Yaşar Kemal'in kesinlikle en iyi 3 kitabı arasına koyabileceğim eseri. O kadar sağlam bir anlatım var ki. O kadar güzel betimlemeler var ki. Çukurova coğrafyasını avucunun içi gibi bilmişliğin verdiği pozitif yansıma o kadar net ki. Bu adam bu coğrafyaya hakim. Her şeyiyle... Coğrafik özellikleriyle, kültürüyle, işleyişiyle, insanıyla, diliyle... Baştan başa Çukurova 'dır üstad.
Nitekim, dillere pelesenk olan 3 destanı kitabına konu edinmiş. Yine yöresel lezzetler sunmuş. Harika şekilde yorumlamış bu üç destanı.
Her destan hüznün ne kadar derinden yansıtılabileceğine dair mükemmel birer örnek mahiyetinde. Köroğlu, Karacaoğlan ve de Alageyik. Bu toplumun fertlerinin artık içselleştirdiği, filmlere dahi konu olmuş bu destanları Yaşar Kemal'in usta yorumlarıyla tekrardan okumak büyük bir keyif.
Lokal seviyede üstün bir yetenek olan üstadın global anlamda ( nobel barış ödülü mesela) eminim hepimizin beklediği üst noktalarda bulunmaması üzüntü verici. Tam da bundan dolayı sanırım. Lokalden global doğru o atılımı gerçekleştirememek. Çünkü bu denli yöresel bir anlatımın olduğu bir kitabı başka bir dile çevirmek ve de başka dilde okuyan insanin bizim alacağımız tadı almasını beklemek biraz zor olsa gerek.
Bize Çukurova'yı baştan başa destanlariyla tanıtan; düzene karşı, köleliğe karşı başkaldıran anlayışa bizi ortak eden, aşığın aşkıyla yanıp tutuşmasına biz okuyucuyu da tanık eden üstada selam olsun.
