Sartre'ın Akıl Çağı adlı romanının bana düşündürdükleri:
*Özgürlük aslında bizi yalnızlaştıran bir olgu mudur? Kitapta özgürlük tutsaklıktır gibi bir cümle geçiyor ki George Orwell'in kült eseri 1984'teki "özgürlük esarettir" sloganını anımsattı bana. Akıl çağı 1941de bitirilmiş, 1984 romanı ise 1948'de. Bu durumda Orwell, Sartre'dan esinlenmiş olabilir.
*Bir düşünce sistemine, siyasi görüşe ya da toplumsal statüye dahil olmak şart mıdır? Hepsinden bağımsız bir birey olarak var olunabilir mi veya bunu seçen birey yalnızlaşır mı?
*Tüm sosyal ilişkiler kişinin kendinden, farklı farklı şekillerde fedakarlık etmesini mi gerektirir?
*İyilik ve kötülüğün sınırları nerde başlar, nerde biter, duruma göre esnek midir?
*Kişinin bencillik hakkı var mıdır, bedeli nedir?