Sence yaşamak güzel mi?
Bence güzel, hem ölsek ne olacağımız bile belli değilken neden yaşamak kötü olsun ki! En azından burada bazı şeyler bizim elimizde...
Herkesin bildiği kitapları, 'acaba insanlık bunun hakkında ne düşünüyor?' maksadıyla okumayı tercih ederim her zaman. Bu düşünce kalıbından çıkmama sebep oldu bu kitap. Edebiyat dünyasını zenginleştirmek; yeni yazarların bu işe atılmasından öte, biz okurların bu eserleri okuyarak, bunların zihinlerde yaşamasıyla olabileceğini düşünüyorum
“Varoluşun Absürt Manzaraları” demiş yazar kitabın adına. Gerçekten de bu kitap insanın varoluşunu farklı yönleriyle ele alıyor. Önümüze de absürt manzaralar çıkıyor haliyle.
İnsan ve insanlık farklı birinin gözünden anlatılmak istenmiş ve bunun için de Azrail seçilmiş. İtiraf etmeliyim ki kitabı okumaya başlarken bunu hiç beklemiyordum.
Görevi, vakti geldiğinde insanların ruhlarını ‘toplamak’ olan Azrail, her nasıl olduysa günlük listesinde bir yanlışlık yapar. Hatasını fark ettiğinde ise eksik ruhu bulmak için insanların arasına karışır. Sonrası gerçekten içler acısı.
Düşünebilen, en üstün varlık olarak yaratılmıştır insan. Fakat
Homeros ‘un dediği gibi; “Şu dünyada soluk alan, yürüyen yaratıklar arasında insandan daha acınacak bir yaratık yok.” (
İlyada - s.385)
Hayata bir Azrail’in gözünden bakmak farklı bir deneyim oldu. Bu yönüyle bana
Fernando Pessoa hayranı. Önsözüne onun harika bir alıntısını ekleyerek başlamış çünkü.
Gün geçtikçe insan ve insanlık o kadar rezil bir hale geldi ki, ben de incelememi
Fernando Pessoa ‘nın çok sevdiğim bir başka sözüyle bitirmek istiyorum.
“Kalp düşünebilseydi, atmaktan vazgeçerdi.” -
Huzursuzluğun Kitabı s.27
*Kitabını harika bir notla, imzalayarak bana hediye eden
Muhammet Oğuzhan Yalçın ‘a sonsuz teşekkür ediyorum. Umarım yazmaya ve bizleri şaşırtmaya devam edersiniz.
İnsanlar neden bu kadar kötülük dolu, neden gözleri kendilerinden başkasını görmüyor, neden başkalarının mutluluklarına tahammül edemiyorlar anlayamadım.