Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.31
Vahşetin Çağrısı
Jack LondonDüşük Puanlı Vahşetin Çağrısı Yorumları ve İncelemeleri
Düşük Puanlı Vahşetin Çağrısı sözleri ve alıntılarını, düşük puanlı Vahşetin Çağrısı kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Puan
8.110 üzerinden
Yanlış hatırlamıyorsam bu kitap okuduğum ilk klasik kitap olabilir. İnsan dışında bir canlının gözünden anlatılan bir roman olduğunu fark edince ilgiyle okumuştum.
Evcil bir köpeğin satılarak zorlu yaşam koşullarına alıştırılması,çektiği zorluklar ve köpeğin hayatta kalma adına amansız mücadelesi çok başarılı bir şekilde anlatılmış. Beğendim.
Jack London'u Beyaz Diş ile tanımış biri olarak bu kitap da yine bir köpeğin öyküsünü anlatıyordu. Kitap benim için kafamda 3'e ayrıldı.
İlk bölüm güneyde yaşamaya alışmış olan evcil bir köpeğin yaşadığı evin bahçıvanının paraya ihtiyacı olmasıyla satılmasıyla bitti.
En beğendiğim bölüm ikinci bölüm ise evcil bir köpeğin güneyden kuzeye olan yolculuğunda kendini bulmasıyla, vahşi yaşama adapte olmasıyla ve evcilliğini kaybedip ataları gibi bir köpek olmasıyla devam etti. Bir kızakçı köpeği olan Buck'un bu uyum sürecini kendi gözlerinden görmüş olduk.
Son olarak yaşama amacının çalışmak ve insanlara hizmet olduğuna inanan Buck'un sevgiyi bulma hikayesiydi. İlk kez bir insan tarafından sevildiğini hissetmesi ve o insan için neler yapabileceğini göstermesiydi.
Benim için keyifli bir okumaydı ancak Beyaz Diş'le çok fazla benzerlikler bulunduğunu ve yazarın bu noktada tekrara düştüğünü düşünüyorum. Yine de bir tatil günü ele alınıp bitirilebilecek zaman geçirilebilicek hoş bir kitap.
Minik dostlarımızın yine kullandığı bu hikayede ise Buck adlı bir köpeğin kutuplarda altın arayan insanlar ile kızak köpekleri arasında yaşadığı maceraları konu ediliyor. Birçok filmi de bulunan bu kitabın özellikle yayımlandığı dönemde yazarın en çok okunan eseri olması da ayrı bir dikkat çekicidir.
Buck’un epey ahlaklı olması ve önüne konan yemeğin dışına el atmayan biriyken yanındakilerin de birbirinden çalmaları, sonra onun da ilk yemeğini çalması, hatta çaldığı işten sonra bir başka köpeğin, Dub, cezalandırılması hadiseleri aslında okunmaya değer. Çünkü hayvanlar üzerinden aslında günümüzde de olan pek çok konuyu aydınlattığını görüyoruz.
Çok fazla vahşet ve şiddet içeren sahnede olduğundan buna göre okunmalı, bazı arkadaşların bu konularda fobisi olduğundan buna dikkat etmeleri gerektiğini özellikle belirtmeliyim.
Sabır, vefa ve sadakat üzerine konu edilmiş bir kitap olması da güzel. Finalde bunu özellikle göreceğiz zaten. İyi bir kitaptı. İyi okumalar dilerim..
Buck evcil bir kurt köpeğidir. Çok mutlu bir hayatı varken evcil karakteri ile vahşi doğada yaşam mücadelesi vermeye başlar çünkü yaşadığı ev çalışanı tarafından satılır. Buck insanların bencillikleri, köpeklerin birbiri arasındaki üstünlük kurma çabası ve vahşi doğada yaşam zorluğu arasında yaşamak zorunda kalır. Karakter özellikleri evcil olan Buck zamanla vahşi doğada şekillenir ve yaşamak için çalışmaya ağır yükler çekmeye arkadaşları arasında üstünlük kurmaya başlar. İçindeki kurt karakteri yavaş yavaş ortaya çıkar. Bencil insanlarla karşılaştığı kadar iyi insanlarla da karşılaşır ve çok yoğun bir şekilde sevdiği uğrunda insanları öldürdüğü bir sahibi bile olur.
Bir kurt köpeğinin vahşi yaşama alışma sürecini konu alan bu kitap sayesinde Jack London ile tanıştım.
Ana karakter olan Buck adlı köpeğin evinden koparılmasıyla Alaska’nın soğuğunda kızak çekmeye başlamasıyla verdiği mücadeleyi çarpıcı bir şekilde okuyoruz. Bir hayvanın duyguları anca bu kadar etkili bir şekilde yansıtılabilirdi. Hayran kaldım.
Hayatın gerçeklerini sayfalar geçtikçe yüzümüze daha şiddetle vuruyor sanki. Bir sonraki sayfada her şeyin yoluna girmesini umut ediyorsunuz.
Kitabı Buck’ın, bir köpeğin, gözünden, dilinden, aklından okumak da ayrıca keyif verici. Zaten çok kısa ve çok akıcı olan bu kitap elinizde bir çırpıda bitiveriyor. Böyle etkileyici mesajlarla doku kitabı da herkesin okumasını tavsiye ederim..
Jack London'un değil de buck'un kitabı demek daha doğru olur sanırım.
sanki buck oturmuş ve her gece bir günlüğe yazar gibi yazarak bu kitabı yayına hazırlamış.
evcil bir köpeğin vahşi bir hayata adapte oluşunu anlatıyor
bir köpeğe ve doğasına dair bu kadar detay nasıl da bu kadar ustalıkla resmedilir, şaşırmamak elde değil. .
Yazarımız, hayvanların hareketleri üzerinden insan türlerini incelemiş aslına bakarsanız. Aristokrat köpek, hayatın gerçekleriyle tanışır ve gelecek kaygısına kapılır. Tıpkı önceden zengin olup da sonra bir anda fakirleyen ve gelecek korkusu yaşayan insanlar gibi...
( Beyazdiş, bir kurt kırması; damarlarında hem kurt hem de köpek kanı taşıyor. Ana babası dışında kendi türünden canlıları hiç tanımadan bir mağarada yaşarken, bir gün dışarıdaki gerçek dünyayla yüzyüze geliyor. Çok farklı görünümü, çok farklı kuralları ve düzeni olan bu yerden, dünyayı ve yaşamı keşfetmeye başlıyor.
Vahşetin Çağrısı'nın kahramanı Buck ise, California'da bir malikânede dünyaya geldikten sonra bahçıvanlardan biri tarafından kızak köpeği olarak kullanılmak üzere altın arayıcılarına satılıyor. Romanda bu evcil köpeğin, kızak köpeği olarak mücadelesini ve giderek, doğanın çağrısıyla vahşi bir kurda dönüşümüne tanık oluyoruz.
Tanıtım Bülteninden )
Yaratılmış olan şartlar yeterince elverişli olursa mutlak özüne dönecektir. Var olmanin her canlı da sancılı bir surec oldugunu, sevgi ihtiyacının derinlerden geldiğini ve özünde olanın canlıyı er gec bulacagini dile getiren guzel bir eserdi.
Vahşetin Çağrısı, bana göre herkesin farklı anlamlar çıkarabileceği bir kitap olarak nitelendirilebilir. Sayfa sayısının az oluşu konusunun derin anlamlar içermesini asla engellememiş. Kısa ama öz anlatım tarzı ile eser, anlatılmak istenilenin illa ki sayfalar tutması gerekmediğini adeta kanıtlıyor.
Okurken biraz gerilmiştim doğrusu. Bir kızak köpeğinin serüvenlerini konu edinen eserde London, doğanın insanlar ve hayvanlar üzerindeki tesirlerini etkileyici bir biçimde ele almış. Etkileyici evet, Jack London yine bildiğimiz gibi… Kitabın arka yüzünde eserin konusunun aslında, London’ın gençken Alaska’da altın arama macerasında edindiği gözlem ve bilgi birikimlerinin bir yansıması olarak belirtilmiş. Bu demektir ki London’ın diğer bütün eserlerinde olduğu gibi bu eserinde de hayatından izler mevcut.
Yorumumun başında Vahşetin Çağrısı’nın herkesin farklı anlamlar çıkarabileceği bir eser olduğunu düşündüğümü belirtmiştim. Benim çıkardığım anlam: İnsanın doğaya hükmetme gayreti ve eylemleri sonucunda gerek doğaya gerekse diğer canlılara verebileceği zararın, zarar oluşmasa dahi salt boyunduruk altına alma eyleminin, mevcut düzeni sarsabileceği ve doğal dengeyi bozulabileceği yönündeydi. Zira her canlıya, doğaya saygılı, sevgili ve en önemlisi özverili bir birey olmanın yahut olabilme çabasının bir parçası olduğumuz anda doğayla aramızda denge kurabileceğimizi düşünenlerdenim. Nitekim sevgi ve emek verirsek, o sevgi ve emek mutlaka bize yeniden ulaşır. Vahşetin Çağrısı ise bunu bir kere daha hatırlattı. Keyifli okumalar dilerim.
Vahşetin Çağrısı
Bir kitabının olduğunu bilmeden film izleyip çok beğenip sonrasında kitaptan uyarlama bir film olduğunu duyunca hiç beklemeden kitabı da okudum. Filmi sevdiğim kadar kitabı da fazlaca sevdim.
Konusundan bahsedecek olursak ; Buck isimli bir köpeğin sakin hayatından kopartılıp bir kızak köpeği yapılmasını ve bu süreçte başına gelen acı tatlı tüm zorlukları anlatıyor.
Ama bu yolculuk başlarda ne kadar zor da olsa sonunda özünde var olan vahşi hayatını keşfetmesini anlatmaktadır.
Hayatın acımasızlığı yaşamak için gösterilen çabayı Buck' ın hikayesinde fazlaca bulacaksınız.
Bir solukta bitirilecek harika kitabı siz sevgili arkadaşlarıma tavsiye etmek isterim.
Kime “şu an Jack London okuyorum” desem devamında bu kitabın ismi geçiyordu. Bu tekrarlara kayıtsız kalamayıp kitabı elime aldım.
İnsan dışı bir varlığın peşinden gittiğimiz kitapları genel olarak severim. Buck’ın hikayesi bolca serüvenli. Yine de olayı ilgi çekici kılacak bir olağan dışılık var. Sıradan bir köpeğin hayatını anlatmamış.
Jack London’ın sapığı olduğu ilkelliğe dönüş burada da var, hatta direkt kitabın konusu. Artık merak ediyorum, kısacık da olsa bu neseleye değinmediği herhangi bir kitabı var mı. Her eserinde bambaşka şekilde anlattığı için bir eksiklik olarak görmüyorum ama sanki kendisini etkilemesi açısından fazlaca güç vermiş bu konuya. Her insanın böyle sıkıca tutunduğu, anlattığı kendince buluşları, inançları olduğunu düşünüyorum. Bunların sayısı ne kadar fazla ise o kadar iyi bence. Jack London’ı da bu halde görmek biraz garip garip hissettiriyor.
Alaska'da altın bulundu
Buck, evcil bir çoban köpeğinden çok farklıydı. O Yargıç Miller'in bölgesindeki tüm canlıların krallığına sahipti.Ta ki bir gün beraber gezintiye çıktıkları adam tarafından kızak köpeği olarak satıldığı güne kadar. Başta nasıl zorluk çektiğine, kârın bacak kısmına yüklediği sızılara ve şişkinliklere, açlığın sebep olduğu saldırganlıklara, kızak takımının uyumundaki rolüne, takımdaki liderlik ruhuna, zorlu hayat koşullarına uyumuna, sahiplerine olan sadakatine, doğa içindeki yaşantısına değinen olaylar anlatılıyor.Buck kıvrak zekasıyla ve kurnazlığıyla okurları adeta büyülüyor. Jack Landon kitapta Buck'a yüklediği özelliklerin betimlemesini harika bir şekilde okurlarına sunuyor. Ve onu kurtların avları peşinden vadilere inerken sürünün başında görebilirsiniz. Çünkü o vahşi doğayı seçmiştir artık.
134 syf.
10/10 puan verdi
19. yüzyılın sonunda Kuzey Amerika'da altının keşfedilmesi sonucu oluşan inanılmaz göç esnasında, tembel bir ev köpeği olan Buck sahibinin haberi olmaksızın bir yabancıya kızak köpeği olarak satarlar. Zorlu iklim ve yorucu yaşam koşulları nedeniyle neye uğradığını şaşıran Buck, diğer kızakların alfa köpekleriyle yaşadığı şiddetli karşılaşmalarla yabanileşerek asıl benliğinden uzaklaşır. Eserin tamamının köpeğin gözünden anlatılması alışılmış karakter betimlemelerinden farklı olmasına sebebiyet vermiş.Bu yazarın okuduğum ilk kitabıydı ve fena sayılmaz okumanızı tavsiye ederim sürükleyici ve etkisinde kalınacak bir eser oldu bana göre iyi okumalar
Bazı kitapları okumazsınız içinde yaşarsınız :)
Öncelikle yine harikulade bir Jack London kitabı okumuş bulunuyorum ve henüz kitabın bende bıraktığı hisler tazeyken incelememi yazıyorum.
Bu kitabı okumadan önce kurt veya kurtlarla ilgili bir serüven yaşamı veya hayatta kalma hikayesi okuyacağımı düşünüyordum ama kendimi bir kurt gibi hissedeceğimi düşünmemiştim. Böylesine hikayenin içinde
Buck inanılmaz hayalet köpek. Zenginlikten sefalete bir hayat gibi her zorlukta ayakta kalabilen akıllı bir köpeğin macerası bu. Hayatı önemseyin. Mutlaka okuyun.
Kitap da başrol Buck adlı evcil bir köpek. Jack London Buck'ın vahşi hayata adapte oluşunu anlatıyor. Rahat hayatından alıkonan Buck ırgat gibi çalıştırılan talihsiz bir köpektir. Fakat Vahşi hayata çok hızlı bir şekilde uyum sağlıyor. Hayvanların doğasına dair bilgiler çok güzel anlatılmış bu kitapta.