Varlık ve Piçlik sözleri ve alıntılarını, Varlık ve Piçlik kitap alıntılarını, Varlık ve Piçlik en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kendimi küçük, çok küçük hissediyorum. Bu hiç değişmedi. Çocukluğumdan bu yana benden bir kişi olmam istendi ama hiç o kişi olamadım. Olduğum kişi de hiç beğenilmedi. Annemle babamın, sonra karımın ve patronumun…
Şimdi her şey daha da beter oldu. Bilseler, bu, hayatı kırıp dökmemin, parçalamamın, yıkmamın ardında yaratma duygusunun gizli olduğunu. Kendime bir yaşam yaratmaya çabalıyordum bu içine fırlatıldığım dünyada.
Kişinin en dramatik ânı, ulaşmak istediği kişinin yaşamında yerinin olmadığını kesin olarak anladığı andır. Yaşamın gerçekleri, katlanılması gereken acılara dönüşürken, masumiyetin yavaş yavaş kirlenişini izler. Elinde kalan, sadece, çocukluğudur. Ona tutunur, bir sokağın ortasında, karanlıkta, tek başına, çocuk haliyle. Yine bulamamıştır kendisini ve yine kaybetmiştir kendisini; kendisini bulma yolunda. Anlamak istemez; çocukluğu kimliğidir kişinin. Değiştiremez. Varacağı nokta, yola çıktığı yerdir. Kişi, istediği kişinin, kendisine gereksinimi olmadığını anladığında kaybettiğini kabullenir. Artık kendisine yüktür, yükünden kurtulmak ister
Kişinin gerçek ölümü kendi ölümüyle değil, onu tanıyan son kişinin ölümüyle olur. Ondan kalanları anlamlandıracak kimse kalmadığında dünyada bir izden çok lekeye dönüşür. Bir anlamsız geçmiş yığını oluverir.
Böyle bir dünyada, ahmaklar dışında kim mutlu olabilirdi ki? Her şeyi boka dönüştürmek için yaşıyoruz. Bu dev bok çukurundaki mutlu ahmakların, kendilerini neyin mutlu ettiğine dair cevaplarını merak ediyordum. Mutsuzların da durumlarından gurur duyuyor olmaları hesaplanmış bir tavır. Mutsuzluklarından mutlu olan bu bilinçli mutsuzlar da ahmaktı bana göre. En içten tavır, ne mutlu ne de mutsuz olmaktı. Ne mutluydum ne de mutsuz. O halde 'ahmak' değildim. Bir süredir mutlulukla mutsuzluk arafında kaldığım o ölmeye en yakın anda hissettiğim yerçekimsiz alandaydım
“...Ayakkabıyı alırken doğru bir seçimi yapmaya çalışmak, şampuan alırken, yumurta alırken... Doğru hayatı seçmek için uğraşıyoruz. Var mı doğru hayat? Kimin doğrusu? Hayat biçimleri pazarlayanlar aslında size özgürlük vaat ederken özgürlüğünüzü parantez içine alıyor.”
.
Kendime bir yaşam yaratmaya çalışıyordum bu içine fırlatıldığım dünyada.
Kişinin en dramatik anı, ulaşmak istediği kişinin yaşamında yerinin olmadığını kesin olarak anladığı andır.
Işık çakmaları, siyah noktaların uçuşması, görme alanında gri bir perdenin oluşması, belirli bir alanı görememe ve ilerleyen dönemlerde körlüktür, retina yırtığının evrelerinden bazıları. Retinası yırtık bir toplumda yaşıyoruz. Gözlerimizde patlayan ışıklar önce bizi biraz körleştiriyor. Peşinden nereye baksak gördüğümüz dayatmalar yerleşiyor. Önce gri bir perde daraltıyor görme alanımızı sonra perde genişliyor ve kararıyor. Bu noktada üzerimizde oynanan oyunun yeni evresi başlıyor. Körlüğün bulaşması için diğerlerinin retinalarını yırtmak ya da katkı sağlamak gerekiyor. Bu katkı için bir çabaya gerek yok. Verileni almak ve sorgulamadan onunla yaşamak yeterli.
En dibe indik, yerin altına, hayal kırıklıklarımıza, nefretimize, kendimizden bile sakladıklarımıza. Bu gece yerin altındaki zirvemize tırmandık. Bu gece en büyük sırrımızı anlattık. Bu gece en ağır yüklerimizden kurtulduk.