Hafızanın sıkıcı parçaları kesmesi tuhaftı. Bu onu iyi bir hikâye editörü yapıyordu. Bununla birlikte bazen biriyle geçirdiğiniz her dakikayı hatırlamak isterdiniz. Sıradan her ânı hatırlamak isterdiniz. Onları daha doğru düzgün yaşamış olmayı ve sıradanlıklarına rağmen değil ama sıradanlıkları uğruna daha kalıcı bir şekilde kendinizi onlarla damgalamış olmayı dilerdiniz. Çünkü hikâyenin bitmesine hazır hissetmezdiniz. Fakat bunu ancak çok geç olduğunda fark ederdiniz.
“Bazen kitaplığıma bakıyorum ve bir gün oradaki kitaplardan birçoğunu okumadan öleceğimi düşünüyorum. İçlerinden biri hayat değişterecek kadar iyi olabilir ve bunu asla öğrenemeyeceğim.”
“Sahilin ıssız olması ve her şeyin kapalı olması dışında yazla aynı olabilirdi. Bu gerçekten hüzünlü ve kasvetli bir histi. Şimdi içim bu şekilde. Kasımda bir sahil.”
Keşke dünya üzerinde herhangi bir zamanda bana baş sağlığı dileme eğilimindeki herkesi bir stadyuma toplayabilseydim. Ardından üçe kadar sayınca herkes otuz saniyeliğine aynı anda baş sağlığı dilerdi. Sahanın ortasında durur ve baş sağlığı dileklerinin beni bir deprem dalgası gibi kaplamasına izin verirdim. Böylece tek kalemse ağır sızıntıyla işim biterdi.