıda Yahudi, devletin güvenlik güçlerinin kendilerine bölgeyi terk etmelerini söylediklerini anlatıyorlardı.(90) Yabancı diplomatlar olaylardan hemen sonra yazdıkları raporlarda, yerel CHP örgütlerinin Yahudi karşıtı boykotu örgütlemekte oynadıkları rolü(91) anlatıyor ve genel olarak Yahudilerin sürülmesinin bir devlet planı olduğu görüşünü bildiriyorlardı. (92) (90) 1934 yılında çok sayıda uluslararası Yahudi gazetesi, olaylardan kaçan Yahudilerin anlattıklarına yer veriyordu. Çok sayıda anlatı için bkz. Bali 2008. (91) Almanya konsolosunun raporu (Kroll'un 1 Şubat 1938 tarihli yazısı), Yunanistan Büyükelçisi Sakellaropoulos'un 12.7.1934 tarihli yazısı, Constantopoulou / Veremis 1999 içinde, s. 243. (92) ABD Büyükelçisi Robert P. Skinner'in çok sayıda yazısı, aktaran Karabatak 1996. Britanya Büyükelçisi P. Loraine, "güvenilir bir kaynaktan Türk Hükümeti'nin bir süre önce Trakya'yı Yahudi unsurlardan temizlemeye karar verdiğini" öğrenmiş. 22.7.1934 tarihli yazı, Türkçe tercümesi için bkz. Aktar 2000, s. 92.
Trakya OlaylarıKitabı okudu
Trakya Olayları
Olayların gerçek boyutunu hafifseyen bu kavram, Yahudilerin 1934 yazında Trakya ve Çanakkale'den şiddet yoluyla kovulmalarını ifade etmek için kullanılmaktadır.(68) Olaylar, 21 Haziran günü Çanakkale'de, Yahudilere ait dükkanlara, Yahudilerin bir kısmının hakaret ve fiziksel saldırılara da maruz kaldığı boykot eylemleriyle başladı. Yahudilerin valiye ve yerel CHP bürosuna başvurmaları üzerine onlara birkaç günlüğüne polis koruması sağlandı, ancak korumanın sona ermesinden sonra saldırılar yeniden başladı. Şehrin tanınmış Yahudileri, şehri derhal terk etmemeleri durumunda öldürüleceklerine dair tehditler içeren imzasız mektuplar alıyorlardı. Yahudi nüfusun büyük bir kısmı aceleyle şehri hemen terketti. (69) (68) Coğrafi olarak bu olaylar Türkiye'nin sadece Avrupa'daki topraklarıyla (Trakya) sınırlı değildi, kısmen Çanakkale'nin Asya yakasında da gerçekleşmişti. Trakya Olayları kavramı, olayların bütünü için kullanılmaktadır. (69) Jewish Chronicle, 6.7.1934, ayrıca 6.7. ve 28.7.1934 tarihli raporlar ve NARA, 867.4016 jews.
1940'lı yılların başlarında Hitler'in Kavgam, Henry Ford'un Beynelminel Yahudi ve 1943'te Siyan Bilgelerinin Protokolleri Türkçe olarak yayımlandı, bir kısmı birkaç baskı yaptı. O yıllarda basın çok sıkı bir sansüre tabiydi, bu tür yayınlar ancak resmi makamların göz yummasıyla yayımlanabilirdi. Modern antisemitizm Türkiye'ye bu şekilde girdi. Alman-Türk ittifakının sona ermesi ve Alman faşizminin mağlubiyeti, Türkiye'de bu eğilimlerin sona ermesi anlamına kesinlikle gelmiyordu. O zamanlar tercüme edilen yayınlar bugün bile yeni baskılar yapmakta ve geniş bir şekilde yaygınlaştırılmakta. Türkiye Yahudileri için 1933-1945 arasında gerçekleşen üç travmatik olay -Trakya Olayları, 20 Kur'a İhtiyatları ve Varlık Vergisi-ise kesinlikle Almanya'nın baskısı veya önerisiyle gerçekleşmemişti, aksine radikal Türkleştirme siyaseti çerçevesinde yapılan uygulamalardı.
Atilhan bir aşırıcıydı, tahrikleri Türkiye'de çok sayıda entelektüelin sert eleştirilerine neden oldu ve çıkardığı Milli lnkılap mecmuası Trakya olaylarından sonra yasaklandı. Ancak antisemitist içerikler ana akım yayınlarda da kendilerine yer buluyorlardı. Örneğin Mayıs ve Haziran 1934'te Vakit gazetesi, o zamanlar
İthal AntisemitizmKitabı okudu
21 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.