Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Türkiye, Yahudiler ve Holokost

Corry Guttstadt

Türkiye, Yahudiler ve Holokost Sözleri ve Alıntıları

Türkiye, Yahudiler ve Holokost sözleri ve alıntılarını, Türkiye, Yahudiler ve Holokost kitap alıntılarını, Türkiye, Yahudiler ve Holokost en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Robert Mitrani, Atatürk'ün Kasım 1938'deki ölümünden sonra Paris Sefarad Cemaati adına Türkiye Büyükelçiliği'ne başsağlığı ziyaretinde bulundu. Paris ve Cenevre'deki cemaatler, büyükelçiliğin de katıldığı büyük anma törenleri düzenlediler. Judaïsme Sépharadi'nin Kasım 1938 sayısı, baş sayfasında Atatürk'e dair coşkulu
:o
Aralık 1942'de Almanya'nın Ankara Büyükelçiliği'nde, Nazilerin işgal etmiş oldukları ülkelerden yağmaladıkları 5 milyon Mark değerinde çalıntı altın bulunuyordu. Bunun bir kısmı Shoah kurbanlarından çalınan ve "Melmer altınları" olarak bilinen altınlardan oluşuyordu.(35) Glasneck, Almanya'nın Türkiye'deki geniş kapsamlı propaganda faaliyetlerini belgelendirmiştir. (36) (35) Papen ve bazı çalışanlar, tüm bu işlemlerden kendi özel hesaplarına da para aktarıyorlardı. (Roth 2004, s. 184 vd.) (36) Glasneck 1966, s. 11 vd. Türk kamuoyunun etki altına alınması için çok sayıda gazete ya kendileri tarafından çıkartılıyor ya da güçlü bir finans desteğiyle kontrol altında tutuluyordu.
Reklam
1938 Kasım pogromu, (10) Almanya Yahudilerinin haklarının ellerinden alınmasından, şiddet uygulaması ve sistematik takibata geçişe işaret etmektedir. 7-13 Kasım 1938 günleri arasında yaklaşık 400 insan öldürüldü veya intihar etti. 1.400'den fazla sinagog, ibadethane ve Yahudi derneklerine ait diğer mekanlarla, binlerce dükkan, ev ve Yahudi mezarlığı tahrip edildi. Yaklaşık 30.000 Yahudi Dachau, Buchenwald ve Sachsenhausen toplama kamplarına götürüldü, yüzlercesi buralarda öldürüldü. Tutuklanan Yahudilerin büyük kısmı, aradan birkaç ay geçtikten sonra, Almanya'yı terk edeceklerini ve servetlerini devlete devredeceklerini yazılı olarak taahhüt etmek koşuluyla serbest bırakılmışlardı. Ayrıca pogrom esnasında oluşan zararın karşılanması için, alay edercesine Yahudilere 1 milyar Reichsmark tutarında "tazminat" ödettiler. (10) Bazı yayınlarda anlam ve ifadeyi yumuşatan bir şekilde "Kristal Gece" diye tanımlanır. Bu pogrom Nazi liderliği tarafından hazırlanmış ve planlanmıştı. Bahane olarak da Paris'te yaşayan Polonya Yahudisi Herschel Grynszpan'ın, aynı şehirde bulunan Alman diplomatı vom Rath'a düzenlediği suikast gösteriliyordu. Grynszpan'ın ebeveynleri, Almanya'dan sınır dışı edilen Polonya Yahudilerindendi.
Azınlıklar için en büyük tehditlerden biri, Türk Ceza Kanunu'nun 1926'da kabul edilen ve "Türklüğe hakaret"in 5 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını öngören 159. Maddesi'ydi. Bu madde, günümüzdeki 301. Madde'nin öncülüydü. Eğer bir gayrimüslim maruz kaldığı hakaret ve aşağılamaları şikayet etmeye cüret ederse, "Türklüğe hakaret" suçlamasıyla karşı karşıya kalabilirdi. Türkçeden başka bir dilin kullanımı bile, 159. Madde'ye göre suçlanma nedeni olabilirdi. Ayrıca Müslüman Türkler azınlıklarla olan komşuluk ilişkilerinde ve günlük yaşamın sorunlarında da bu silahı kullandıklarından, bu kanunla azınlıkların uğradığı hukuki ayrımcılık günlük yaşamda da desteklenmiş oluyordu.(56) Ankara'daki Başbakanlık Arşivi kayıtlarında, 1926'dan 1938'e kadar "Türklüğe hakaret" suçlamasıyla 1.034 başvuru belgesi bulunmaktadır. 94 belgede yer alan isimlerden, faillerin Yahudi olduğu ayrıca belirtilmemesine rağmen, bunların Yahudi oldukları anlaşılmaktadır.(57) (56) Örnekler için Haker 2002, s. 191; ayrıca Çolak 2005, s. 44. (57) Diğer 940 kayıt ezici bir çoğunlukla Rumlara veya Ermenilere aittir. Müslümanlara ait kayıtlar pek azdır, söz konusu olduğu zaman da, lakaplarından bunların Kürt, Arap veya Arnavut olduklan anlaşılmaktadır. Bunun dışında bir diğer suç unsuru olan 'Türk büyüklerine hakaret" konusunda da bir dizi vaka mevcuttur.
Alliance lsraélite Universelle okullarında aldıkları eğitim nedeniyle, Osmanlı İmparatorluğu Yahudilerinin büyük kısmı Fransa'ya yöneliyordu. Fransızca konuşabilmek gibi önemli pratik bir koşulun yanı sıra Fransa'nın bir Aydınlanma ülkesi olarak fikirsel çekim gücü de, bu ülkeyi cazip bir göç merkezi haline getiriyordu. "Hiç de yurt dışına çıkıyor gibi değildim, tam aksine, sanki nihayet kültürel anavatanıma kavuşmuş gibiydim," diyordu o dönem göç eden kadınlardan biri. Alliance, kadın ve erkek mezunlarına, Fransa' da öğretmen okuluna devam etme imkanını sunuyordu. Bu, aslında mezunların Şark ülkelerindeki Alliance okullarından birinde öğretmen olarak çalışma koşuluna bağlıydı. Fakat görünüşe bakılırsa, bu yükümlülüğün yerine getirilip getirilmediği, o kadar da sıkı bir şekilde denetlenmiyordu. Böylece Alliance bilhassa genç Yahudi kadınlarına, ailelerinden bağımsız olarak Fransa'ya göç etme yolunu açmış oluyordu.
"Uzunca bir süredir sana yazamadım, çünkü bilhassa azınlıklar ve ailemiz için son derece ağır bir mesele olan varlik vergisi yüzünden aklim karmakarışıktı ve yazacak durumda değildim. (...) Bizden, yani Isaac Ergas şirketinden 450.000 lira varlık vergisi ödememizi istiyorlar. Oysa bizim sermayemiz sadece 200.000 lira. Hüsamettin Eren'e 15.000
Bir Türkiye Yahudisinin yurtdışındaki akrabasına Varlık Vergisiyle ilgili yazdığı mektupKitabı okudu
Reklam
Hatıratında 40'lı yıllarda Türkiye'de esen siyasi havayı tasvir eden Niyazi Berkes, Nazi Almanya'sıyla Türkiye arasında bir dizi paralellik tespit etmektedir: "Örneğin demokratik gelenek yabancılığı; Şeflik tutkusu, şovenlik, azınlık-yabancı düşmanlığı, komünizm korkusu, Rus düşmanlığı ( ... ) ve -buna Naziler de gülecek-Türk'ün dünya egemenliği misyonu olduğu inancı."(24) (24) Berkes 1997, s. 161.
Ancak basında önceden başlatılmış olan kampanya, bu kanunun gerçekte kimlere uygulanacağını açıkça ortaya koyuyordu. Sabiha Sertel, Başbakan Saraçoğlu'nun Varlık Vergisi kanun tasarısı hakkında açıklamalar yapacağı basın toplantısına katılmak üzere Akşam gazetesinin yayın kurulu başkanı ve CHP milletvekili Necmeddin Sadak ve Vakit gazetesi sahibi ve yayın kurulu başkanı Hakkı Tarık Us'la birlikte Ankara'ya yaptığı seyahati anlatmaktadır. Tren yolculuğu esnasında Hakkı Tarık Us, gülümseyerek: "Bu vergi daha ziyade azınlık sermayedarlarını zayıflatacak. Benim sağlam kaynaklardan öğrendiğime göre, Türk sermayedarları korunacaktır" diyordu.(117) Us, bu söylediğinde haklı çıkacaktı. (117) Sertel 1987, s. 233.
1933 yazında 150'den fazla Türkiyeli üniversite hocası süresiz olarak işten çıkarıldı. Üstelik bu bilim insanlarının hepsi Kemalist tarihçilerin anlattığı gibi "iflah olmaz gericiler" de değildi. İşten çıkarılanların arasında 1933 yılına kadar Doğu Halklarının Eski Tarihi kürsüsü başkanlığı yapmış ve yeni üniversitede kendisine kadro verilmemiş Yahudi asıllı Avram Galante gibi Türkiye'nin çok tanınmış bir tarihçisi de bulunuyordu.(151) Türkiye'nin tanınmış hukukçularından ve Türkiye Yahudi cemaatinin sözcülerinden olan Mişon Ventura ise kısa bir süreliğine İstanbul Üniversitesi'ne kabul edildi, ama Ekim 1934'te vergi borcu olduğu bahanesiyle görev yaptığı Roma Hukuku kürsüsünden uzaklaştırıldı.(152) (151) Baltacıoglu 2007-b, s. 40; burada yeni üniversiteye kabul edilmeyen profesörlerin bir listesi vardır; Seufert de Mete Tunçay'ın ve Haldun Özen'in çalışmalarına dayanarak, işten uzaklaştırılan profesörlerin çoğunun Avrupa'da eğitim aldığını ve uluslararası tanınmışlığa sahip olduğunu aktarmaktadır (Seufert 2008, s. 170). (152) Ventura 1942 yılında boş yere bir kez daha iş başvurusunda bulunur. 1943'te Varlık Vergisi kapsamında zorunlu çalışmaya tabi tutulmak üzere Aşkale'ye gönderilir. Başka pek çok tanınmış Yahudi hukukçu gibi, 1924 yılında kabul edilen Avukatlık Kanunu nedeniyle, Ventura'nın da aynı yıldan itibaren avukatlık yapması yasaklanmıştı. Ventura'ya dair ayrıntılı bilgi için: Bali 2004-a, s. 187-220.
Nazi yönetimi, 1 Nisan 1933'te esnaf ve serbest meslek sahiplerine yönelik antisemitist bir "boykot günü" örgütledi. Yahudi ve muhalif tüm entelektüeller faşist saldırıların merkezinde bulunuyorlardı. 10 Mayıs 1933'te üniversitelerin bulunduğu şehirlerde "Alman olmamakla" damgalanan yazarların
21 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.