Makedonya 1900 / 2. Kitap

Viran Dağlar

Necati Cumalı

En Yeni Viran Dağlar Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Viran Dağlar sözleri ve alıntılarını, en yeni Viran Dağlar kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Gerçekte kaç kişidir ya da kaç canlıdır bir insan?Sorarken ya da seçimini yaparak sorulan soruya karşılık verirken?İçinden gelen bir sesi susturur ötekinin dediğini yerine getirirken,hep o,arada bir aynada yüzünü gördüğü, "ben" diye tanıdığı, bildiği kişi midir?Değişmez biri midir?Zaman zaman kişi bırakır gider yattığı, oturduğu yerde o beni.O sesine kulak vermediği, dediklerini dinlemediği ben'ini,ben'lerini yaşar...
Sayfa 82 - Cumhuriyet KitaplarıKitabı okudu
Kendimize düşen yanılgıları hatırladığımız zaman onarılmaları için atılacak adım gecikmiş, yollar silinmiştir. Atılan kör adım atılmıştır artık, geri alınamaz! Geri alınacak hüneri gösteren olsa bile, bastığı yerde kalan ayak izi ergeç yaraya dönüşecektir! Ne mutlu bağışlayabilen olgun kişiye! O küçük yaraların kanını silerek yarayı açanlara pişmanlık hakkı tanıyabilen büyük­lüğü gösteren kişiye! ...
Reklam
Savaş saçmalığı işte!..
Bak şu dünyanın işlerine, dedi; Balkan Savaşı'nda karşı karşıyaydık, şimdi yan yanayız! Balkan Savaşı'nda karşılaşsaydık kurşun sıkacaktık birbirimize. Şimdi kurşunu kime sıkacağımızda birleştik ! ...
Böyleydi yaşam. Başlayan her hikaye bitiyordu...
Belki de böyle olmasıydı yaşamı bu denli doyumsuz kılan. Yaşayan insan ölümü, bitişleri her gün aklına getirmese bile, saatler ilerlerken gölgelerin yürüdüğünü, dünyanın karanlıktan aydınlığa, aydınlıktan karanlığa geçtiğini görüyor, sürekli bir değişiklik içinde buluyordu kendini. Yola çıktığı yerden, ne gün, nerede, ne türlü biteceğini bilmediği sona doğru itildiğini duyuyor­du içgüdüleriyle. Bu uçsuz bucaksız evrenin koca koca dağları denizleri yanında kendilerini karıncalar gibi küçücük kaldıklarını; binlerce yıllık yaşlı dünyanın ömürleri göz açıp kapayıncaya kadar dolan ölümlü konukları olduklarını göre göre, neden toplar tüfekler üreterek birbirlerini boğazladıkları anlaşılmıyordu! Bu mavi gökler, akan sular, gülen yeşillikler dur­madan gözlere kulaklara sevin sevilin diye fısıldar dururken insan­ların hasede fesada akıl yormaları, yüreklerinde düşmanlık gibi duyguların yer etmesi anlamsız, giderek çok saçma kalıyordu! ...
Ahhh..
Anlaşılır şey değildi, onları böyle doğdukları yerlerden günlerce uzakta bir bayırın sırtında karşı karşıya getirip de birbirlerine kurşun sıktıran şu dünyanın düzeni ! ..
Sayfa 432
Bir gün celp çıkar askere alınırlar, kendi damlarını, tarlalarını, çoluk çocuklarını bırakır, günlerce uzaklarda, hiç görmedikleri adını duyup bilmedikleri yerlere gönderilir, oralarda yaşayan hiç tanımadıkları birilerinin damlarını, tarlalarını korumak için siperlere sürülürler­di. Savaştan sağ çıkarlarsa ne gün evlerine dönecekleri yine de belli değildi. Evlerinden, yakınlarından üç yıldır, beş yıldır uzak yaşadıkları, hasret çektikleri hiç hatırlanmadan bu kez başka bir uzak yere gönderilirlerdi. İstanbul çocuklarının askere alınmadıklarını duyarlardı savaştıkları yerlerde. Köylünün Rumunun Bulgarının da duydukları hep budur. Saraya yakın olan­ların çocukları askere alınmazdı onlarda da ...
Sayfa 407
Reklam
835 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.