Türkler İçin ve Türk Yurtları İçin Nazım Hikmet Vatan Hainidir

Ali Ulusal

Öne Çıkan Türkler İçin ve Türk Yurtları İçin Nazım Hikmet Vatan Hainidir Gönderileri

Öne Çıkan Türkler İçin ve Türk Yurtları İçin Nazım Hikmet Vatan Hainidir kitaplarını, öne çıkan Türkler İçin ve Türk Yurtları İçin Nazım Hikmet Vatan Hainidir sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Türkler İçin ve Türk Yurtları İçin Nazım Hikmet Vatan Hainidir yazarlarını, öne çıkan Türkler İçin ve Türk Yurtları İçin Nazım Hikmet Vatan Hainidir yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
1920 - 1921 yıllarında Nazım Hikmet, hayal ettiği sevgili yurduna kavuşmak için yanıp tutuşmaktaydı!... 1921 yılının Eylül ayında 19 yaşında iken; İstanbul’dan Batum’a, Rus mültecisi götüren bir gemi ile hareket etmiş, ordan Tiflis’e geçmişti. Tiflis’ten de Moskova’ya varmıştı. Prof. Dr. Hikmet Tanyu’nun “Tarih Boyunca Yahudiler ve Türkler” isimli kitabının 1. Cilt 438. Sayfasında şöyle denilmektedir: “19 yaşında bir gencin, o günün şartlarında yabancı bir ülkeye kaçabilmesi aslında çok zor bir iştir!... Demek ki, Nazım Hikmet’in beyni 19 yaşında yıkanmış (ya da kirlenmiş) ve bırakın mensup olduğu ülkeyi, aile fertlerini terkedecek kadar bir Türk düşmanı haline getirmiştir... Fakat, Nazım Hikmet Moskova’da bir gariplik, bir yabancılık hissetmemiştir. Çünkü onu, orada bekleyen Türkiyeli komünistler vardı: Şevket Süreyya (Aydemir), Ahmet Cevat (Emre), İsmail Hakkı (Kayserili)... bunlar arasındaydı. ” Moskova’da iyi karşılanan Nazım Hikmet, bir müddet sonra, Bolşevikler tarafından devletleştirilen bir otele yerleştirilmiş ve adı “Kutv” olan Doğu Milletleri Kızıl Üniversitesi'ne kaydedilmiştir. Bu kızıl üniversiteyi sık sık ziyaret ederek konferanslar veren İhtilalci Kızıl Şair MAYAKOVSKY’yi dinleyen Nazım Hikmet artık kafiyeli şiir yazmaktan vazgeçip kızıl zırvalar ve estetiği olmayan satırlar karalamaya başlamıştır. Bundan sonra, kızıl ihtilalin -sözde- sebebi açlık ve ezilmişlik pislikleri karalamaya devam etmiştir
Komünizm ve komünist fikirler zengin Yahudiler tarafından ortaya atılmış, yayılmış ve yalan vaadler propaganda yapılarak benimsetilmiştir. Ve de fakir tabakaların fakirliği istismar edilerek halklar ayaklandırılmıştır. Dünyanın sayılı komünistlerini aile durumları ile incelerseniz, görürsünüz ki, aile durumları ile müthiş bir tezat içerisindedirler... Birkaç örnek verelim: İtalyan komünistlerinden, J. Pirelli, dünyada 40’dan fazla lastik fabrikası bulunan meşhur dolar milyarderi Pirelli’nin oğludur. Ve de 1970’li yıllarda İtalyan komünist partisi üyesi idi. Swen, fabrikatördü ve komünist partisi üyesi idi. Karl Marx ve Engels zengin ailelerin (Yahudi asıllı) çocukları idiler, masondular. Komünizmin manifestosunu hazırladılar. Karl Marx, komünizmin temel eseri olan “Das Kapital”i yazdı. Pikasso ölürken iki milyar dolarlık servet ve emlak bırakmıştı. Fransız komünist partisi üyesi idi. S. Simon, bir prensti ve aynı zamanda sosyalist idi. Şarlo (Yahudi) adıyla şöhret yapan sinema sanatçısı, dünyanın sayılı zenginleri arasında iken ölen bir komünist idi. Türkiye’de Nazım Hikmet’te varlıklı bir ailenin oğlu idi ve üstelik paşa torunuydu. Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Çoğalttıkça da komünizmin temelinde yatan yalan ve sahtekarlık kolayca ortaya çıkar. Nazım Hikmet, işte bu sahtekarlar kervanına katılıp şöhrete ulaşanlardan biridir.
Reklam
Nazım'ın baba tarafından dedesi olan adamın Magdeburg’lu Karl Dö Tot ailesi mensubu iken 12 yaşında, bir Alman Okul Gemisi ile İstanbul’a geldiği bilinmektedir. Bu çocuğu Ali Paşa’nın büyüttüğü ve Mehmet Ali ismini verdiği ve paşa yaptığı yine Vala Nurettin tarafından kaydedilmektedir. Bizim de Nazım Hikmet’in Türk olmadığına dair yoldaşı tarafından yapılan tespite itirazımız bulunmamaktadır.
Gerçekten biz Türkler, bizden olmayanlara haddinden fazla itimat etmiş; onları devletimizin üst kademelerine çıkarmış ve devletin tam olarak ele geçirmelerini temin etmişiz. Bu ise Osmanlı imparatorluğunun ölümü olmuştur.
Nazım Hikmet Borjensky, “Lehistan Mektubu” adlı şiirinde verilen bu bilgileri doğrulamaktadır. Kendi ecdadı (soyu) ile şöylece övünmektedir: “Lehistan’dan gelmiş dedelerimden biri Lehistanda soydaşım millet Göğsümüzü kabartmıyor değil Dedelerimden birinin Lehli oluşu.” Bu satırlar, Nazım Hikmet’in Türk olmadığının tapu senedi değil midir? Türk ve Türkiye vatandaşı olmayan bir yaratığın Türk şairi ve Türkiye şairi olması mümkün müdür? Belki, bu iddiayı yapan ve melez bir Slav (Rus) çocuğunu Türkiye’ye yamamak isteyenlere ne demeli?..
Geri15
55 öğeden 51 ile 55 arasındakiler gösteriliyor.