Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Türkiye'de Şeriatın Kısa Tarihi 1

Halil Nebiler

Öne Çıkan Türkiye'de Şeriatın Kısa Tarihi 1 Gönderileri

Öne Çıkan Türkiye'de Şeriatın Kısa Tarihi 1 kitaplarını, öne çıkan Türkiye'de Şeriatın Kısa Tarihi 1 sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Türkiye'de Şeriatın Kısa Tarihi 1 yazarlarını, öne çıkan Türkiye'de Şeriatın Kısa Tarihi 1 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
304 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
19 saatte okudu
Türkiye'de Şeriatın Kısa Tarihi.
Din, kedinin pisliğini örttüğü toprak olmamalıdır. ☆ "Hakiki bir müslüman, samimi bir mümin hiç bir zaman anarşiye ve bozgunculuğa taraftar olmaz. Dinin şiddetle menettiği şey, fitne ve anarşidir. Çünkü anarşi hiçbir hak tanımaz. İnsanlık seciyelerini ve medeniyet eserlerini canavar hayvanlar seciyesine çevirir." Said-i
Türkiye'de Şeriatın Kısa Tarihi 1
Türkiye'de Şeriatın Kısa Tarihi 1Halil Nebiler · Toplumsal Dönüşüm Yayınları · 201012 okunma
#unutMADIMAKlımda
-2 Temmuz 1993: Sivas'ta 35 aydın, şeriatçıların tekbir sesleri arasında ve devletin gözü önünde yakılarak öldürüldü. İslamcılar için artık, söz bitmişti...
Reklam
Demirel'in "kendim için bir şey istiyorsam nağmerdim" sözünü, şeriatçılarda "her şeyi Allah adına istiyorum" biçiminde görebiliyoruz. Her şeyi Tanrı adına istiyor görünmenin cilası kazındığında ise, karşımıza, "her şeyin şeriatçı kişi veya örgütlenmenin kendi adına" istenmesi gerçeği çıkıyor. Her şeyi kendi adına veya şeriatçı örgütlenme adına isteme keyfiyeti, "bu dünyada" daha iyi ekonomik ve siyasal egemenlik ilişkileriyken, "öbür dünyada" ise sınırsız zevk ortamı sunan cennetin elde edilmesi oluyor.
Sayfa 149 - Toplumsal Dönüşüm Yayınları /3.Baskı 2010Kitabı okudu
Sabır çekmelik yemin metni..
-31 Ekim 1991: Yenilevent İstanbul'daki Harp Akademileri Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümgeneral İzzettin İyigün imzalı 31.10.1991 tarih ve 3500-23-91/İsth. ve İKK Şb. 557 sayılı yazının kısa metninde şöyle bir sunuş var:"Alınan bir duyum üzerine tespit edilen Kur'an Kursu Andı metninin fotokopisi ekte gönderilmiştir. Bilgi edinilmesini arz ederim." Tümgeneral'in ekte gönderdiği Kur'an Kursu Andı metni ise şöyle: "Ben Muhammed Müslüman ümmetindenim. Türkiye dinsiz laik bir memleket haline gelmiştir. Hayatımı Mustafa Kemal dinsizliği ile savaşa adayacağıma, Türkiye'yi bir din ve şeriat devleti haline getirmek için mücadele edeceğime, Kemal Paşa zamanında çıkartılan dinsiz kanunların tatbikini önleyeceğime, kısa zamanda ümmet esasına dayanan Şeriat Devleti'nin kurulması için devlet idaresinde söz sahibi olacak mevkilere gelmek için çalışacağıma dinim, Allah'ım ve bütün mukaddesatım üzerine yemin ve kassem ederim."
Gücün korunması için ise hukuk, ahlak ve din kurumları oluşturulur.
Şeriatçılığın tartışıldığı ortamlarda unutulmaması gereken birkaç temel kural var. Bunlardan birincisi;"Şeriatçı, Tanrı'nın kendisine yapmamasını emrettiği şeyleri yapmayan değil, yaptırmayan kişidir",sözleriyle formüle edilebilir. Bu, nasıl yorumlanmalıdır? Şunu söyleyebiliriz: İnsanlığın evrimi açısından baktığımızda bu, hiç de yeni bir tanım değildir. İnsanlık tarihinin hemen her döneminde geçerli bir kuraldır bu. Yani; hukuk, ahlak ve din her zaman yoksullar ve yönetilenler içindir, güçlüler ve yönetenler için değil... Güçlüler ve yönetenler için temel kural ise daha çok ve sürekli güçtür. Güç; siyasal, askeri ve mali unsurlardan oluşur. Gücün korunması için ise hukuk, ahlak ve din kurumları oluşturulur. Bu kurallar, güç sahiplerini suç, ayıp ve günah gibi kavramların ardına gizleyerek korurlar. Örneğin, beş vakit namazında, niyazında bir adamın rüşvet almayacağını, ırza-namusa dokunmayacağını, dünyevi zevklere itibar etmeyeceğini söyleyerek bir önyargı oluşturulur ve artık, ne olursa olsun o kişi bu önyargı kalkanının ve sis perdesinin ardında kalır.
Sayfa 45 - Toplumsal Dönüşüm Yayınları /3.Baskı 2010Kitabı okudu
- 3 Mayıs 1987: Şirin Tekin 17 yaşındaydı. Öğrencilerin demokratik haklarını savunuyordu. Oruç tutmuyordu. O, ramazan günü Van 100. Yıl Üniversitesi'nin karşısındaki kahvede oturuyordu. Elli kadar bıçaklı, sopalı şeriatçı geldiler. Kendilerine "İslamın Bekçileri" diyorlardı. Kendilerine mukalete (öldürüşme) emrolunduğuna inanıyorlardı. Şirin Tekin, oruç tutmadığı için öldürülmüştü.
Reklam
Son söz
Türk emekçisi on yıllarca ezildi. Yaşamın yüküyle ezildi, siyasi yasaklarla ezildi, sınıf çatışmasının şiddetiyle ezildi, emperyalizmin baskısıyla ezildi. Yaşam standardında, teknolojide, bilimde, kültürsanatta, sporda hep ezildi. Cumhuriyet tarihi bir anlamda, Türk emekçisinin ve aydının ezilme tarihidir. Karadeniz'in dalgalarındaki Mustafa Suphilerden Sivas ateşlerindeki 33 ışığa, hepsi ezilmenin tarih kitabının altı çizili harflerini oluşturdular. Bütün bu zulüm, egemenlerin bilerek ve isteyerek yani, hukuk deyimiyle, teammüden bir boşluk oluşturma çabalarının somut sonuçlarıdır. Şimdi bu boşluk, daha 1950'den itibaren sırtını egemenlere dayayan şeriatçılarca doldurulmak isteniyor. Bir noktaya da gelindi saylır. İstenen de buydu: Sol'u engellemek. Ne ile ve nasıl olursa olsun; engellemek. Ortanın sağıyla olmadı. Sivil faşist hareketlerle olmadı. Askeri darbelerle olmadı. Emekçiler ve Sol hepsine direndi. Sokak sokak, kent kent direndiler. Şeriatçıların yarattığı kilitlenmenin çözümü, emekçilerdedir. Emekçiler mi? Onlar ne yaptıklarını, iyi bilirler.
Sayfa 218 - Toplumsal Dönüşüm Yayınları /3.Baskı 2010Kitabı okudu
Ayasofya, her zaman şeriatçıların bir bahanesi ve kavga nedeni oldu. Neydi Ayasofya'nın önemi? Bu kavga daha ne kadar sürecekti? Bu soruların yanıtını biraz daha net alabilmek için tarihe bakmak gerekiyor. Ayasofya, 24 Ekim 1934'te, Atatürk'ün emri ve Bakanlar Kurulu Kararıyla müzeye çevrildi. Aradan geçen 60 yıl boyunca, şeriatçı güçler Ayasofya'da namaz kılmayı kendilerine bayrak yaptılar. Hemen karşısında Sultanahmet Camii gibi bir şaheser ve hemen yakınında üç-dört cami daha dururken Ayasofya'nın ibadete açılmasının istenmesi, amacın, ibadethane gereksinimini karşılamak olmadığının elbette ki, en büyük kanıtı. Peki, amaç ne? Amaç, şeriatçıların bir zafer göstergesiyle taçlandırılması... Bunu nereden mi çıkartıyoruz? Tarihten. Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'u fethettiği zaman 21 yaşındaydı. Zafer tacının en önemli göstergesi, Bizans'ın en büyük kilisesinde namaz kılmaktı. Yoksa Ayasofya'nın, bir Müslüman ibadethanesi olması Fatih'in pek umurunda görünmüyor.
Rezillik diz boyu...
-17 Ocak 1987: İslamcı Kurtuluş Örgütü, Ankara Bahçelievler'deki bir parfümeri mağazasına saldırdı. Mağazaya molotofkokteyli atan saldırganlar, olay yerine "Bacılarımız örtünemeyecekse, metresleriniz de süslenemeyecek" yazılı bir pankart bıraktılar. -l Şubat 1987: İslami anlayışa aykırı hareket ettiği ileri sürülen taksi şoförü Zafer Toplu, ciğerleri sökülerek öldürüldü. Toplu'nun cesedi Yalova'dan denize atıldı. -9 Şubat 1987: 'Muzır Müzikal' adlı oyunun sahneye konulduğu Şan Tiyatrosu kundaklandı. Sanatçı Ferhan Şensoy, oyun boyunca tehdit edilmiş hatta olaydan kısa bir süre önce şeriatçı gençler oyun sırasında tiyatroyu basmışlardı.
Günümüze bakarsak, diyanet iyileştirilince de bitmiyormuş bu sorunlar!
"Terör, hırsızlık, adaletsizlik, rüşvet, fuhuş, kumar gibi cemiyet hastalıklarının nisbeten ortadan kaldırılması için, Diyanet İşleri Başkanlığı teşkilatı iyileştirilmelidir." (İsmail Sancak, DYP)
174 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.