Yazarın okuduğum her kitabını, ister istemez ilk okuduğum ve aşırı beğendiğim Terapi ve sonrasında okuduğum Paket, kitaplarıyla karşılaştırıyorum ve onlar kadar iyisine daha rastlayamadım. Her kitabına beklentiyle başlıyor ve olabilecek her şeye açık olmaya çalışıyorum. Bu kitapta da gördük ki, iyi de yapıyorum ama şöyle bir durum var ki, şaşırtmıyor. Aslında olaylar absürt ama ben fazla mı açık fikirli oldum yoksa yazara fazlasıyla alışkınım diye mi bilmem beni şaşırtmadı. Kitabı yine de beğendim ama tam anlamıyla da beklediğim kadar değildi.
John, bir sabah kalktığında karısını dayak yemiş gibi duran haliyle evi terk ederken bulur. Kendini sorgular ve ilk çıkarımı, eskiden yaşadığı uyurgezer hastalığının tekrar ortaya çıkması olur. Kendini denetlediğinde ortaya çıkanlarsa gündeb güne, hatta saatten saate şok içinde bırakırken, biz okuyucular da kendimizi bilimkurgu filminde gibi hissediyoruz.
John'un kendi içinde ve etrafa karşı verdiği savaş gerçekten iyidi. Ortaya çıkan şeyler gerçekten karmakarışıkti ve biz okuyucuların çözmesi mümkün değildi. Kurgusal olarak iyi olsa da etki konusunda yetersizdi. En son ortaya çıkan gerçekler ise gerçekten iyi düşünülmüştü. Beni aşırı etkilemese de, mantık olarak bayağı iyidi. Kesinlikle rahatsız edici, kötücül bir bilimsellik söz konusuydu. Spoil vermek istemiyorum ama amaç iyi, sonuç kötüydü. Bu da, iyi olan amacı bir hiçe dönüştürüyor, bana kalırsa. En sonundaki olan durumsa beni etkileyen tek şeydi.. Kitabı okuyup okumamayı size bırakıyorum.