Karanlık kitaplık serisinde olmasa muhtemelen okumayacağım bir kitap olurdu. Büyük bir beklentim yoktu. Ama masalsı bir anlatıma sahip olduğu için küçükte olsa ara ara heyecan yarattığını söyleyebilirim.
Kitap üç hikayeden oluşuyor.
İlk hikaye:
-VİY
İlk hikayede beni heycanlandıran yerlerden biri şuydu.
Alıntı: ...ekin tarlalarını geçeli bir saatten fazla olmasına rağmen hala önlerine bir ev çıkmamıştı. Alacakaranlık gökyüzünü tamamen kaplamıştı, sadece batı taraflarında bir kızıllık kırıntısı görüyorlardı artık.
"Lanet olsun!" dedi filozof Homa Brut. "Sanki bir yerden bir köy çıkacak gibiydi."
Hikaye içerisindeki bu nevi ilerleme gotik severlerde hayal dünyasını tetikliyor. Bir köy çıkacak mı? Köyde kimler var? Yamyam? Cadı? İnsana tehdit oluşturan diğer fantastik öğeler?
Bütün hikayeler başlı başına harika ilerlemez. İyi başlangıç yapıp, sıkıncı sonla bittiği gibi. Tam terside olabilir.
İkinci hikaye:
-İVAN KUP ALA ARİFESİ AKŞAMI
Üçüncü hikaye:
-KORKUNÇ BİR İNTİKAM
Normal başlayıp şahane bir sonla biten bir hikaye. İyi bir hikaye okumak isteyenler direk üçüncü hikaye ile başlayabilir.
Tanrı biliyor o siyah bıyıkların ortada kalmaz.
Kulağının yanında iki kere dolanan o perçemlerin var ya, kafandan ayrılmazsa ben de Terentiy Korj değilim!"
İkinci korku klasiğimi okumuş olmakla beraber bunu
Sarı Duvar Kağıdı kitabbından daha çok sevdiğimi söylemek isterim. Cadıları seviyorsanız sizde severek okursunuz. Sadece kısa olduğu için birazcık eksikler vardı, tasvirleri de daha iyi olabilirdi ama yine de güzel bir kitaptı. Okumayı düşünen herkese şimdiden keyifli okumalar dilerim.