Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ucube Bedenlerin Fenomenolojisi

Pierre Ancet

undefined Ucube Bedenlerin Fenomenolojisi Sözleri ve Alıntıları

undefined Ucube Bedenlerin Fenomenolojisi sözleri ve alıntılarını, undefined Ucube Bedenlerin Fenomenolojisi kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
On sekizinci yüzyılda, insanın evrenselliği sorunuyla entelektüel olarak ilgilenen kişilerde de görü­len, artık çağdaş kültürümüzde muadili olmayan mesafe koy­ma şekilleri vardı. Aydınlanma düşüncesinin savunucularından bir markiz, diye anlatıyor Gladys Swain, uşağının önünde çıplak banyo yapabiliyordu, "çünkü uşak insan değil"di.
Ölümden söz etmek, gerçek ama kişi kendi adına deneyimlemediği için bir o kadar da paradoksal olan bir deneyime yönelmektir. Ölümün gerçek bir tanımı yoktur, sadece yaşamın olmayışı gibi nominal tanımları vardır, çünkü hiçbir mümkün deneyime tekabül etmez. "O öldü" demek, kendi içinde çelişen bir sözcedir, zira ölü olmak bağlı olduğu özneyi yok sayan bir niteliktir.
Reklam
Ucube bedenden bir gölge yayılır, çünkü beni kendi kendi￾me, engellinin aniden gerçeğe dönüştürdüğü fantezinin psişik mekânına gönderir.21 Bedenin çok sayıdaki imgesinin ötesinde -bunlar aynı zamanda bireysel duyguları, travma yaratan dene￾yim leri22 ifade etme yoludur- kimi algılar bu yaşantıları anıştı￾rır ve kendilik imgesinin mahrem alanına ait olan şeyleri ortaya çıkartırlar. Bu bakımdan ucube ve fiziksel sakatlık görüntüsün￾den, kendi kaygılarımızı uzaklaştırmak için kaçmaya yelteniriz. Söz konusu olan, başkasını, değersizleşmiş bir insanlık yansı￾ması olarak reddetme isteğinin ötesinde, onda gördüğüm kendi değersizleşmiş imgemi, ucubeliğin bana tuttuğu deforme eden aynada yüzleştiğim bu şekilsiz ikizi de reddetmektir.
Gözlerimizle görmemize rağmen dile getiremediğimiz için ancak göstererek, parmağımızla işaret ettiğimiz şeydir ucube. İnsan olarak kabul edilmesi olanaksız bir şey, bebek bedeninin yerini almıştır. Gözlemcinin bütün dikkatini zapturapt altına alan uyumsuzluk öylesine derindir ki, kişinin kendisi ve başkası arasındaki ilişki imkânlarını bir anda yeniden tanımlayan kökensel bir deneyim olarak ortaya çıkar.
Gözlere kadar uzanan bitimsiz tebessüm, derin bir yarıktan daha fazlasıdır. Bir maskedir. İster soytarı maskesi ister zalim maskesi olsun, önemli değil: Bu maske insan ile nesnenin birbirine karışmasına yol açacak kadar görüneni engeller. Maske, yüzü şeyleştirir.
Başkasının bedenini kavradığım yer, kendi bedenimin uzamıdır. Bu özgün uzam, nesnel uzamdan bağımsız olarak, eylemde kendini gösterir. Böylece, kendi bedenimde yönümü bulabilir, kollarımı, bacaklarımı, ellerimi, başımı, gövdemi, onları kendi aralarında konumlandırmadan, onları nesnel uzamda arayıp bulmaya çalışmadan, "mutlak bilgi" niteliğinde, bölümler arasındaki ilişkilerin gerçekliği niteliğinde hissedebilirim. Aynı şekilde, benim bedenimle olan benzerliğini ya da benzemezliğini tespit etmeye gerek kalmadan başkasının bedeninde yönümü bulabilirim. Bu yakınlığı, bedensel uzamımı ve hareket kabiliyetlerimi bozmadan, kendimi orada bulma ihtimali sayesinde hissedebilirim. Ne var ki başkasının bedeninde kendini bulma ihtimali, orada olup bitenlerin hissedilebileceği, intropati'nin*gerçekten mümkün olduğu anlamına gelmez. Bu ihtimal, onun, sadece bedenin fenomenal uzamına katılımı anlamına gelir
Reklam
Kendi bedenimde nasıl yönümü buluyor, kollarımı, bacak￾larımı, ellerimi, başımı ve gövdemi (parçalar arasındaki bağıntı￾nın gerçekliğinin) mutlak bilgi(si) olarak hissediyorsam, aynı şe￾kilde başkasının bedeninde de yönümü bulup orada olan biten￾leri hissettiğim izlenimine sahip olabilirim. Ama onun bedeni￾ni ancak benimkinden hareketle hissederim. İntropati (empati￾Einfühlung) bir gerçeklik olmaktan ziyade bir yanılsamadır. Şa￾yet acı çekiyorsam, çevik adımlarla ilerleyen birinin acıya na￾sıl katlandığını merak etme eğiliminde olurum. Eğer, sağlıklıy￾ken, felçli birini görürsem, belki de niçin bu durumundan ken￾dini kurtarmak için çaba harcamadığını merak edebilirim (çün￾kü, bedeninde gördüğüm felci içeriden hissetmem, bu yönde ne kadar çaba harcarsam harcayayım). Eğer bir bedeni gördüğümde bir şey hissedersem, başkası￾na duyduğum merhametten değildir bu, ne de gerçek bir empa￾tidendir (kendini başkasının yerine koyma anlamında). Bu ne￾denle bu bedenin benim eylemde bulunma hevesime dayattığı sınırlama arasından acı çekerim. İnteroseptif duyumsamalarım değişmez, ama imkân alanı sertçe sınırlanmış gibi görünür
Gölge, nesnenin gerisinde bulunan fon gibi ya da net olarak fark edilenin gerisinde gö­rünenin muğlak sınırlarında belli belirsiz fark edilenler gibi değildir. Gölge, görünen şeyin tam da ortasında belirir ama eksik görülür. Gölge, aynı zamanda, algılanan değil, fazlasıyla algılanan bedene aittir, kişinin gözlerini alamadığı aşırı bir görü­nürlüğü olan bu bedenin varlığı, kişi gözlerini kapattıktan sonra bile uzun süre silinip kaybolmaz. Sanki zihin, ucubeyi yerli yerine oturtamadığı ve onu anlayamadığı için, görünüşünü bı­kıp usanmadan tekrar ederek hatırlama yoluyla kendine uydurmaya çalışır.
Canlı, belli bir ortamda hayatta kalabildiği ölçüde normaldir. Ayrıca bir yapıyı bariz bir anormallik olarak değerlendirimemizin nedeni pekala, bu yapının normal görüleceği yeni ortamlar tahayyül etme kapasitemizin sınırlı olması da olabilir. Bu yüzden yaşayanlar arasında başarısız form gerçekte mevcut değildir.
Bedenin karanlığı, kendi içinde, bir sakatlıkla karşılaştırı­lamaz. Çünkü bir sakatlık görünür, somut olarak hissedilir. Bedenin salgıladığı karanlığın elle tutulabilecek bir tarafı yoktur. Kan görüntüsü gibi, sadece iticidir.
Reklam
Ba­kış, öteki üzerinde sabitlenmez, sıradan bir fotoğrafa, bir eğlen­ce nesnesine bizim uzun uzun bakmadığımız gibi. Bakış, başka­sı huzurunda tahayyül edilmesi mümkün olan şeylerden daha temel bir başkasılığa ilgi duyar.
40 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.