Bronte kardeşler kendi döneminin öncüleri ve sosyal bir yapının baştapıtları olsa da sanırım edebiyatları konusunda aynı şeyi söylemeyeceğim. Kitapta işlenen o dönemin yapısı hakkında olmasa klasiklerde bile yeri olmayacak kitap benim gözümde. Ama halen daha Bronte kardeşler sosyal savunucu olarak dünya tarihinin önemli isimlerinden fakat ben kitabı okurken yoruldum ve maalesef yarıda bırakmak zorunda kaldım.
Önce İngilizce seslendirmelerini dinledim. Hoşuma gitti. Sonra kitabı okudum ve filmini izledim. Hepsi farklı bir tat bıraktı dimağımda. Aynen hayatta olduğu gibi bazen kızıyorsun kahramanlara bazen üzülüyorsun yine aynı kişiye.
Bu romanı ve İki Şehrin Hikayesi romanını bir birine benzettim.
Biri İngiltere diğeri ise Fransa-İngiltere arasındaki hayatları anlatılmış,ama bir ortak tınısı varmış gibi hissediliyor.
Kolay kitaplar asla demiyorum fakat ağır okunan kitaplarla paralel olarak okunabilir.
Bu arada Uğultulu Tepeler bir masaldır ve bazen masalları okumalıyız :)
İyi ki okumuşum dediğim kitaplarım arasında yerini aldı bile. Çok sevdim çünkü çoğu zaman nefret ve aşkı kolay kolay bir arada bulamayabiliyoruz. Burada nefretin de aşk kadar hatta aşktan bile daha güçlü bir duygu olabileceği anlatılmış. Keşke Emily Bronte'nin başka romanları d aolmuş olsaydı ama maalesef tüberkülozdan vefat etmiş.
Okuduğum en iyi kitaplardan biriydi. Eğer klasik okumaya başlamak istiyorsanız iyi bir başlangıç olacaktır. İçinde konu alan aşk okurken insanı sinirden çıldırtıyor. Gözüm kapalı tavsiye ediyorum.
