Türkiye'de Devlet Geleneği

Metin Heper

Sayfa Sayısına Göre Türkiye'de Devlet Geleneği Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre Türkiye'de Devlet Geleneği sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Türkiye'de Devlet Geleneği kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Osmanlı'nın gerileme dönemin­ de yönetici sınıf padişahın değil, devletin hizmetkarı olmuştur. Giderek padişahlar yönetici sınıfın gözünde karizmalarını kay­betmişler, karizma padişaha değil devlete atfedilmeye başlan­mıştır. Padişahlar artık devlet adına tahttan indirilebilmişler­dir. Devlet, nizamı sağlamakla görevli görülmüştür."
Resmi tarihçi Şanizade, Alemdar dönemini anlatırken, o sıralarda devletin "bi-nam ve nishan" (adı sanı belli olmayan) kişilerin elinde olduğundan söz etmiştir. İstanbul halkı da, Alemdar' ın meşru yönetime zorla el koyduğunu düşünmüştür. Halkın gözünde, Alemdar bir "haydutbaşı" olarak kalmıştır.
Reklam
Osmanlı parlamenterleri savaş için gereken harcamaları durup düşünmeksizin onaylarlar, böylece bütçenin açık vermesine sebep olurlar, sonra da bu açığın kapa­tılabilmesi için gelir, servet ve hayvanlar üzerindeki vergilerin artışını itirazsız kabul ederlerdi. Ayrıca, mülk sahibi olanların ve devlet memurlarının, servetleri ve gelirleri oranında devlet bonosu satın almalarını mecburi kılan bir kanun kabul etmiş­lerdir.
Osmanlı yerel eşrafı ise , 1845 yılında başkentte toplanan Olağanüstü Meclise davet edildiklerinde şaşırmışlar ve ne yapacaklarını bi­lememişlerdi. Bir anlatıma göre, Meclise katılanlar isteklerini "sanki durumdan hayli tedirginlermiş gibi" dile getirmişlerdi. Bir başka anlatıma göre ise, yeni ve alışık olmadıkları usuller karşısında şaşırmış ve ne söylemeleri beklendiğini bilmedikle­rinden hiçbir şey söylememişlerdi.
1858 Arazi ve 1864 İller Kanunları da, merkezin çevre üzerindeki denetimini arttırma girişimleri idi. Merkez, tarımda verimliliği geliştirmek istiyor ve bu ger­çekleşirse devletin gelirlerinin hayli artacağını ümit ediyordu. Bu nedenden dolayı, temel amaç, küçük toprak sahibini ve köylüleri korumaktı. Nitekim Sadrazam Ali Paşa vasiyetinde, bu düşüncelerle köylünün tefeciden kurtarılmasının şart oldu­ ğunu ifade etmişti.
1858 Arazi , 1864 İller Kanunu:
Toprak Kanunu ile bir zamanlar sahip olduğu an­cak yüzyıllar içerisinde şu veya bu şekilde elinden çıkmış olan miri arazi üzerindeki denetimini yeniden sağlamak amacını güdüyordu. Bu, son tahlilde merkezin araziye ait eski gelenek­leri yasamaya dönüştürme çabasıydı. On dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı'da merkez, hala Bizans imparatorla­rının onuncu yüzyılda gerçekleştirmeye çalıştığı şeyi yapmaya çalışıyordu -nüfuzlu kimselerin, yoksulların arazilerini satın almalarını yasa ile önlemek. Bu nedenle tapu senetlerinin tes­cili için kurallar getirildi. Böylece; devletin hala sahip olduğu arazinin yasadışı yollardan özel mülkiyete ve sonra da vakıfların mülkiyetine geçmesinin engellenmesine gayret edildi. Bu çercevede, arazi mülkiyeti ile ilgili işlemler büyük oranda ma­halli bürokrasinin iznine bağlandı. Özellikle, tek bir kişinin bir köyün tüm arazisini eline geçirmesi yasaklandı. Amaç açıkça, yerel eşrafın hemen tüm araziyi kendi denetimi altına almasını önlemek için bir tür yaygın köylü mülkiyeti meydana getire­ bilmekti.
Reklam
39 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.