İlkimin ilkini yaşadığım bir kitaptı Uğultulu Tepeler benim için. Brontë kardeşlerden okuduğum ilk kitaptı ve böyle garip ama tutkulu bir aşk aynı zamanda garipliklerle dolu bir roman okumakta benim için ilkti diyebilirim. Yazarın hayatı boyunca kaleme aldığı tek kitap olan 'Uğultulu Tepeler' aklımdan uzun süre çıkmayacak.
Kitabın neyi konu edindiğini yazabilmek benim için çok zor. Bir ailenin bireylerinin zamanla geçirdiği değişim mi desem, intikam kokan ama tuhaf bir şekilde insanı ürküten bir aşk hikayesi mi desem, şiddetli bir şekilde gözünü hırs bürüyen karakterlerin yıkımı mı desem inanın ki bu kitabın konusunu tek bir cümleye indirgemek çok zor. Nitekim hissettirdikleri çok başka. Kitap boyunca tam üzüldüm diyorum, öfkelenmiş bir şekilde buluyorum kendimi; tam bu karakteri seviyorum diyorum nefret etmeye başlıyorum. Benim için yüksek düzeyde ikilemleri de yaşadığım bir kitaptı. O duygudan bu duyguya sürüklemekle kalmadı, fırlattı resmen.
Ne kadar bir kalıba sokulamayacak derecede kendine has hikayesi olsa da, dili çok akıcıydı. Fakat ben acayip hızlı okudum diyemeyeceğim çünkü yaşanan olaylar bana öyle gerçekçi geldi ki o yüzden bir çırpıda bitiremedim kitabı. Kendine özgü olmasıyla beni çok etkiledi, sırf bunun için bile okunmaya değer. Sizlere tavsiyemdir. Keyifli okumalar.