Tabii, benim için her şeyin boşuna olduğunu ben daima biliyordum. Evet, ben neydim ki sizi... Ben ancak bir değirmenci oğluydum, fakat siz... Böyle olacağı belliydi. Hatta aklım almıyor; şimdi sizin yanınızda oturmak, bütün bunları ima etmek cesaretini kendimde nasıl buluyorum? Ben karşınızda ayakta durmalıyım, yahut şuracıkta diz çökmeliyim.