Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yaklaşan İsyan

Kolektif

En Eski Yaklaşan İsyan Sözleri ve Alıntıları

En Eski Yaklaşan İsyan sözleri ve alıntılarını, en eski Yaklaşan İsyan kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Neysem oyum." Bedenim bana ait. Ben benim, sen de sen ama yanlış giden bir şeyler var. Kitlesel kişiselleşme. Bütün koşulların bireyselleşmesi; hayatın, işin ve de sefaletin. Yaygın şizofreni. Azmış depresyon. Ufacık paranoyak parçalar halinde atomlaşma. Temasın histeriye yol açması. Kendim olmak istedikçe daha büyük bir boşluk hissediyorum. Kendimi ifade ettikçe içim daha da boşalıyor. Kendi peşimden koşdukça daha da yorgun düşüyorum. Kendi'mize sıkıcı bir gişe filmi muamelesi yapıyoruz.
Bütün bu karşılıklı söylediğimiz "ne var ne yok?" lafları, birbirinin ateşini ölçen hastalardan oluşmuş bir toplum olduğumuz izlenimini veriyor. Toplumsallık artık duvarlardaki binlerce oyuktan ve sığınılabilecek binlerce sığınaktan oluşan bir şey. Dışarıdaki sert soğuktan daha iyi olduğu kesin. Isınma bahanesinden başka bir şey olmadığı için her şeyin sahta olduğu bir yer. Hep birlikte sessizce titreşmekle fazlaca meşgul olduğumuzdan hiçbir şeyin olmayacağı bir yer.
Reklam
Reebok' un Şanghay' daki bir gökdelenin tepesine kondurulmuş "NEYSEM O'YUM" sloganını görmek insanın başını döndürüyor. Batı her yere en sık başvurduğu truva atını yerleştiriyor; benlik ile dünya, birey ile grup, bağlılık ile özgürlük arasındaki çıldırtan çelişki. Özgürlük, bağlarımızı koparma durumu değil, bağlarımız üzerinde değişiklikler yapmak yönündeki pratik kapasitemizdir.
"NEYSEM O'YUM", o halde sadece basit bir yalan, basit bir reklam kampanyası değildir. Aynı zamanda askeri bir kampanyadır. İnsanlar arasında var olan her şeye, insanlar arasında fark edilmeden dolaşımda kalan her şeye, onları görünmez bağlarla birbirine bağlayan her şeye, tamamen yalnızlaşmamızı önleyen her şeye, bizi var eden ve de dünyanın her yerinin sadece gelip geçilen bir yer, bir eğlence merkezi veya yeni kurulmuş bir şehir, bir yanıyla katıksız bir can sıkıntısı ve tutkusuzluktan oluşan diğer yandan müthiş bir düzenden, sessizlikten, moleküler arabalar ve ideal metaların dışında hiçbir şeyin hareket etmediği donmuş bir boşluk görüntüsü ve hissi vermediğine bizleri inandıran her şeye karşı yönelytilmiş bir savaş çığırtkanlığıdır.
Günümüz Modern Toplum İnsan Profilleri
Benliğin daimi bir bozulma halinde, kronik bir çökmek-üzerelik halinde tutulması, günümüzdeki düzenin en iyi korunan sırrıdır. Zayıf, morali bozuk, kabahati kendinde arayan, sanal benlik, üretimdeki hiç bitmeyen yeniliklerin, hızla modası geçen teknolojilerin, sürekli altüst olan toplumsal normların ve genelleşmiş esnekliğin temelde gereksinim duyduğu sonsuz uyum sağlama yeteneğine sahip olan öznedir. O aynı zamanda doymak bilmez bir tüketicidir ve çelişkiye bakın ki asli larva haline dönebilmek amacıyla en kıytırık "proje" lere azim ve istekle kendisini dahil eden, ama sonra asli larva haline dönen "en üretken ben" de O'dur.
Baskılanmış Benlikler
Depresyonda filan değiliz; grevdeyiz. Kendi kendilerini idare etmeyi reddedenler için "depresyon" bir hal değil, politik ayrışmaya doğru giden bir geçit, vazgeçme, dışarı adım atmadır. O noktadan itibaren ilaç tedavisi ve polis, uzlaşmanın tek yoludur. Tam da bu yüzden bugünkü toplum hiperaktif çocuklarını Ritalin** almaya zorlamakta, insanları hayat boyu ilaca bağımlı kılmakta hiç tereddüt etmiyor ve yine bu yüzden üç yaşındaki çocuklarda bile "davranış bozukluğu" bulgulanabildiğini iddaa ediyor. Çünkü benlik varsayımı her yerde çatırdamaya başladı. **Ritalin: hiperaktif çocuklara verilen bir ilaç.
Reklam
Gerçek şu ki bütün aidiyetlerimizden bütünüyle kopmuş durumdayız. Artık hiçbir yere ait değiliz. Sonuç ise, yeni bir turizm düşkünlüğünün yanı sıra inkâr edilemez bir ıstırap. Tarihimiz bir sömürgeler, göçler, savaşlar, sürgünler ve her türlü kökün yok ediliş tarihi. Bizi bu dünyada bir yabancı, kendi ailemiz içinde bir konuk durumuna düşüren her leyin hikayesi bu.
Baskılar Bizi Yıldıramayacak!
Eğitimle dillerimize, TV yarışmalarıyla şarkılarımıza, kitlesel pornografiyle bedenlerimize, polis aracılığıyla şehirlerimize ve ücretli emek yoluyla arkadaşlarımıza el konuldu.
Yapay Toplum- Yapay İnsan
Orta yerinde yaşadığımız bu yabancılar kalabalığını "toplum" diye nitelendirmek kavramı öyle bir gasp etmektir ki bir asırdır ekmek ve su kadar ihtiyaç duydukları halde sosyologlar bile artık kullanıp kullanmamakta tereddüt ettikleri bu kavramı gasp etmektedir. Şimdilerde sanal yalnızlıklar arasındaki ilişkiyi ve de "mesai arkadaşı", "bağlantı", "ahbap", "tanıdık" veya "flört" gibi başlıklar altında kurulan zayıf etkileşim biçimlerini tanımlamak için "ağ" imgesini tercih ediyorlar. Bu tür ağlar kimi zaman iyice sıkışıyor, kodların dışında hiçbir şeyin paylaşılmadığı ve sürekli yenileri oluşturulan yeni kimliklerin tüketilmesi dışında hiçbir bir şeyin yapılmadığı 'ortamlar' haline geliyor.
174 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.