Uğultulu Tepeler bizi bir şekilde tüm sosyal ve ahlaki normların dışında olan bir dünyaya götürüyor. Rüyalar alemine veya Yunan mitine, uygar alışkanlıkların rasyonel günlük yaşamından daha yakındır.
Sanki karakterler, günlük yaşamın ortasında ruhu ya da bilinçdışını dramatize ediyorlar gibi. Çevresindekilerin günlükleri ve ilk elden hesapları aracılığıyla, hastalıklı bir aile geçmişini bir araya getiriyor. Bu da birden fazla sese izin veriyor aslında. Kitabin ilk yarısının büyük bir kısmı, geçmişi güçlü görsel düzyazılarla anlatan, ancak gerçek
konuşmasında açıkça konuşan hizmetçi aracılığıyla anlatıldığı için
küçük sorunlar var.
Kitapta ask, nefret, intikam, tutku, esaret ve buna benzer türlü duygular işlenmiş. Ve bana göre bu bütün duyguların önüne geçmişti.
Okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum. Yalnızca bağlarda karakterleri
karıştırma sıkıntısı yaşayabilirsiniz. O yüzden karakterleri yazın derim.
Tartışmasız en iyi klasiklerden biri olan Uğultulu Tepeler ‘in saf bir aşk romanı olduğunu sanıyorsanız epey yanılıyorsunuz Bu bir intikam romanı...