Doris, namı diğer Yalancı İpek Kız sanki bir akşam iş çıkışı kafede buluştuğunuz eski bir arkadaşınız. Iki fincan kahve eşliğinde o yaşadıklarını tatlı tatlı anlatıyor siz de dinliyorsunuz. Anlattığı hüzünlü bir hikaye olsa da hiç susmasın istiyorsunuz.
Yalancı İpek kız taşradan Berlin’e büyük ümitlerle, hayallerle; başarılı ve zengin olma düşüncesiyle gider.
Kitap kızın yaşadıklarını anlattığı bir günlüktür.
Kitabı okurken karşınızda bıcır bıcır konuşan bir kız olduğunu hissediyorsunuz.O tatlı tatlı anlatıyor siz dinliyorsunuz adeta..
Hüzün ve keyfin bir arada olduğu iyiki Türkçeye çevrilmiş dediğim bir kitap.
Irmgard Keun, Joseph Roth nedeniyle tanıdığım bir yazar oldu.Zaten edebi başarısı, Joseph Roth, Albert Döblin gibi isimlere yakınlığı dolayısıyla gölgede kalmış.Weimar Cumhuriyeti’nin çoksatan kitaplarına imza atan,radikal feminist yazar Irmgard Keun, altı yılını Bonn’da bir psikiyatri kliniğinde geçirmiş.Köln’de küçük bir dairede yoksul bir yaşam
Galiba insan ne kadar çok şeyi görmeyi unuttuğunu ancak kör olunca fark ediyor.
Hayatının on altı yılını bir psikiyatri kliniğinde geçiren Keun, buradan ayrıldıktan sonra minimal bir hayata adım atar. Weimar Cumhuriyeti'nin çoksatanlar listesinde yer alan feminist yazar yok olup gitmiştir artık. 20.yüzyılda çığır açan bir yazardır. Cinsiyet
Bu kitaba yorumum 4 kategorili olacaktır.
1. Kitabın yazarı: Hayatının on altı yılını bir psikiyatri kliniğinde geçiren Keun, buradan ayrıldıktan sonra minimal bir hayata adım atar. Weimar Cumhuriyeti'nin çoksatanlar listesinde yer alan feminist yazar yok olup gitmiştir artık. 20.yüzyılda çığır açan bir yazardır. Cinsiyet rollerini ele alan usta
